Zaman geldi translate English
12,739 parallel translation
Zaman geldi.
It's time.
Önce evime gittim, Romano'nun adamları o zaman geldi.
I went to my apartment first, that's when R0mano's men came.
Zaman geldi, Ava.
It's time, Ava.
Zaman geldi...
When the time came...
DURANT : zaman geldi,
DURANT : When the time came,
Onların şerefine fedakârlık yapmam gereken zaman geldi.
And it is time for me to make a sacrifice in their honor.
Zaman geldi Bayan Peabody.
The moment has arrived, Ms. Peabody.
Tamam, zaman geldi, Virginia.
Okay, it's time, Virginia.
Kaptan, zaman geldi!
Captain, it's time!
En son ne zaman buraya bir hatun geldi?
When was the last time you even had a babe in here?
Şu iki bölükteki reçeteyi kontrol etmenin zamanı geldi, Ben.
Might be time to check the prescription on those bifocals, Ben.
Bence gitme zamanımız geldi.
I think it's time for us to go.
- Ayrılma zamanı geldi.
- It's time to leave.
Geleceğin bay ve bayanları, kendimi tanıtma zamanı geldi.
Ladies and gentlemen of the future, it's time to introduce myself.
Haberler elli yaşındanken geldi ve bununla birlikte kalan zamanımın tadını çıkarmayı kabul ettim.
The news has come when I'm 50 And although I've conceded to enjoy what little time I have left,
Bayanlar ve baylar, güzel bir gün oldu, Ama o şimdi ana etkinlik için zamanı geldi.
Ladies and gentlemen, it's been a beautiful day, but it's now time for the main event.
Şu ezik Bishop ve amcık Senatör gibi şerefsizlere gerekeni yapma zamanı geldi. İnşa ettiğimiz her şeyi yıkmaya çalışıyorlar.
It's time to do something about all these cocksuckers, like that rat Bishop and the cunt Senator trying to dismantle everything we've built.
Doğamızın daha iyi meleklerine seslenme zamanı geldi.
It is time to call upon the better angels of our nature.
Uyku zamanı geldi.
Time to go to sleep.
Maruz kaldığım muamelelere tepki göstermemizin zamanı geldi de geçiyor.
It's well past time we addressed the abuses I endured.
Ve sakinleşme zamanı geldi!
And it's time to turn down, man!
- Ben de. Ve, bence artık bunu sonraki aşamaya - taşımanın zamanı geldi.
And I just feel like it's time to take this to the next level.
Artık milli olmanın zamanı geldi bebeğim.
Yeah, well. It's time to pop that cherry, baby.
- Gidiyorum, zamanı geldi.
I'll go now, it's time.
Gönderin tam zamanında geldi.
Your delivery arrived right on time.
Zamanı geldi.
It's time.
Zamanı geldi.
It's about time!
Dünyayı kurtarma zamanı geldi.
It's time to save the world.
Hepimizin, kızların havalı olduğunu ve kadınların komik olduğu farkedip kabul etme zamanı geldi.
It is time for us all to realize and accept that girls are cool and women are funny.
Dört Diyar'ın artık bir kadın Seçilmiş'i olmasının zamanı geldi.
It's time the Four Lands had a female Chosen.
- Nihayet zamanı geldi.
It's finally time.
O zaman biri mesaj yollamak için buraya geldi... ya da zaten buradalardı, belki elçiliktendir.
So if someone flew here to send that message... Or they were here already, in an embassy, maybe.
Pembe tebeşirin zamanı geldi.
It's time for the pink chalk.
Ki ayrıldıktan sonra bu sorun haline geldi, çünkü O.J. onun her zaman sevişmek..... isteyeceğini biliyordu.
Which, of course, became a problem after they broke up, because O.J. knew that she needed it all the time.
En büyük suçum. Kaçma zamanım geldi.
My greatest crime!
Zamanı geldi, gidin.
It's time, go.
Gitme zamanı geldi.
Time to go.
Bu ne zaman geldi?
When did this come?
Rahibe Hannah savaş zamanı Polonya'dan buraya geldi.
Sister Hanna came here from Poland during the war.
Ama, biliyor musun, uh, Kendi muayenemizi yapmanın zamanı geldi.
But, you know what, uh, it's time for me to do my own inspection.
Doğru, iyi yemek pişirmenin zamanı geldi.
That's right, time to go cook something good.
Bir yön seçmenin zamanı geldi.
It's time to pick a direction.
Kefaret zamanın geldi.
The time for your penance has come.
Birinciyi arama zamanım geldi.
It's time for me to look out for number one.
- Hayatıma devam etmemin zamanı geldi.
Just time to move on.
Ölme zamanın geldi!
Time... to... die!
- Bunu aşma zamanı geldi, önüne bak artık.
It's time for you to get over it, move on.
Zamanı geldi artık.
Now's the time.
Motorlar her zaman ona mantıklı geldi.
Engines always made sense to him.
Sanırım at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldi.
I think it's time we started to think outside the box.
Sanırım at gözlüğünü çıkarmanın zamanı geldi.
- I think it's time we started to think outside the box.
geldin 84
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70
geldim 384
geldi 321
geldin mi 58
geldiğinde 28
geldik 352
geldiniz 33
geldik mi 60
geldin demek 49
geldi mi 70