Yaşlı dostum translate English
171 parallel translation
Yaşlı dostum.
Hey, old friend.
Acele et yaşlı dostum.
Hurry up old fellow.
Ah sevgili, yaşlı dostum Watson.
Good'ol Watson.
Olamaz ki yaşlı dostum.
Can't have, old boy.
O sözcük "deve", yaşlı dostum ve senin yatma zamanın geldi.
Molehill is the word, old boy and it's time you were in bed.
Oh, alınma, yaşlı dostum.
Oh, don't be offended, old fellow.
Fakir ve zavallı olabiliriz ama biraz saygıyı hakediyoruz yaşlı dostum.
We are poor, but worthy, my old one.
King, yaşlı dostum.
King, old fellow.
Uzağa ateş et, yaşlı dostum.
Bang away, old fella.
Tamam, yaşlı dostum.
All right, my friend.
- Gelmişsin yaşlı dostum Andrew.
- There you are, Andrew, old man.
Endişelenme, yaşlı dostum, bu kızı kaldıracağım.
Don't worry, my old son, I'll get her up.
Hey, Bernie, yaşlı dostum.
Hey, Bernie, old buddy.
Wilson, yaşlı dostum...
Wilson, old man...
Hayal görmedim, yaşlı dostum.
I wasn't spooked, old buddy.
- Devam et, yaşlı dostum.
- Keep coming, old-timer.
yaşlı dostum her zaman geç kaldığıma... hiç pişman değildim ama bu sefer ölümde biraz erkenci olacağım!
Old fella I should be mighty glad that... I'm late every time
Dinle, yaşlı dostum.
Now, see here, old top.
Yaşlı dostum Socki'yi gördün mü?
Have you seen my old chum, Socki?
Çok naziksin, yaşlı dostum.
Awfully decent of you, old chap.
- Bu doğru mu yaşlı dostum?
- Is that right, old man?
Seni dinlemekten daha iyidir, yaşlı dostum Pox.
Better watch out, old pal Pox, or I'll turn you into little pork chops.
Raydan çıkarma iptal edildi Koş yaşlı dostum tekrar yola sok şu treni
Derailing is out! Run, old man. Line her through!
Bana sorma, yaşlı dostum, en ufak bir fikrim yok.
Oh, don't ask me, old man. Haven't a clue.
- Neden bahsediyorsun, yaşlı dostum?
- What's that, old chap?
Zamanımız tükeniyor yaşlı dostum.
We are running out of time, old buddy.
- Eski dostum, seni görmek ne güzel. - Bak yaşlı dostum... kuzenim Asterix ve arkadaşı Obelix... için nefis yemeklerinden birini hazırlayabilir misin?
Old chap, how smashingly delightful to see you again, look here old bean... he's a Gaul, a cousin actually, Asterix and his friend Obelix... could you prepare one of your scrumptious meals?
Biraz alıngan, yaşlı dostum, pek aldırma.
Is very susceptible, but ignore him.
- Bir telgraf, yaşlı dostum.
- A telegram for you, old friend.
Sıcak başına mı vurdu yaşlı dostum?
Is the heat getting to you, old chum?
- Sorun nedir, yaşlı dostum?
- What is it, old chap? - Read it, read it!
Neler oluyor yaşlı dostum?
What's the story, old man?
- Sakın kalp krizi geçirme, yaşlı dostum.
- Don't have a heart attack, old dude.
"İyi geceler, yaşlı dostum."
'Night, old boy.
Selam Paddy, yaşlı dostum.
Hello there Paddy, me old son.
Dayan yaşlı dostum.
Bless your heart, old man.
Britanya Elçiliğinde kıdemsiz ataşeyim, yaşlı dostum.
Junior attaché, British Embassy, old man.
" Beni aramak için acele etme, ve yaşlı adamı, dostum.
So don't haste to call me and old man, my friend.
"Yaşlı gemimi, dostum Haddock'a bırakıyorum."
" To my friend Haddock, I bequeath my old boat to my friend Haddock,
Muhterem dostum, Ben artık yaşlı bir adamım.
My esteemed friend, I'm an old man now.
Dostum! Yaşlı bir kadın... bir bunak gibisiniz!
- Amigo, shit will always be shit!
Bu... bu o yaşlı bayan ve senin için dostum!
But this is, this is for you and your old lady, man! Whew!
Bakın, Komiser, bu bayan çok yaşlı ve benim sevgili dostum.
Look, Lieutenant, this lady is a very old and dear friend of mine.
Çok genç olmak diye bir şey yoktur dostum sadece daha yaşlı olmak vardır.
Well, is not they who are too young... are you that you're too old.
Bizim yaşlı Sam Amca altı ay boyunca... bana bu konuda bilinecek her şeyi öğretti, dostum.
Good old Uncle Sam spent every bit of six months... teaching'me all there was to know, man.
Elbette, öyle, yaşlı dostum.
Steady on, old man.
Çocukken yaşlı bir dostum vardı Bobby.
I knew this old hustler when I was a kid.
Sevgili dostum, ben çok yaşlıyım.
No, my friend! I'm too old... and you're too young.
Dostum, yaşlı bir adam San Antonio'dan şehre doğru aracını sürerken... 40 veya 50 yaşlarında bir adam... otobanda saatte yaklaşık 160 kilometreyle gidiyor... insanlara silahını sallıyor, gülerek.
Man, this old man driving to town from San Antonio... like this old man about 40 or 50 years old... goin'about a hundred miles an hour down the freeway... waving a gun at people, laughing.
Yaşlı adamın gece 12'de sokakta ne işi var dostum?
Hey, man, who the fuck gonna be old out there at 12 : 00 at night, man?
- Yaşlı sevgilin zorlu, dostum.
- Your old lady's tough. bro.
dostum 6912
dostum benim 16
dostumuz 17
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19
dostum benim 16
dostumuz 17
yaşlı 147
yaşlılar 28
yaşlıyım 21
yaşlılık 18
yaşlı adam 222
yaşlı kadın 40
yaşlı bir kadın 19