Sorun istemiyorum translate English
843 parallel translation
Evimde bir sorun istemiyorum.
Oh, I wouldn't like any trouble in this house, Inspector.
Burada atların bacakları dinleninceye kadar,... üç ya da dört gün kalmayı düşünüyorum ve gereksiz bir sorun istemiyorum.
I'm figurin'on laying'up here for three or four days... till the horses get their legs back, and I don't want any unnecessary trouble.
Ama hiç bir sorun istemiyorum. Zaten tatilim yeterince kısa.
I've only a short holiday, so can't give them much time
Söz vermeni istiyorum, cumartesi günü onu çağırdım diye bir sorun istemiyorum.
I want your word he can come calling Saturday with no trouble from you or your maggots.
Bir daha asla sorun istemiyorum.
- Never again.
sorun istemiyorum.
- Just don't have any trouble. - Trouble, I don't want any trouble.
Sorun istemiyorum.
I don't want any trouble.
Aramızda sorun istemiyorum.
Look, dad, I don't want any trouble between us.
Ben sorun istemiyorum.
I don't want any trouble.
Artık burada hiçbir sorun istemiyorum.
I don't want any trouble here now.
Hiçbir sorun istemiyorum.
I don't want any trouble.
- Hiçbir sorun istemiyorum.
Now the voyage is over, I don't want the trouble to begin.
Bir sürü insanın beklediği böyle bir günde sorun istemiyorum.
I don't want trouble on a day many people have waited for.
Burada herhangi bir sorun istemiyorum.
I don't want any trouble here.
Jake, ben Robbo. Orda sizle ilgili bir sorun istemiyorum.
I don't want any trouble with you bums down there.
Daha fazla sorun istemiyorum.
I want no more trouble.
Daha fazla sorun istemiyorum.
I don't need any more trouble.
Hayır, herhangi bir sorun istemiyorum.
No, I don't want any trouble.
Evde bir sorun olsun istemiyorum ve bununla da ilgilenmiyorum.
I don't want any trouble at home and I'm not interested
Herhangi bir sorun ya da yaramazlık istemiyorum.
I want no trouble, no larking about
Daha fazla sorun yaratmak istemiyorum.
I don't want to stir up any more trouble.
Sana sorun çıkarmak istemiyorum.
I don't want to get tough with you.
Tabiki, sorun yaratmak istemiyorum
Of course I don't want to make trouble.
Hayır, sorun yok. Kararımı verdim. Hayır, içimde kalmasını istemiyorum Vicdanım buna el vermez.
Yes, I wanted your opinion about the dress I'm to wear to the party.
Sorun çıkarmak istemiyorum.
Lady, I don't wanna have any trouble with you.
Size sorun olmak istemiyorum.
I don't want to trouble you.
Biliyorsun sorun ya da kavga çıkarmak istemiyorum, ama...
You know I'm not looking for a fight or trouble, but... look what happened to our cattle.
Ben kimseden dolayı sorun çıksın istemiyorum, ama sen konuşurken, çok hoş bir şey dikkatimi çekti.
I don't want any trouble any more than anybody else, but while you've been talking, I've been looking at something - something pretty fine too.
Şu an dünyanın en iyi kocasına sahibim. Buradakinin çıkıp sorun yaratmasını istemiyorum.
I got the best husband in all the world now and I don't want this here one bobbing up and making no trouble.
Sorun çıkarmak istemiyorum.
I don't want any trouble.
Başka sorun çıksın istemiyorum.
YOU KNOW I DON'T WANT ANY TROUBLE.
Sorun yaratmak istemiyorum.
I don't wanna make trouble.
Sorun çıkarmak istemiyorum ama onlarla savaşmıyorsan....... onlarla birliktesin demektir.
I'm not looking for trouble but if you don't fight them, you're with them. I've got to say that.
- Hayır, ama sorun çıksın istemiyorum.
- No, but I don't want any trouble.
Sorun değilse bunu alacağım neye benzediğini unutmak istemiyorum.
If you can spare this one, I'd like to take it along... in case I forget what he looks like.
- Giderken bir sorun çıksın istemiyorum. - Tamam, tamam.
- What's the matter, Tommy?
Seninle bir sorun yaşamak istemiyorum.
I don't wanna have any trouble with you.
Sizin için sorun değilse dans etmek istemiyorum?
is it all right with you if I just don't wanna dance?
Kampında sorun çıkaran kimseyi istemiyorum
Finally, it struck a nucleus.
Sorun çıkarmanı istemiyorum, Harry.
Don't try to buy him, Harry.
Meseleyi dayatmak istemiyorum ama bir sorun çıktı ve Columbus'a geri dönmek zorunda kalabilirim.
I dont want to force the issue... but somethings come up that may make it necessary for me go to back to Columbus.
Sorun çıksın istemiyorum.
I dont want any trouble.
- Sorun çıksın istemiyorum.
- I don't want any trouble.
Sorun çıksın istemiyorum.
I don't want any trouble.
Bir sorun çıksın istemiyorum Ginnie.
Look, Ginnie, I don't want no trouble.
Şimdi, sorun çıkarmak istemiyorum... Ama Gant'in beni öldürmesini beklemiyeceğim.
Now, I ain't a troublemaker... but I'm not standin'by and do nothin with Gant fixing'to kill me.
Ama kasabaya kimsenin gelip sorun çıkarmasını istemiyorum.
But no wild bunch of "regulators" is coming in to make trouble.
Lütfen, bayım sorun çıkarmak istemiyorum.
Please, mister.
Artık burada sorun istemiyorum.
I don't want any more of it here.
Ichi'ye daha fazla sorun olmak istemiyorum.
I don't want to cause Ichi any more trouble.
Sorun çıksın istemiyorum, anladın mı?
I don't want any trouble, understand?
istemiyorum 1125
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun değil 4528
sorun degil 26
sorun 297
sorun yok 1746
sorun nedir 2736
sorunlar 17
sorun ne 3390
sorun olmaz 185
sorun mu var 211
sorun olur mu 68
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79
sorun değil tatlım 17
sorunumuz var 27
sorun var 47
sorunuz var mı 42
sorunun nedir 50
sorun bu mu 22
sorununuz nedir 22
sorun bu değil 89
sorun bu 79