Zararın translate English
6,635 parallel translation
Amazon zararın tamamını karşılamak zorunda.
So, Amazon has got to assume... the full cost of the loss.
- Neyse ki başınıza açtıklarınızın zararını en aza indirebilecek, yetenekli bir avukatınız var.
Luckily, you have a very talented lawyer who has found a way to minimise the damage you've brought upon yourselves.
Faydadan çok zararın olur.
You might do more harm than good.
O zaman izin ver dostluğumuzu ilerletmek için zararını karşılayayım.
Then let me prove our friendship by advancing whatever might defray them.
Bu yüzden zararını karşılama girişimiyle Francis bugün...
So, in an attempt to recoup these losses, Francis today staked...
Geçen hafta Galveston ve Houston'ı vuran Alicia kasırgasının temizliklerine devam ediliyor. Kasırganın zararının milyarlarla ölçüleceği tahmin ediliyor.
Cleanup is still under way in both Galveston and Houston due to the damage caused by Hurricane Alicia last week with storm costs projected into the billions.
Bunların sana zararı olmayacak.
None of this reflects badly on you.
- Piper'ın bilmediği şey ona zarar vermez.
Well, what Piper doesn't know won't hurt her.
Bu deliyi birine zarar vermeden tıkın bir yerlere. - Doğru mu bu?
Put this loon in psych before she hurts someone.
Jackie'nin kocasını ona zarar verirken gördüğünüz oldu mu?
Was there a time that you saw Jackie's husband hurt her?
İşte o zaman Lila'yla yattığını anladım ve bir de muhtemelen ona zarar verdiğini.
And that's when I knew he was sleeping with her, that he'd... he'd probably hurt her, too.
Bunun doğru olmadığını umuyordum o kıza zarar vermediğini.
I'd just hoped that it wasn't true... That he hadn't hurt that girl.
Yani ısırığın pek bir zararı olmadı.
It didn't do much damage.
Zamanında bulduğumuz için şanslısınız, aksi takdirde kızınıza çok zararı dokunabilirdi.
We're lucky we found her in time, otherwise she could have done some serious harm to your daughter.
Tek yaptığın kendi insanımıza daha çok zarar vermek.
All you're doing is hurting more of our own.
Sen ve adamların şimdi teslim olun ki kimse zarar görmesin.
You and your boys need to surrender now and no one else gets hurt.
Ama en önemlisi, itibarlarını koruyabilmek için zararı karşılamak zorundalar.
But most importantly, they have to deal with the loss of their reputation.
Beni Harvard'lı yapabilmek için elinden gelen her şeyi yap ve saçımın teline zarar gelmeyeceğinden emin ol.
Do everything in your power to ensure that I become a man of Harvard... and make sure nothing happens to a hair on my gorgeous head.
İtfaiye arabasının orada Eugene olayından sonra sana zarar vereceğimi mi düşündün?
Back at the fire truck, after Eugene... i you think I was gonna hurt you?
Siz, Efendim, güneşsiniz... ve etrafınızı sadece ilahi kongremiz değil size zarar vermek isteyenler de çevreliyor.
You, Sire, are the sun... and around you circulates not just our celestial court, but those who seek to harm you.
Mülke zararı ya da saldırı suçlamalarını boşver.
Forget the property damage and assault charges.
Benimle çıkarak bana zarar vermiş olmayacaksın.
You won't be damaging me by dating me.
Dünyanın geri kalanında ABD'nin çıkarlarının gördüğü zararı hesaplamak zor ama...
... and the damage to U.S. interests... in the rest of the world is hard to calculate, but....
Ama onu gördüm, Daenerys hayattaydı, zarar görmemişti ve yavru ejderhalarını taşıyordu.
Instead, I saw her, Daenerys, alive and unhurt, holding her baby dragons.
Manson'ın zarar verebileceği tek kişi ben değilim.
I'm not the only one Manson can hurt.
Ronald bir daha küçük delikanlına zarar verdiğine dair küçük bir kanıt görürsem Broch Tuarach'ın Efendisi'ne cevap vermek zorunda kalırsın!
"if I ever see any evidence of yer harming your wee laddie, you'll have to answer to laird Broch Tuarach," huh.
