Taş translate English
98,927 parallel translation
O kitap, Hollow'un gücünün bu dünyadaki bir uzantısını taşıyor, anladın mı?
That book represents an extension of the Hollow's power into this world, all right?
Tam şu an bile kendini bu dünyanın tanık olduğu en büyük cadıya kalıcı olarak taşıyor.
Even now she's locking herself within the greatest witch this world may ever know.
Bu kolye Mikaelson kanından birini taşıması için yapıldı.
The pendant was built to hold a person of Mikaelson blood.
Hope'u da taşıyacaktır.
So it will hold Hope.
Bu kitap Hollow'un büyüsünü taşıyor.
This thing is filled the Hollow's magic.
Mezar taşına yazılacak güzel bir söz olacak.
That'll make a lovely epitaph on your tombstone.
Cesetler iki farklı yere taşındı.
Now the bodies were moved to two separate locales...
Demek ki onların mezarları St. Ailbhe Mezarlığı'na taşındı.
Okay, it means their crypt was moved to St. Ailbhe Cemetery.
Sen Hilal sembolünü taşıyorsun.
You bear the mark of the Crescent. So did she.
Yanıma taşınmanı teklif etmemiştim.
Whoa. I didn't even ask you to move in, Pipes.
Neden senin gibi giyinmiş bir ordu müridin buraya taşınıyor?
Why there is an army of lemmings dressed like you, moving out here.
Bodrum katına taşıyabileceğim portatif ocağım ve buzdolabım var.
I have a hot plate and a fridge I can move downstairs.
Şikago'daki ailesini de yanına alıp bankadan çektiği sekiz milyon dolarla Güney Missouri'ye taşındı.
He jerks his family from Chicago and $ 8 million from the bank, transporting both to southern Missouri.
Kendime bir taş aldım sokaktan.
Oh, I got myself a pet rock.
O zaman ceza olarak çantaları taşımama izin vereceksin.
Well, then I sentence you to let me carry those bags.
Yıllardır burdan gidip şehire taşınacağımızı söylüyordun.
You've been saying for years we're gonna get off this ranch and move to the city.
Sanki bütün vadiyi tufan vuracak taş üstünde taş bırakmayacak gibi.
! This whole valley feels like a tornado is gonna tear it to pieces.
Diğer odaya taşıyalım.
Let's take him to the other room.
Ülkenin ileriye taşınmasına yardım ediyorum.
I help move this country forward.
İçinde bir nebze dahi merhamet taşıyan birini derinden etkileyecek bir konuşma.
It's enough to move anyone... with an ounce of compassion.
Bu akşam taşınabilir miyim?
Can I move in tonight?
TARDIS'i kullanıp odana kadar taşıyabiliriz.
I'll use the tardis. Take it all to your room.
- Taşınmama yardım ediyor.
He's just helping with the move.
- Taşınması için yardımda mı bulunuyorsunuz?
You're assisting with the relocation?
Buraya taşınmışlar keyiflerine bakmışlar odalarına gitmişler sonra paniğe kapılmışlar.
They move in... relax... go to their rooms... then panic.
Benim yanıma taşın, Betty.
Move in with me, Betty.
Betty, benim yanıma taşın.
Betty, move in with me.
Annen, kardeşin ve ben İtalya'ya taşınıyoruz.
Your mother, sister and I are moving to Italy.
Anne, ilginiz için teşekkür ederim ve Marie'yi çok seviyorum ama evliliğe hazır değilim. Milano'ya taşınmayı planlamıyorum.
Mother, I appreciate your interest, and I adore Marie, but I'm not ready for marriage, and I don't plan on moving to Milan.
İşimizi bir üst seviyeye taşımak istiyorum.
I want to take the business to the next level.
Kumarhanen şehre taşınacaksa buna ihtiyacım olacak.
If your casino is going to the town I need it to.
Annen, kız kardeşin ve ben İtalya'ya taşınıyoruz.
Your mother, sister and I are moving to Italy.
O kitapları sizin için taşıyacak bir erkek bulmalısınız.
You really should find a man to carry all those books for you.
- Aman. - En yakın arkadaşınız Hawaii'ye taşınıyor.
- Your best friend moves to Hawaii.
Uçuk mikrobu taşıyanlar için Tinder mı?
Is it Tinder for people who have herpes?
Evet, sen ve buraya taşınan diğer herkes.
Yes, you and everybody else who moved here.
Benim çocuğumu taşıyorsun.
You're having my child.
"Ein-stein". "Bir taş". Bu makale, her makale ikimize ait.
Einstein,'one stone.'this paper, every paper, it's both of us.
Işık, kütle taşır.
Light carries mass.
- Doğru. - Chris "Taşıyıcı".
It's true.
Eskiden garsondu, bir kerede birden çok içki taşımayı biliyor.
He used to be a waiter, so he knows how to carry a bunch of drinks at once.
Vücudunu ev taşımada kullanılan kutulara sığdırabiliyor.
he can fold his body into a box the size of a domestic carry-on.
- İnka imparatorluğundan kalma taş totem.
It's a stone totem from the Incan Empire.
Mileva bu kadar çabuk geri taşınmak istiyor mu?
Does Mileva want to move again so soon?
– Berlin'e taşınamam, Elsa.
I can't move to Berlin, Elsa.
Aslında Zürih'e geri taşındı ama bence orada çok huzursuz.
Actually, he's moved back to Zurich. But I think he's rather restless there.
Sonra da taşınmış.
And then she was moved.
- Bilirsin işte, aynı tas aynı hamam.
Uh, you know, same old, same old.
Koca Avrupa Kıtası savaşta.
The entire continent of Europe is at war.
Niye farklı bir taş denemiyorsun?
Why don't you try a different rock?
Taşınmana yardım edeyim.
I'll help you in.