Yeter be translate English
2,238 parallel translation
Yeter be, Daryl.
Damn it, Daryl.
Yeter be!
I've had it!
Yeter be!
Come on!
Ve bundan sonra'tamam yeter, bırakın gitsin'derler.
: And they'd be like, " ah... Let him go.
- Bu kadar vakit yeter.
- Should be enough time.
- Bu kadar yeter! - Kes be!
It's enough!
- Dikkatli ol yeter.
Just be careful.
Nazik ol yeter.
Just be gentle.
Yeter! Bu ruhsal saçmalıklar yeter artık!
I think I might be dead by this evening.
Sakin ol yeter. "
Just be patient. "
Mutlu ol yeter.
Just be happy.
- Yeter be Britta.
Give it a rest, Britta.
Yeter artık, ben oldukça iyi bir şöförüm.
All right, I happen to be a great driver.
Ama açılışı yapmamıza yeter.
- but we'll be serving food. - Oh!
Kendin ol, yeter.
Okay? Just be yourself.
Big Ears sadece uslu olsa bana yeter.
I'd be happy if Big Ears would just behave.
Şimdilik bu yeter.
That should be enough for now.
Neyse, benden bu kadar konuştuğumuz yeter. Senin klibine odaklanmamız gerekiyor.
Enough about me, we should be focusing on your video.
Erkek olsun yeter.
My only criteria is that person be a man
Biraz sabret, yeter.
Just be patient.
Hala hayatta olabilir. Yeter.
She could still be alive.
Bu kadar ısınma yeter sanırım.
I think that should be enough warm-up exercises.
Bu kadar yeter...
You've got to be... but...
İki gün de yeter.
I would be happy with two days.
Bunların hepsi bize dairesi için arama izni almamıza yeter, değil mi?
This should all be enough to get us a search warrant for his apartment.
Eğer orada boya ile ilgili bir şey bulabilirsek bizi onun da o sokakta olduğunu ispatlamamıza yeter.
If there's anything there containing this dye, it could be enough to put him in the alley.
Başka bir şey lazım olursa, seslenin yeter. Çünkü bütün gün buralarda olacağım. Peşinizden ayrılmayacağım.
If there's anything else you need, just ask me,'cause I'll be around here all day, following you.
Bu sizi eve götürmeye yeter.
That should be enough power to get you home.
"Olanlar bir kereste fabrikasını çalıştırmaya yeter." gibi bir anlamına mı geliyor?
Does it mean that what happened can be used to power a lumbermill?
Bir gece için bu kadarı yeter.
That'll be enough of that for one evening.
Bir dahaki sefer onun çıkmasına izin verdiğinde etrafında ne kadar insan olacağına dikkat et yeter.
Just... need to think maybe about how many people are going to be around the next time you let her out.
Yeter mi?
I'll be there. Is that enough?
Sanırım biz... - Mike, yeter.
I think we might be able - - Mike, save it.
Ben sadece kiramı ödesem yeter.
I'd just like to be able to pay my rent.
Kendin ol yeter.
Just be yourself.
Yarın ilk uçakla burada ol yeter.
Just be on the first flight out tomorrow.
Arkanızdaki heriften hızlı olun yeter.
You just have to be faster than the guy next to you.
Sen sadece geç kalma, yeter.
You just don't be late.
Annem zor bir kadın olabilir. Ama biraz iltifat sana her kapıyı açar. Yeşil fasulye güvecini sevdiğini söyle yeter.
My mother can be tough, but flattery will get you everywhere.
- Tam bir başarı olmasa da pazarlık masasına tekrar oturmamızı sağlamaya yeter.
Might not be a total win, but it's enough to get us back to the table.
Dikkatli ol yeter.
Just be careful.
Jaime, bu kadar yeter.
Jaime, let it be over.
Bu günlük bu kadar yeter.
That's gonna be it for today.
Rahat davran yeter.
Be cool, Julian. Just... just be cool.
Bana sadece 60 saniye yeter çünkü oraya gittiğimde hemen bam, güm!
Oh, I'm only gonna need 60 seconds,'cause I'm gonna be all like...
Arkadaş olalım yeter.
Let's just be friends
Ya Mustafa ben bıktım be kardeşim, yeter.
Mustafa, I'm fed up.
İki tanesi bütün gece uyanık kalmasına yeter.
Two of those, she'd be up all night.
Yeter artık be!
You must stop.
- Bu yeter sanırım.
That should be fine.
Bak, eğer artık arkadaş olmak istemiyorsan söyle yeter
If you don't want to be friends anymore, you just have to say so.