Niyetinin kimseye zarar vermek olmadığını biliyorum ama Sara'yı görebildiğini veya..
And I know your intentions...
Sadece bir gün içinde, hastalığın beynine ne kadar zarar verdiğini görebilirsin.
In just the span of a single day, you can see how much more damage the disease has done.
Düşünsene bu ailelere ve çocuklara zarar geldiğini. Günahların için.
Just think of all the damage done to these families, these children, for your sins.
Misli misli zarar edeceksiniz. Bu yüzden o 100 bin doları... Nereye sokacağınızı biliyorsunuz.
You're looking at treble damages so your 100 grand I think you know where you can stick it.
Corrigan'ın kocasıyla görünmenizin size zarar verebileceğini düşünüyor musunuz?
Do you think that appearing with Corrigan's husband could possibly hurt you?
Çünkü pizzanın şahdamarına verdiği zararı gördüm.
Well, because I've seen what it does to a carotid artery.
Kadın, ikincil zarar.
She's collateral damage.
Öneride bulunmanın zararı olmaz.
There's no harm in making overtures.
Saçının tek teline zarar gelirse Paris yanıp kül olur.
Touch one hair on her head and Paris will burn.
Yangın sigortamız ameliyathanedeki zararı karşılayacak.. Ben de Dr.Mays'in adıyla.. .. bir fon oluşturmaya başladım.
Our fire insurance will cover the damage to the surgical theater, and I have started a memorial fund in Dr. Mays'name.
Boğazına zarar vermeden çıkarmanın imkanı yok.
There's no way to remove it without tearing out her throat.
Carr'ın zararı faydasından çok.
Carr does more harm than good.
Bağırsakların etrafındaki karın zarına zarar vermemeyi dikkate almalıyız.
We should also be concerned about not damaging the peritoneum around the intestines.
O zaman merhamet etmem, insanların sana zarar vermesine izin vermeni izlemeyeceğim.
Then I won't give it to you, but for fuck's sake, it's all right to let me of all people see you hurting.
Aklınıza, ona zarar verebilecek herhangi biri geliyor mu? - Onunla çok nadir görüşürdük.
Can you think of anyone who would do her harm?
Ne yapmak isterseniz yapın ama ne olur oğluma zarar vermeyin!
No matter what you intend to do, please don't hurt my son.
Lütfen, söylediği her şeyi yapın ve bana zarar vermesin.
Please, just... do what she asks and she won't hurt me.
- Sormanın bir zararı olmaz.
- It never hurts to ask.
Babam kötü insanların bize zarar vermek ve evimizi elimizden almak istediğini söylüyor.
My dad says there are a lot of bad people trying to hurt us and take our home away.
Tanrım, Bridge. Tam bir zarar ziyansın.
Jesus, Bridg, you're a fucking mess.
Sayın Yargıç, şehri mahkemeye itaatsizlikle suçlamak ancak şehir meclisini daha da bölmeye yarar. Para cezaları da şehrin tahvil sıralamasına zarar verir. Borç kapısını kapatır ve mülk fiyatlarının düşmesine sebep olur.
Your Honor, holding the city in contempt would serve only to divide the city council further, and the fines would damage the city's bond rating, close the door to borrowing, and cause property values to plummet.
Artık okuldaki hiyerarşinin en tepesinde olduğuma göre Will Shuester'ı arkadaşça bir öğle yemeğine davet edip barış sağlamanın bir zararı olmaz diye düşündüm.
Now that I've achieved my goal of absolute power at this school, I figured, what could be the harm in inviting Will Schuester to a polite, civil luncheon to bury the hatchet once and for all.
- Gövdedeki büyük zararı onaylayın.
Why? - Confirm massive hull damage.
Dünyalı ordusu sandığınızdan daha büyük. Orduyu bulabilseniz bile asit bulutunuz zarar veremez.
The Grounder army is bigger than you think, and even if you could find it, your acid fog can't hurt them, and now, thanks to you...
Amerika'nın en yeni erkeği Sheldon Beiste,... dün otoparkımızda,... arabasının üstüne aşağılayıcı bir kelime yazılarak zarar verildiğini gördü.
America's newest male Sheldon Beiste arrived in our parking lot yesterday to find his car vandalized with a horribly offensive word.