Yüzünü translate English
12,873 parallel translation
Ona dalkavuklarının ardında saklanmayacak kadar adam olup da yüzünü göstermeye cesaret ettiğinde Drax'ın hazır olacağını ilet.
Tell him when he's man enough to stop hiding behind lackeys and show his face, Drax will be ready for him.
Yüzünü hiç görmedim.
I never saw your face.
Camille Taylor'a, beni dava edersen... -... botokslu yüzünü mahvederim demişti.
Camille told Taylor, "If you sue me, I will shut your Botoxed face for good."
Güzel, şimdi de yüzünü halledelim.
Good, now for the face.
- Yüzünü indir Danny.
Danny, get your face down.
- Hadi Danny, yüzünü indir.
Come on, Danny, get your face down.
Kim yaptıysa, o atlayışı yapmak için saatte 60-70 mile çıkması daha sonra da yüzünü dağıtmadan inmesi gerekiyor.
Well, you know, whoever it was, they needed to be carrying 60 to 70 miles an hour to make that jump. Then they needed to stick the landing without breaking their face.
- Şerefim aşağılandığında eldivenimle yüzünü tokatlayarak meydan okumalıyım.
What? You know, when my honor is insulted, and I need to challenge someone to a duel by slapping them across the face with my glove.
Evet, Scott yatakta bir kadınla ama yüzünü göremiyoruz.
Yeah, that's Scott in bed with a woman, but you can't see her face.
- Zanlının yüzünü gördünüz mü?
Did you see his face? No.
Yemin ederim tek istediğim Cynthia'nın kocasının gerçek yüzünü görmesiydi.
I promise... I only wanted Cynthia to find out who he really was.
Kimse yüzünü görmedi değil mi?
No one saw her face, right?
Şe geri zekalının yüzünü görmemenin bir yolu yok mu?
Is there any way I don't have to see the face of that retard?
Çoktan suçlunun yüzünü gördün.
You already saw the face of the criminal.
- Sözde evladımız olacak. Yüzünü unuttuk!
Tell him that I've almost forgotten his face, whoever's son he is!
Yüzünü hatırla.
Remember her face.
Ajan Bowers boğulmakla kalmamış, yüzüne başka birinin yüzünü daha koymuşlar.
Not only was Agent Bowers found strangled, but he also had another human face covering his own face.
Programa kabul edildiğin zaman her gün yüzünü görmeye dayanabilir miyim bilmiyordum.
When you were accepted to this program, I didn't know how I was gonna look at you every day...
Angelotron'un ara yüzünü güncelliyor.
Uh, she is updating the Angelatron's interface.
Su ısıttım, git elini yüzünü yıka.
I warmed up some water. Wash up.
- Çekil yoksa yüzünü dağıtırım.
Move, or I break your face.
Ama yüzünü hiç göremiyorum.
But I've never been able to see their face. Hmm!
Yüzünü göremiyorum.
I can't see his face.
Yüzünü seçmek çok zor.
It's hard to see his face.
Duyduktan sonra seni ziyaret edecektim. ... ama kayınvaliden suratımı görünce yüzünü ekşitecektir.
I thought your blood sugar level might have dropped, so you can regain it...
Evet, senfoni salonunda birbirimizin yüzünü emdiğimiz günden sanki bir miyon yıl geçmiş gibi.
Yes, it seems like a million years ago since we were sucking face in the wings of the symphony hall.
- Katilin yüzünü gördün mü?
- Did you see the killer's face?
- Yüzünü değiştirmiş.
- He changed his face. - Could be.
- Onun o yüzünü görebilirsin.
You might see his o-face. Really?
Yüzünü görmedin mi?
And you didn't see his face?
Sen Gray'in yanındayken, Dash'in bütün kayıtlarını sistemden sildim ve ve Arthur'un yüzünü de şehir kameralarından kaldırdım.
While you were in with Gray, I erased all of Dash's record from the system and I wiped Arthur's face from the city feeds.
Yüzünü görmek istiyorum.
I want to see your face.
Hayır, yüzünü duyabiliyorum.
- No, I can hear your face.
Yüzünü görmeye mi?
To see your face?
İnsanın yüzünü kızartan türden ;
The kind that makes me blush ;
Yüzünü, köpeğin felçli ayağı farz et. Etrafta dolaşacaksın ve insanlar yaralı yüzünü görecek. Böylece hepsi senin için üzülmeye başlayacak.
Your face is like those crippled little puppy legs, and you just got to roll around on the sidewalk for a while to make everybody feel sorry for you.
Dippy, göster yüzünü.
Dippy, come on out.
Yüzünü böyle yaptın.
I should talk to him again.
Tekrar yapmalıyız " derse bunun anlamı güzel zaman geçirip yeniden buluşmak istemesi midir yoksa ortalama bir zaman geçirdim ve yüzünü yeniden görmesem de olur demek mi?
Okay, when a girl says, "I had a fun time. We should do it again," does that mean that she had a fun time and she wants to do it again, or does that mean that she had an average time and really couldn't care less if she ever saw your face again?
Büyük Tava, onun o solgun yüzünü dağıtacak.
Big Skillet's gonna kill that pasty booze-bag.
"Yüzünü çok net hatırlıyorum." Size gösterilen şüpheliler arasından saldırganı teşhis edebildiniz mi?
Were you able to pick out anyone in that live line-up?
Sanırım Tanrı, sonsuz bilgeliğiyle Ed'in yüzünü pervaneye yedirince bugün benimle bu futbol stadyumda oturuyorsun.
Good. I think that God, in His infinite wisdom, fed Ed's face into that propeller so that you would be in this football stadium on this day with me.
Ancak pratik mükemmelleştirir ve öğreneceği ilk şey, yüzünü hangi yöne döneceği.
But practice makes perfect, and the first thing to work out is which way to face.
Yüzünü göstermeye cesareti olmayan beş, altı kaçağı umursamayacağım.
Well, I'm not gonna concern myself with five or six deserters hiding out in the swamp who don't have the courage to show their face.
Bir daha asla yüzünü dönme.
Never come back.
Oğlumun yüzünü şimdi rüyalarımda görüyorum.
I see my son's face in my dreams now.
Yüzünü makineye bu kadar yaklaştıran hiç kimse olmamıştı.
Never had anybody actually put their face down close to the machine.
Yüzünü incitmedin değil mi?
Did you hurt your face?
Ben daha önce yüzünü gördüğümü biliyorum.
I-i know I've seen your face before.
- Bana bak bakayım, bir göreyim yüzünü.
Come here, let me look at you.
- Yüzünü gördün mü?
Saw his face?