Otobüsle translate English
1,062 parallel translation
O köprünün üzerinde olduğum tek zaman otobüsle eve dönerken.
The only time I'm on that bridge is coming home from the track on the bus.
Miami sahillerinde polisin peşine düştüğünü anladığında da... hop, bir otobüsle Teksas'a tüyüyordu.
And then when he heard that the police were knocking on his door in Miami Beach... he had to scuttle out of town on a Greyhound bus to Texas.
Tek bildiğimiz, otelinden ayrılıp otobüsle havaalanına gitmiş.
All we know is he checked out of his hotel and took a bus to the airport.
Onları otobüsle götür.
Move'em by bus!
30 numaralı otobüsle. Köşede duruyor.
Bus No. 30 stops round the corner.
Sen otobüsle Almeria'ya git.
You take the bus to Almería.
İlk otobüsle gel yarın.
Take the bus up first thing tomorrow.
Bak, sabah- -... sabahki ilk otobüsle geliyorsun, tamam mı?
Look, get- - get the very first bus out in the morning, O.K.?
İnsanları otobüsle taşırım.
I'll bus people in
Belki Los Angeles'e otobüsle gidip, Pazartesiye dönebilirsin.
Maybe you can go in a bus to Los Angeles and come back on Monday.
Otobüsle, metroyla.
Subways, buses.
Umarım bu akşam otobüsle dönmen sorun olmaz.
I hope ya don't mind riding'the bus home tonight.
Texas'tan otobüsle geldiler.
They came out all the way from Texas on a bus.
Chicago'dan otobüsle gelirken bile bu akşam sahnede oynadığımdan daha iyi oynadım.
I was better on the bus coming from Chicago than I was on that stage tonight.
Otobüsle?
The bus?
Otobüsle kuzeye doğru gideceğiz.
We'll head north in the bus.
Otobüsle 7 saat...
Seven hours in the coach, is the...
Dinle birader, asker yüzünden zaten güzergahımı değiştirdim, gerekirse otobüsle beraber nehire uçarım ama geri dönmem.
Listen, friend, I have already left the main road because of the army, and I will not do it again, even if I have to fall in the river together with the bus!
Hemen ilk otobüsle geliyorum.
I'm coming on the next shuttle.
Yoksa bugün otobüsle mi gelmiştim?
Or did I take the bus today?
İş merkezine otobüsle gitmiştim.
I been down the Jobcentre on the bus.
-... otobüsle Barstow'a mı götüreceksiniz?
- so they can get washed?
Hollywood'a altı kez otobüsle gidince, Tommy gözüne çok hoş görünecek
Tommy's going to look real good after six grody bus rides into Hollywood.
Kısa süre önce otobüsle Nebraska'dan geldim.
I mean, I just got off the bus from Nebraska.
Hey, Jimmy Nebraska'dan otobüsle geldiğini söyledi.
Hey, Jimmy tells me you just got off the bus from Nebraska.
Otobüsle de gidebilirim.
I'll ride the bus.
Otobüsle mi gideceksiniz, taksi mi tutacaksınız?
Are you taking a bus or do you want a taxi?
Otobüsle 1 6. Caddeye gideceksiniz.
Your bus is to deploy on Sixteenth Street.
O otobüsle gider, çok güçlüdür.
She'll take the bus. She's a rock.
Sabahleyin otobüsle gitmem için beni bekleyecekler. Bu harika.
They're gonna wait for me to take the bus in the morning.
Otobüsle gidebiliriz.
We can take the bus.
Otobüsle.
This morning, on the bus.
Hayır, ben otobüsle giderim.
No, I'll get the bus.
Otobüsle, İki saat önce burda olurduk.
We took the bus, we would've been here two hours ago!
Dünya rekorunu tek otobüsle kaçırdığınızı düşünün.
Just think, missing the world's record by one bus. The last one.
Bu otobüsle daha ne kadar gitmek zorundayız.
How far do we have to go on this bus?
- Peki oraya nasıl gideceğiz? Otobüsle mi?
So how do we get there, take a bus?
Senin otobüsle gelmeni istiyorum Luke.
No, I want you to ride on the bus, Luke.
Bu yüzden Luke'a onu otobüsle getirmesini söyledim.
So I told Luke to put it on the bus.
Kim inanırdı ki beni seveceklerine ve sonra bir otobüsle Santa Fe'ye dönüceklerine.
Who would believe they would love me And leave on a bus back to old Santa Fe
Ya da seni otobüsle mi götürecek?
Or will you be taking the bus?
- Otobüsle nereye?
- Bus to where?
Kız otobüsle gece yarısından biraz sonra geldi.
The bus dropped her off a little after midnight.
Ben de bir sonraki otobüsle dönerim. Yemin ederim.
I swear to God, Trott.
Geceyi burada geçirir, yarın otobüsle kasabaya gidersin.
You will spend a night and tomorrow you'll go to the town by bus.
Otobüsle devam edemedik.
We had to scrap the bus.
Biliyor musun, işe otobüsle gitmek çok güzel?
You know, there's a lot of virtues in taking a bus to work, you know.
Otobüsle gidiliyor, herkesi bahçe kapısında bırakıyorlar.
You join a tour group, go out by bus, get out at the gate. It's chilling.
O zaman trenle gideriz, ya da otobüsle.
So we'll go by train, or bus.
Eğer tekrar ararsa ona ilk otobüsle Varşova'ya geldiğimi söyleyin.
Please tell him I'm leaving for Warsaw on the first train or bus I manage to catch I'll be home in the evening Will you tell him?
Otobüsle giderim.
I do it all the time.