Za translate English
126,506 parallel translation
James Lakewell, bir şey söylemek zorunda değilsiniz, ancak mahkemede daha sonra bir şey sorulduğunda, cevap veremezseniz savunmanıza zarar verebilir.
James Lakewell, you do not have to say anything, but it may harm your defence if you fail to mention when questioned something you later rely on in court.
Baksanıza.
Look at that.
Kıza başka bir enfeksiyon daha vermek mi istiyorsun?
You want to give this girl another infection?
Onun buna rıza göstereceğini sanmam.
There is no divinity in this.
Hac Yolunuzu bulmanıza yardımcı olacaktır.
A pilgrimage will help you find your way.
Ve sadece Rabbinize, yani Tanrınıza cevap verin.
And answer only to the Lord, your God.
İskoçya, krallığınıza bir adım daha yaklaştıracaktır.
Scotland brings you one step closer to your kingdom.
Çocuklarımıza anlattığımız iki tür hikaye vardır.
There are two kinds of stories we tell our children.
Bana bir iğne yaptılar. Hafıza çalışması için uyuşturdular. Uyandığımda ben...
See, I would... they gave me a shot, a sedative for the memory work, and when I woke up, I was...
Ve bu okuduğum kitapta uyku durumundan ve hafıza saraylarından falan bahsediyor ve belki de bu yerin, hastanenin gerçekliğin başka bir versiyonu olabileceğinden bahsediyor.
And in this book I'm reading about dream states and memory palaces, and this idea of how maybe this place, the hospital, maybe it's a version of reality.
- Seansımıza daha çok var.
Our session's not until the morning.
Adamınıza bir saat daha vereceğim.
I'm giving your man another hour.
Arıza algılandı.
Malfunction detected. - Sit.
Arıza algılandı.
Malfunction detected.
Arıza...
Malfunction...
Hafıza çalışması olsun, MRI olsun. Bütün yalanları unut.
The memory work, the MRI... forget all the lies.
Başımıza gelenler bir mucizeydi Megan.
What happened to us was a miracle, Megan.
Kızınıza hiç iyi bir örnek olmuyorsunuz.
Now, you are not setting a very good example for your daughter.
- Arabamıza binip gideceğiz. - Gidebilecek durumda değilsiniz.
We'll get in our car, and we'll go.
Burada sahip olduklarımıza tehdit olarak bulunmuyorsun, değil mi Megan?
You're not here to threaten what we have here, Megan, are you?
Etrafınıza bakıp kendinize şunu sormanız gerek : Sıfırlama düğmesine basmak o kadar kötü bir fikir mi gerçekten?
You need to take a look around and ask yourselves, is hitting the reset button really such a bad idea?
Ona baksanıza!
Look at him!
O hâlde neden beni aranıza davet ettin?
Then why did you invite me in?
Bitkinin üst kısmı, kenarları diş benzeri dikenlerle dolu bir ağıza benzer.
The top of the plant is shaped like an open mouth with toothlike spines around the edges.
Bir şeye alerjiniz varsa onu ağzınıza koymamak en iyisidir, özellikle de kedilere alerjiniz varsa.
Of course, if you are allergic to a thing, it is best not to put that thing in your mouth, particularly if the thing is cats.
Arkanıza yaslanın, geçer.
Just lean back in your seat.
Sizi ölürüm de bir başınıza bırakmam.
I wouldn't dream of leaving you alone.
Bizi niye yapayalnız bir başımıza bıraktınız?
Why did you leave us all alone by ourselves?
- Violet "yapayalnız bir başımıza" anlatım bozukluğudur.
Oh, Violet... it is not grammatically correct to say "leave us all alone by ourselves."
"Yapayalnız" diyebilirsin, "bir başımıza" diyebilirsin ama ikisini birden diyemezsin.
You can say "leave us all alone," or "leave us by ourselves," but not both. Do you understand?
Ike'a baksanıza.
Oh, look at Ike.
Tek bir çocuğun sözüyle yapmanıza gerek yok.
You don't have to take the word of a single child.
Dr. Orwell yıllardır çalışanlarımıza ücretsiz göz muayenesi yapıyor.
Dr. Orwell has provided free eye exams to Lucky Smells employees for years.
Yetişkinlerin yaptığı işi yarısı kadar sakıza yapıyorlar.
They do the work of an adult for half the gum.
Demek bu yüzden asla istifa etmiyorlar, kupon ve sakıza çalışmaktan memnunlar ve yangını bizimkilerin çıkardığını sanıyorlar.
That's why they never leave and why they're happy to work for coupons and gum. It's probably why they think our parents started that fire.
Efendim ışıkları açık tutmamıza izin vermiyor.
Sir won't let us keep the lights on.
Hayret, Phil'e yaptıklarından sonra hâlâ karşımıza çıkmaya yüzleri var.
I'm surprised they can show their faces after what they did to Phil.
Onları yanımıza alabiliriz.
I thought we could take them in.
Bıçkıhanede çalışırsak burada kalmamıza izin verecek misiniz?
We're partners. If we work in the mill, do we get to stay here?
Bir fırtınanın gözüne uçtuk, çocuklarımıza dönmek için Peru'ya gidip geldik.
We've flown a plane into a hurricane. We've been to Peru and back to get home to our children.
Evet sonunda. Tanıştığımıza sevindim.
_
Arkanıza yaslanın ve Tanık'ın vaadi hikâyesinin tadını çıkarın.
Sit back and enjoy the tale of... the Word of the Witness...
Onu tanımamıza gerek yok.
We don't need to get to know him.
- Sizinle anlaştığımıza sevindim.
It was a pleasure doing business with you.
Onu bulmamıza yardım et.
Help us track him down.
Uyanışımıza katıl sana o mükemmel anı sonsuza dek yaşama fırsatı verelim.
Join us at the Wake. We offer you a chance... to live in that perfect moment... forever.
- Gizemli adamımıza ulaştın mı?
Got an ID on our mystery man yet?
Kızınıza bundan bahsetmemişsiniz.
You haven't told your daughter.
Ayaklarımıza bakarak mı yürüyorsun?
Do you walk staring at your feet?
Belki de bunları yanımıza almamız gerekir.
Maybe we should take these with us.
- Arıza algılandı.
- Malfunction detected.
zayıf 118
zaten 253
zafer 157
zamanla 88
zarif 47
zaman geçiyor 44
zavallı 389
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaten 253
zafer 157
zamanla 88
zarif 47
zaman geçiyor 44
zavallı 389
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17