English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Kanıtlayabilirim

Kanıtlayabilirim translate English

790 parallel translation
Çünkü bunu sadece zamanla kanıtlayabilirim.
Because it's only over time that I can prove it.
Rutherford keyifle, "Sana bu kayanın 500 milyon yıldan daha yaşlı olduğunu kanıtlayabilirim." der.
"I can prove to you," said Rutherford with glee, "that this rock is more than 500 million years old."
- Bunu kanıtlayabilirim.
I will find you. I can prove it.
Kanıtlayabilirim.
I can prove it.
Ben de Bayan William Chandler. İsterseniz kanıtlayabilirim.
I'm Mrs. William Chandler, and I can prove it, too.
- Bunu kanıtlayabilirim!
- I can prove it, I tell ya!
O gün hipodroma gitmedim, kanıtlayabilirim.
I didn't go near the track that day, and I can prove it.
Onun masum olduğunu kanıtlayabilirim.
I can prove she's innocent.
Bu işte başından beri benimle olduğunu kanıtlayabilirim.
I can prove that you've been in this with me from the start.
Sanırım kanıtlayabilirim.
I think I can.
Bunu kanıtlayabilirim.
I can prove that.
Onlara hiçbir zaman deli olmadığımı kanıtlayabilirim.
I believe I can prove to them that I was never insane.
- Gerekirse kanıtlayabilirim.
- I can prove it if I have to.
İsterseniz size kanıtlayabilirim. - Ona mutfağında ne dedin sen?
The camera and she almost naked.
Yanıldıklarını kanıtlayabilirim.
I can prove to them they're wrong.
Bunu kanıtlayabilirim.
I can prove it.
10 gündür limanın dışına çıkmadım. Bunu kanıtlayabilirim.
I ain't been out of port in 1 0 days, and I can prove it.
x = mm-nn, y = 2mn, ve z = mm + nn arasındaki logaritmayı nasıl kanıtlayabilirim?
How can I prove the logarithm between x = mm-nn, y = 2mn, and z = mm + nn?
Kim olduğumu kanıtlayabilirim.
I can prove who I am.
Hayatta olduğunu kanıtlayabilirim.
I can prove that she's alive.
Bana izin verirsen bunu sana kanıtlayabilirim.
I'll prove it to you if you'll let me.
Sana bunu kanıtlayabilirim.
I don't feel drunk. I can walk along the edge of the carpet.
Sen aptalsın ve bunu kanıtlayabilirim.
You are stupid, Doug, and I can prove it.
Kanıtlayabilirim.
I am, I can prove it.
Sana bunu nasıl kanıtlayabilirim?
How can I prove it?
- Kanıtlayabilirim.
- I can prove it.
Bay Weems'in çok hasta biri olduğu hakkında söylediklerimi kanıtlayabilirim.
I can prove what I said about Mr. Weems being a very sick man.
Sadece söylemem yetmez, Bay Courtney, kanıtlayabilirim de.
I not only can say it, Mr. Courtney, I can prove it.
- Kanıtlayabilirim, Lucas.
- I can prove it, Lucas!
"Kandırıp" kelimesini kasten kullandım. Onun fiziksel engel teşkil edecek hiçbir rahatsızlığı olmadığını kanıtlayabilirim.
Moreover, the Kwimpers encouraged two notorious gangsters to set up a gambling establishment in their neighborhood.
Kanıtlayabilirim Yargıç, ama bu bana hiç önemli görünmemişti.
And who taught them everything they know and made them like it.
- Gömleği sakladım kanıtlayabilirim.
- I've got the shirt to prove it.
Bunu size kanıtlayabilirim.
And I can prove it to you.
Kanıtlayabilirim.
I got him. I can prove it.
Hayır, kanıtlayabilirim!
No, I have proof of what I say! Proof?
Ama sana karşı, gerçekten içten ve dürüst olduğumu kanıtlayabilirim.
Yet, I can prove to you that I'm being sincere, that I am telling the truth.
Nasıl kanıtlayabilirim ki?
How can I prove it?
Kanıtlayabilirim, bak.
I'll prove it. Look.
Bir beyefendi olarak yetiştirildiğimi size kolayca kanıtlayabilirim.
I can easily prove that I was brought up as a gentleman.
Bunu kanıtlayabilirim.
I can prove it
- Ben bunu kanıtlayabilirim.
- And I can prove it too.
Bay Davis'in Olimpiyat takımında olduğunu kanıtlayabilirim.
I can verify that Mr. Davis is with the American Olympic team.
Benimle gelirseniz size kanıtlayabilirim.
Come with me and I'll prove to you
Max De Winton'ın Bennet'ın Haydutları ile işbirliği yaptığını kanıtlayabilirim,... ve Beau'yu yakalayabirim.
I can prove anything that Max De Winton is working with Bennet's Raiders, and capture Beau himself.
- Ama kanıtlayabilirim...
But I can prove... What?
İsterseniz kanıtlayabilirim de.
If you want it, I have proof.
Şey, Sanırım öyle olduğunu kanıtlayabilirim.
Well, I think I can prove it is.
-... yüksek matematikle kanıtlayabilirim.
- by higher mathematics.
Sakın unutma, Anemone... çeviri : konor Edebiyattan örneklerle kanıtlayabilirim.
Yes, indeed.
- Nasıl kanıtlayabilirim ki?
How can I prove it?
Üzgünüm, efendim, işte tam böyle oldu ve ben onun her parçasını kanıtlayabilirim.
- Maybe here you can't get a clear signal.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]