O ölmeli translate English
102 parallel translation
O ölmeli.
He must die.
O ölmeli.
She must die.
- O ölmeli, bay Thorn!
- He must die, Mr Thorn!
O ölmeli, yoksa asla mutlu olamayız.
He must die, or we will never be happy
Bu sefer o ölmeli.
This time, he's got to die.
Ondan nefret ediyorum. Dünyadaki insanlardan nefret ediyorum. O ölmeli.
I hate him, I hate everybody in the world He must die
Boşver onu, o ölmeli.
Forget him. He must die.
- O ölmeli!
He's got to die!
O piç, o ölmeli.
The bastard, he's gonna die.
Bu yüzden, o ölmeli.
Therefore he must die.
Bu Tanrı'nın adaleti. O ölmeli.
It is God's justice, he must die.
- O ölmeli! Kesinlikle ölmeli.
Most certainly.
Hayır! O ölmeli!
He's gotta die!
İsa, İsa, o ölmeli, ölmeli...
( sing ) Must die, must die this Jesus must, Jesus must ( sing )
O ölmeli.
He'll be dead.
O ölmeli.
He must die
O ölmeli!
It has to die!
O ölmeli!
He must die!
Cennet için her gece dua ederler o ölmeli
He is already dead anyway
O ölmeli
SHE MUST DIE.
O ölmeli.
He has to die.
Çok ufak bir şey biliyorum, onu da bir günah çıkarmadan duydum... Ve o sırlar da benimle birlikte ölmeli.
I personally have nothing to say, because I don't know anything, and the little I do know, I heard at confession and those secrets must die with me.
O ölmeli.
He must die!
O şimdi ölmeli yoksa başaramayız.
She must die now or we fail.
O zaman Hawkins ölmeli!
Then Hawkins must die!
- O zaman ölmeli.
- Then he must die.
O entrikacı çiftçiler ölmeli.
Those scheming farmers must die
Ama o bir samuray ve bir samuray gibi ölmeli.
But he's a samurai. He must die like one.
Sevinin o insanların öldüğüne, yarın daha fazlasıda ölmeli.
Exalt ye not that men are dead, since more must die tomorrow.
O şerefsizler ölmeli! "
That bastard has to die! "
Ama o, bu sabah ölmeli.
But he's got to die this morning.
O domuz ölmeli.
That pig has to die.
O çocuk ölmeli.
The boy has got to die.
Söyle bana, neden... neden ölmeli o?
Tell me, why must you kill him?
O zaman Zed'in doğmamış oğlu ölmeli!
Zed's unborn son will die!
Beni küçük gören o aşçı ölmeli.
This cook who defied me must die.
O zaman... O, ölmeli.
Then... he must die.
O ölmeli!
He's got to die!
Şimdi o da ölmeli.
Now he's gonna die, too.
O adam ölmeli.
He must die.
- Bir kısmım seni çok seviyor... ve o kısmım ölmeli. - Söyle.
- Tell him.
Yunanistan ölecekse bir an önce ölmeli! Çünkü can çekişme ne kadar uzarsa, ölüm de o kadar acılı olur.
But if Greece is to die she'd better do it quickly... because the agony lasts too long makes too much noise.
- Neden o kaybedilmiş bir dava için ölmeli?
Why must she die for a lost cause?
O bir haydut ve bir haydut gibi ölmeli.
- She is an outlaw. And she'll die like an outlaw.
Seks yaptı ve ondan önceki bütün sürtükler gibi o da ölmeli.
She had sex. And like all movie sluts before her, she must die.
O halde bu kukla, her kimse, trajik bir şekilde ölmeli bir güneş günü içerisinde!
Then, this pawn, whoever he is, must die tragically, within a solar day!
- O halde erkekler ölmeli!
- The men must die!
O zaman ölmeli olan.
Oh. Then the passion one.
O polis, o Laing, ölmeli!
That police boy, Laing, he must die!
O bir vatan haini, derhal ölmeli.
He's a traitor. He must die.
O aptal kahpe ölmeli!
That dumb bitch should die!
ölmelisin 20
ölmeli 22
o olmaz 68
o olmazsa 16
o olmadan 38
o olmasaydı 39
o ölmedi 53
o olmalı 51
o ölmüş 52
o ölmeyecek 18
ölmeli 22
o olmaz 68
o olmazsa 16
o olmadan 38
o olmasaydı 39
o ölmedi 53
o olmalı 51
o ölmüş 52
o ölmeyecek 18