Ona borçluyum translate English
640 parallel translation
Bu dansı ona borçluyum.
I'm obliged to him for a most delightful waltz.
Sanırım ona borçluyum.
I guess I owe it to her.
Ben ona borçluyum.
I owe him.
Şu andaki halimi ona borçluyum. Babana yıllardır bir borcum var.
Whatever I am today, is all thanks to him I owe your Dad an old debt
Bildiğim her şeyi ona borçluyum.
Everything I know I owe to him.
Ona borçluyum.
I'm indebted to him.
Bunu ona borçluyum.
I owe it to him.
Yani, ona borçluyum.
- Forget it. I owe her something.
En önemlisi, bugünkü durumumu ona borçluyum.
- No? After all, whatever I am today, he made it possible.
- 700 dolar ve hepsini ona borçluyum.
- $ 700, and I owe it all to her.
Her şeyi ona borçluyum.
Absolutely everything.
- Eyer gözlerim varsa, ellerim, ve ayaklarım, hepsini ona borçluyum.
If I still have my eyes, my hands, my mouth, it's all thanks to him.
- Herşeyi ona borçluyum.
- I owe her everything.
Her şeyi ona borçluyum.
I owe everything to her.
Aslında bunu ona borçluyum ama bu başka bir hikâye ve seni bununla sıkmayacağım.
I owe it to him actually but that's another story and I won't bore you with it.
Ona borçluyum.
I owe him.
Evet, sahip olduğum her şeyi ona borçluyum.
Yeah, everything I am, I owe to her.
Her şeyi ona borçluyum.
Well, I owe it all to him.
Bütün bunları ona borçluyum.
Pure and utter bliss.
Ona borçluyum.
I owe him one.
Ona borçluyum.
I owe it to him.
Bunu ona borçluyum.
I owe him that.
# Başlangıçta bana yardım eden... # Malum bir kişi vardı. # Bu onuru ona borçluyum.
But... there's a man, one certain man, who helped me when it all began, and he is the one you really owe this honor to.
Her şeyimi ona borçluyum.
I owe everything to France.
Her şeyimi ona borçluyum.
I owe her everything.
Sorun şu ki, elbiseler ve hastane masrafları için ona borçluyum.
The problem is, I owe him for clothes and hospital bills.
Bunu devam ettirmeyi ona borçluyum.
I owe it to him to go on with this.
Ama anne bunu ona borçluyum.
- Even so, mother, I owe it to him.
Ona çok şey borçluyum.
I'm deeply in his debt.
Ona bir özür borçluyum.
I owe her an apology.
Ona çok şey borçluyum.
I owe him that much.
Ona bunu borçluyum.
I owe it to him.
Ona hayatımı borçluyum Jerry.
I practically owe him my life, Jerry.
Yaptıkları için ona çok şey borçluyum.
I owe him a lot for what he did.
Ama bugün derslerden dolayı param var, ve kocana ödeyebilirim, ona ne kadar borçluyum?
But I got the money for the lessons today and can pay your husband what I owe him.
- Ona da bir yumruk borçluyum.
- I owe him a bust in the nose too.
Ona sonsuz teşekkür borçluyum!
And I am so grateful to her for that!
Ona sonsuz teşekkür borçluyum!
And I am infinitely grateful for it!
Öyle. Fakat ben ona bir şey borçluyum.
He is, but I owe him something.
Ona iki milyon borçluyum!
I owe him two million!
- Ona çok şey borçluyum. Sen de biliyorsun.
I owe him a lot, you know...
Ona hayatımı borçluyum.
I owe him my life a dozen times over.
Onu görmeliyim! ona teşekkür borçluyum!
I'll find him, I owe him thanks
Aslında ona bir özür borçluyum.
Gee I'd like to apologize to him.
Çünkü ona hayatımı borçluyum
It's because I owed him a big favor
Ona hayatımı borçluyum.
I owe him my life.
O halde ona teşekkür borçluyum.
Well, then I owe him some thanks.
Ona bunu borçluyum.
I owe him that.
- Ama ona borçluyum.
- But I owe him for the time being.
- Ona herşeyimi borçluyum.
- I owe him everything.
Ona 250 bin dolar borçluyum, tamam mı?
Because I owe him 250, all right?