Oraya gitme translate English
565 parallel translation
Lütfen. Oraya gitme.
Don't, please.
İçinde yanlış bir his varsa oraya gitme.
If you got a wrong hunch, don't go out there.
Bayan Gulch'un oraya gitme.
Dont go by Miss Gulchss place.
- Oraya gitme.
- Don't you go there.
Oraya gitme.
But don't go there.
Sakın oraya gitme.
Don't you ever go out there.
Oraya gitme.
Don't go farther.
- Oraya gitme Ray.
- Don't go in there, Ray.
Oraya gitme Joe...
Don't go in there, Joe...
- Lütfen baba, oraya gitme!
- Please, dad, don't go out!
Oraya gitme.
Don't go out there.
- Lütfen oraya gitme.
- Oh, please don't go there.
Oraya gitme.
Don't go there!
Oraya gitme.
Don't go down there.
Lütfen oraya gitme, Nicholas.
Do not go there, Nicholas.
Melville, oraya gitme.
Melville, don't go in there.
- Hayır, sakın oraya gitme!
- No, don't go there!
Oraya gitme dedim!
Don ´ t walk there!
François, oraya gitme, sizi bekliyorlar!
François, don't go there, they're waiting for you!
Senin, oraya gitme yolunu bildiğin söylendi.
We were told that you would know how to get there.
Oraya gitme.
Don't go there.
Cehennem diye bir yer varsa, tâ göbeğindeydim. Dolayısıyla oraya gitme gibi bir kaygım yok. Zaten oradaydım.
If there is a hell, I'm living through it now, so I don't have to worry about going to hell in the future. I've been there.
Ama bizim oraya gitme nedenimiz savaşı kazanmaktı.
But the reason we went there was to win this war.
İnsanoğlu sizi, sadece Kuzey Kutbu üzerinde uçan ilk insan olarak değil aynı zamanda oraya gitme cesareti gösteren bir insan olarak da tanıyacak.
The world will know you not only as the first man to fly over the Arctic... but the first man, perhaps, to brave the North Pole itself.
Miranda, oraya gitme!
Miranda, don't go up there!
Tom, sakın oraya gitme!
Tom, please don't go up there!
Oraya gitme fikri AIan'ın değildi.
It wasn't Alan's idea to go there at all.
Oraya gitme!
Do not go there!
Lonnie Elam asla oraya gitme dedi.
Lonnie Elam said never to go up there.
- Oraya gitme.
- Don't go in there.
Oraya gitme.
Come over here.
Bir daha oraya gitme.
Don't go there again.
Oraya gitme şansını kulandığını... biliyormusun?
You're taking a chance going in there, you know that?
Skip, oraya gitme dostum.
Skip, don't go over there, man.
- Gitme oraya.
Don't go in there.
- Bir daha oraya sakın gitme, duydun mu?
Well, don't go there again, do you hear!
Orient'e gitme nedenim, tamamen bilimsel konularla ilgili. Tabii oraya varabilirsem.
My reasons for going to the Orient are purely scientific - - if I ever get there.
Oraya tek başına gitme.
Don't go there alone.
Gitme oraya!
Don't go in there!
Gitme oraya.
Don't go out there.
Gitme oraya.
Don't go up there.
Hayır, lütfen oraya geri gitme.
No, please don't go back there.
Fakat oraya iki kişi gitme fikrini seveceklerini sanmıyorum. Birimiz zarar görebiliriz.
But I don't think they'll like the idea of twins, one of us might get hurt.
Celia, gitme oraya!
Celia, don't go there!
Oraya gitme.
I don't want you to go, Robby.
Gitme oraya! Bobby o öldü.
Don't go in there!
Stephen, gitme oraya!
Stephen, do not go there!
Oraya onunla gitme.
Betty, I can explain.
Hayır, gitme oraya.
No, don't go there.
Kilerde. Salonun altındaki kapı. - Gitme oraya.
It's in the closet at the end of the hall, but please don't go in there!
Oraya bizzat gitme zamanı.
Time to get there ourselves.
oraya gitmek istemiyorum 20
oraya gitmeliyiz 19
oraya gitmeyin 17
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
oraya gitmeliyiz 19
oraya gitmeyin 17
gitmemi mi istiyorsun 48
gitmek 43
gitme 1049
gitmedim 39
gitmelisin 203
gitmem lazım 361
gitmek istiyorum 180
gitmeyeceğim 167
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19
gitmem gerek 808
gitmek istemiyorum 210
gitmedi 39
gitmem gerekiyor 305
gitmen gerekiyor 24
gitmem 53
gitmeni istemiyorum 71
gitmeliyim 1495
gitmek istiyorsun 19