English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ K ] / Kanıtım var

Kanıtım var translate English

2,168 parallel translation
Söylediğim şey için kanıtım var.
- I have proof for what I say.
Bilimsel kanıtım var.
I have proof, scientific.
Kanıtım var.
I have proof.
Aradığım kanıt somutlaşmadı, ama başka bir kanıtım var.
The evidence I've been seeking hasn't materialised, but other evidence has.
- Benim kanıtım var.
- I have proof.
Çünkü şu an elimde buzdolabından yemek çaldığına dair kanıtım var. Ki bu da yetişkin bir erkeğin elinde peluş ayıyla ortalıkta dolaşmasını normal kılıyor.
Because I now have proof that he's been stealing the food from the fridge, which makes it okay for a grown man to carry a Teddy bear in public...
Şimdi kanıtım var.
I got proof.
Palm City'yi tehdit eden yerli bir teröristle ilgili kanıtım var.
I got evidence of a homegrown terrorist threat to Palm City.
Evet, hayır. Sürüyle kanıtım var.
Yeah, no, I have so much evidence.
Kanıtım var.
I've got evidence.
Peki bu zarif hipotezi doğrulayabilecek herhangi bir kanıt var mı?
But is there any evidence to corroborate this elegant hypothesis?
Sanırım sana inanmaları için yüzünde yeterli kanıt var.
I'd say there was enough evidence on your face to suggest otherwise.
Bu gece burada kanıt olarak kimse var mı?
Is there evidence tonight?
Başka kanıtın var mı?
Got any other proof?
Başka kanıtın var mı?
Do you have any other proof?
Kanıtımız var.
We have proof.
Bana, Dr. Julian Goldstein'e bunu sorarsan bilime inanırım ve pozitif kanıta ihtiyacım var o yüzden hayır, Tanrı'ya inanmıyorum.
Okay, if you ask me, Dr Julian Goldstein, if I believe in God... I mean, I believe in science and in empirical evidence, so, no, I don't believe in a higher power.
Varlıklarının elle tutulur bir kanıtı var mı?
Is there any material evidence of their existence?
Bu iddianı destekleyecek kanıtın var mı?
Do you have any evidence to substantiate your claim?
Size inanıyorum ama kanıtınız var mı?
I believe you, but where's your evidence?
Çavuş Beckett, suçlamanı destekleyecek kanıtın var mı?
Sergeant Beckett, do you have any evidence to corroborate your accusation?
Kanıtımız var!
We have proof!
İncille ilgili düzgün konuşun Kanıtınız var mı saçmalık olduğuna dair?
Denied. And by the way, Mr. Banks, his commentary on the Bible is wrong.
Hayır, kanıtımız var.
No, we have proof.
Russel'ın baban hakkında söylediklerinin, doğru olduğuna dair bir kanıt var mıymış?
Is there proof that what Russell said about your dad is true?
Bayan Grissom, Dr. Lambert'in arabasına bomba yerleştirilmiş olabileceğine dair bir kanıtımız var.
Mrs. Grissom, we have reason to believe that... that somebody might have planted a bomb in Dr. Lambert's car.
Kamyon dolusu kanıt var elimizde, tamam mı?
We got a truck full of evidence, okay?
Kanıtımız var mı?
Do we have proof?
Kanıtın var mı?
Where's your proof?
Kanıtın var mı?
Do you have any proof? !
Hepimiz onu gördük ve şimdi kesin kanıtımız var.
We all saw it, and now we got hard evidence.
Olay yeriyle bağlantısı olduğunu gösteren kanıtımız var.
We have evidence connecting him to the crime scene.
Elinde kanıt var mı?
Is this your only proof?
Elinde cinayet kanıtın var mı?
Got any evidence of foul play?
Kanıt olarak buna ihtiyacımız var.
We needed that as evidence.
Ama neyse ki artık kanıtım da var.
But what a relief to have proof!
- Kanıt var mıymış?
Was there any proof?
İdrar yolunda bir tıkanıklık mı var, mesanedeki kaslarda ya da sinirlerde bir sorun mu var bunu öğrenmeliyiz.
We need to know if there's a blockage in the urethra versus a nerve or a muscle problem with the bladder.
Efendim, başka kanıtınız var mı acaba?
Sir, do you have any other evidence?
Hepsi bu kadar mı, yoksa Philip'in müthiş bir hain olduğunu kanıtlayan ilave kanıtın var mı?
Is that it or have you got more proof that Philip's some kind of super villain?
Lloyd, kanıtın var mı?
Lloyd, do you have proof?
Hamurumda kazanmak var. Zaten takımımın sizin takımınızı sürekli alt etmesi de bunun kanıtıdır.
I am a winner by nature, as evidenced by the fact that my squad has been kicking your squad's butt on a regular basis.
Bobby Fischer'ı gördünüz mü? Buralarda olduğuna dair bir kanıt var mı?
And, I just wondered if you've ever seen Mr. Fischer, if you have any proof that he actually exists?
Sözde iktidarsızlığımın kanıtı var mıymış?
I ask, what proof is there of my supposed impotence?
- Elinde kanıt var mı George?
George, have you any evidence of this?
Sana gönderilen davetiyeye kanıt olarak ihtiyacımız var.
We're gonna need the invitation you received for evidence.
Elinizde bir kanıt var mı?
You have any proof?
- Bayan Swatello, Bay Lang'e yönelttiğiniz ithamları destekleyecek bir kanıt var mı?
Ms. Swatello, do you have any evidence against Mr. Lang?
Restoranınız sahtekarlık yapıyor ve kanıtımız var.
Your restaurant is a fraud and we've got proof!
Abbot'lar nüfuzlu bir aile ve benim sadece şüphelerim var ama kanıtım yok.
The Abbots have influence and I only have suspicions and no hard evidence.
Kesin kanıtımız var.
We have absolute proof.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]