Yaşlı bayan translate English
877 parallel translation
Affedersiniz yaşlı bayan.
Excuse me, old Sir?
- Yaşlı bayanın avukatı olduğuna emin misin?
- Are you sure he's the old lady's attorney?
Yaşlı bayan.
- The old dame.
Ürkek yürek yaşlı bayanı bulamaz.
Faint heart never found old lady.
Yaşlı bayan geldi.
It's the old lady, ma'am.
Burada iki yaşlı bayan San Francisco'daki gibi üstü açık bir tramvayda sırt sırta oturmuşlar.
These are two old ladies sitting back to back in an open streetcar like the old cable cars in San Francisco.
Yaşlı bayanın bir güvencesi vardı.
The old lady was insured.
O çok hoş bir yaşlı bayan.
She's a very fine old woman.
Yaşlı bayan sırtımızdan para kazanmaya çalışıyor.
The old girls plan to cash in on us.
Zile bas, yaşlı bayanın evi para dolu ve kendisi oldukça cömert.
The old lady of Threadneedle St. Is well stocked and generous.
Dikkat edin, yaşlı bayan!
Watch out, old lady!
Yaşlı bayanı uyandırdık..
Well, we woke the old lady.
Yaşlı bayan güzel sincap yahnisi yapar.
The old lady builds a fine squirrel stew.
O beyaz saçlı, tatlı, yaşlı bayan mı?
That sweet, little old lady with the gray hair?
Bu haftasonu yaşlı Bayan Armfeldt'e davetliyiz.
We're invited to old Mrs Armfeldt's this weekend.
Yaşlı Bayan Armfeldt'e davetliyiz.
We're invited to old Mrs Armfeldt's.
Yaşlı Bayan Armfeldt'in yakın bir dostu ithal etmiş.
It is said to have been imported by a close friend of old Mrs Armfeldt.
Evet, zavallı yaşlı bayan.
Yes, poor old lady.
Yaşlı Bayan Post ölünce sana bırakacağına söz vermişti.
Old Mrs. Post promised this to you when she died.
O yaşlı bayanın karnı gurulduyor.
Poor old lady's stomach is rumbling.
Yaşlı bayanın kızı gelmedi, patron.
Old lady daughter not here, boss.
Ama, yaşlı bayan çok yaşlı, patron.
Well, old lady very old, boss.
Dostlara göstermek için yaşlı bayan elbise alması lazım, patron insanlar tek elbisesi olduğunu düşünürse suratı çok asılır.
Old lady must take clothes to show friends, boss because you make her lose face if people think she only got one dress.
Söyler misiniz Bayan Blake, merakımı affedin lütfen... siz ve yaşlı kocanız neden ta buralara kadar geldiniz? İş için.
Say, uh, Mrs. Blake, íf 1 ain't too inquisitive what was you and your old man gonna do up here? Oh.
Şarap dükkanında yaşlı, iyi bir bayan bana bunu verdi.
A nice old lady gave it to me at the wine shop.
Çok tatlı, yaşlı bir bayanın fotoğrafı.
Oh, this one was a very jolly-Iooking old lady, sir.
Yaşlı kadın Bayan Martin'di.
Say, Old Lady Martin.
Ben gidip bayan Burgoyne ve yaşlı adamı alayım
You might have saved a great deal of trouble. Go and take him inside, Sergeant.
Yaşlı çenebaz kadın Bayan Random olduğunu söyleyip duruyor.
This old battle-ax keeps yelling that she's Mrs. Random.
Yaşlı bir bayan kaybolur.
A little old lady disappears.
Yaşlı bir bayan bana doğru geliyordu.
An old lady was coming through.
Ama Bayan Gulch, Toto'ya tırmıkla vurdu. Her gün o yaşlı sevimsiz kedisini kovaladığını söylüyor!
But Miss Gulch hit Toto with a rake because she says he chases her nasty old cat every day!
Benim siyasetim yaşlı bir bayanın dansı gibi kısa ve özdür.
