Yapacak çok iş var translate English
277 parallel translation
Görünüşe göre, burada yapacak çok iş var, Alvin.
Well, as far as that goes, there's plenty to do right here, Alvin.
Yapacak çok iş var.
Quite a lotto be done.
- Hala yapacak çok iş var. - Bitireceğiz.
- We'll get it finished.
Evde yapacak çok iş var diyordu.
"Too much to do around the house," she said.
- Yapacak çok iş var ama zaman az.
A great deal to do and not much time.
Daha yapacak çok iş var mı?
I was just wondering if there's much to be done.
Elbette daha yapacak çok iş var ama buna değecek.
Of course, there's a lot of work to be done yet, but it'll be worth it.
Bu vadide yapacak çok iş var.
There's a lot of work to do in this valley.
Ama burada yapacak çok iş var.
But there is plenty to do, here.
Yapacak çok iş var.
I have many things to do.
Yapacak çok iş var.
Too much to do.
Evde yapacak çok iş var.
We got plenty to do at home.
- Bana yardım edersin. Burada yapacak çok iş var.
You can give me a hand, there's plenty of work to do.
Bu civarlarda yapacak çok iş var.
There is a lot of work around here.
Tamam, yapacak çok iş var daha.
For everyone.
Biliyorum canım ama yapacak çok iş var.
I know, honey, but there's an awful lot to do.
Tabi içinde yapacak çok iş var.
They have another house we can take temporarily.
Yapacak çok iş var.
There's a lot to do.
Yarına yapacak çok iş var... ve bu gece yazmak için bir kaç sayfa var.
So much to do tomorrow... and still a few pages to type tonight.
Hala yapacak çok iş var, ve ihtiyacımız olan birçok eşya.
Still have a mountain of work to do, and lots of things we need.
Yapacak çok iş var.
What a way to go.
Yapacak çok iş var.
There's much to do.
- Yapacak çok iş var, hadi.
- We got work to do.
Ah, yapacak çok iş var.
Oh, there's so much to do.
Yapacak çok iş var.
It's easy enough to- -
Yapacak çok iş var çocuklar.
We goy a loy yo do, you guys.
Yapacak çok iş var ve yeterince zaman yok.
So much to do and so little time.
İsteyene yapacak çok iş var.
There's things to do out there.
Yorgunum Gordon. Yapacak çok iş var.
There is much work to be done.
Yapacak çok iş var.
I've got so much to do.
Yapacak çok iş var.
There is so much to do.
Yapacak çok iş var.
There's lots to do.
Bu şekildeyken sadece bu dünya hakkındaki şeyleri bilirim ve bu dünyada benim için yapacak çok iş var.
While I am in this form, I know only about this world. And there is much work for me to do in this world.
- Yapacak çok iş var.
Let's round up those Ducks. - Got a lot of work to do.
Yatakta kalamam, yapacak çok iş var- -
I cannot stay in bed, there's so much work to do...
Yapacak çok iş var.
I got a lot to do here.
Haydi millet, yapacak çok iş var.
Come on, everybody, there's a lot to do.
Yapacak o kadar çok iş var ki.
I have so many things to do.
Daha yapacak çok şey var.
There is still so much to do.
Yapacak çok şey var.
There is much to do.
Yapacak çok az iş var.
There's so little else to do.
Texas'ta yapacak çok is var.
Lots of work to do down in Texas.
Zaman çok dar ve yapacak çok şey var.
Time is too short, and there is much to do.
Dördüncü vardiyada yapacak çok iş var.
I think she'll do very nicely.
Yapacak daha çok iş var.
Listen, we got more to do.
Saat çok geç oldu ve yapacak bir sürü işim var.
It really is late, and I have a lot I have to do. I -
Senin için yapacak çok az iş var, ama sana ihtiyacım var.
There's very little for you to do, but I do need your help.
Yarın yapacak çok işimiz var.
Tomorrow is a big day.
Yapacak çok işimiz var. Ama önemli olan, tek başımıza değiliz. Kaptan Benson da bizimle.
But the main thing is, we're not by ourselves.
Buna eminim. İzninizi istiyorum. Yapacak çok şey var.
Well if you'll excuse me, there is much to do for you.
Sonbahar yaklaşıyor, halâ yapacak çok işin var değil mi?
Now, that fall is near, you still have a lot of work to do, don't you?