My politics are short and sweet... like the old woman's dance.
Biliyorum bayan ama bu yaşlı bir bayan için.
I know, ma'am. Only, it's for an old lady.
Çok tatlı yaşlı bir bayanın yanına oturdum.
I sat with a very charming old lady.
Bir cinayet daha, beli kırılmış yaşlı küçük bir bayan.
- What is it, Holmes? Another murder, a little old lady with her back broken.
Oldukça yaşlıdır bayan.
She's old, ma'am.
Seni dışarıda bırakana kadar burada bekleyeceğim... Bir şaldaki küçük yaşlı bir bayan olduğum kadar ayakta kalırsam.
I'm gonna stand here until they let you out... if I have to stand till I'm a little old lady in a shawl.
Yaşlı bir bayan vardı, kilisenin ahşap sandalyesinde bacağını kırmıştı.
I know an old lady back home, broke her leg stepping into a church pew.
"Büyük Umutlar" daki yaşlı kadın, Bayan Haversham gibiydi. Yıpranmış gelinliği ve duvağı olan kadın, unutulduğu için dünyaya küsüyordu.
It was like that old woman in Great Expectations... that Miss Havisham in her rotting wedding dress and her torn veil... taking it out on the world because she'd been given the go-by.
Orta yaşlı bir bayan.
She's a middle-aged lady.
Bak işte yaşlı Fezziwig ve bayan Fezziwig, meşhur çift!
Look there's Old Fezziwig and Mrs. Fezziwig, top couple!
- Yaşlı cadının yanında... bayan.
- With an old hag... lady.
O zaman Bayan Prism gözleri bozuk yaşlı bir kadın.
Then Miss Prism is a short-sighted old lady.
Şu yaşlı şempanzeye bakın Bayan Laurel. 84 yaşında.
Look at that old chimp, Miss Laurel.
Bayan Straus, bu yaşlı tilkiye karşı dikkatli olun.
Mrs Straus, be careful of this old fox.
Bayanın bana gerçeği söylediğini hala anlamadın mı? Aptalda olsan gençsin. Ama ben yaşlıyım.
Don't you realise that her sister told me the truth, how you were a young fool, and I was an old one, which is worse.
Bayan Wilberforce, tam şu an hasta, tatlı ve yaşlı bir bayan - sizin gibi onun da ilerde mekanı cennet olsun - korkacak hiç bir şeyi olmadan bir sükunet ama büyük bir umutla bekliyor.
WELL, IT'S JUST THAT - WELL, AT THIS VERY MOMENT, MRS. WILBERFORCE, THERE IS WAITING AN INVALID, A DEAR, SWEET, LITTLE OLD LADY -
Güzel yaşlı bir bayan.
Lovely old lady.
Rhoda, Wichita'da yaşarken üst katta Bayan Clara Post adında yaşlı bir kadın yaşardı. Seni çok severdi.
Rhoda, when we lived in Wichita, there was an old lady... who lived upstairs, Mrs. Clara Post.
- O yaşlı hoş bir bayan, patron.
- Oh, she nice old lady, boss.
bayan 4473
bayan daisy 50
bayanlar 870
bayanlar baylar 623
bayanlar ve baylar 1405
bayan smith 84
bayan o 169
bayan lee 52
bayan doyle 71
bayan bennet 77
bayan daisy 50
bayanlar 870
bayanlar baylar 623
bayanlar ve baylar 1405
bayan smith 84
bayan o 169
bayan lee 52
bayan doyle 71
bayan bennet 77
bayan scott 58
bayanlar önden 23
bayan hunter 52
bayan tate 49
bayan johnson 73
bayan simpson 50
bayan harper 60
bayan davis 59
bayan hudson 105
bayan moore 56
bayanlar önden 23
bayan hunter 52
bayan tate 49
bayan johnson 73
bayan simpson 50
bayan harper 60
bayan davis 59
bayan hudson 105
bayan moore 56