Çok karışık translate English
2,365 parallel translation
Benim için çok karışık.
It's too complicated for me.
Bu durum çok karışık.
It's, uh... It's complicated.
Kafam çok karışık.
I'm just a little confused right now.
Özür dilerim. Aklım çok karışık.
Sorry, I'm just so confused.
Evet ahmaklar oynadığında da çok karışık ve zor oluyor.
Yes, when dunces play, it's so complicated, it's hard.
İyi, ama, gerçekten. çok karışık, Bu yüzden ona göstermek için orada olmalıyım.
Well, I could, but, um, it's really complicated, so I should probably be there to show her, you know.
Humphrey, savaş oyunlarımızdaki karışıklıklar senin gibi bir sondaj işçisinin anlaması için çok karışık.
Humphrey, the intricacies of our war games are too complex for prole like you to fathom.
- Hayır, çok seneler geçti ve çok karışık geliyor.
No, it's been literally years, And, uh... It's so complicated.
Kafam çok karışık.
I'm so confused.
İnançları var ama aklı çok karışık.
His faith is true but his mind is troubled.
Hayatım... bu çok karışık.
My darling... It's much more complicated.
Aklım çok karışık.
I am so confused.
Zırh ne ayak? Ortalık çok karışık.
- All hell's breaking loose.
Bizim plan çok karışık.
I mean, our plan is pretty complex.
Bana yardımcı olmalısınız, kafam çok karışık.
You guys gotta help me, I'm so confused.
Belki de bunu sana sadece hayatım çok karışık olduğu için söyledim.
Maybe I just said that because my life has been so complicated.
Benim için çok karışık.
It's too twisted for me.
Çok karışık. Annem bakımevinde böyle mesajlar yazıyor!
It's so complicated my mother does it in a nursing home!
- İş çok karışık.
- It's complicated.
"İş çok karışık" diye yazamam.
I can't write, "It's complicated."
Bundandır ki aklım çok karışık.
Hence, many things on my mind.
Böyle düşünmen güzel. Çünkü bana bütün bunlar çok karışık görünüyor.
Glad you think so because this all seems complicated to me.
Ama durum çok karışık.
But this is quite complicated.
Kafam çok karışık!
I'm so confused!
Çok karışık görünüyor bu.
This looks complicated.
Bu çok karışık.
It's so complicated.
Evet, senin için çok karışık olmalı.
Yes. It must be so confusing for you.
Senin için çok karışık.
It's too complicated for you.
Benim için çok karışık falan değil.
It's not too complicated for me.
Hayır, ortalık çok karışık.
No, there's going to be a lot of heat.
Aklım çok karışık Ahmet.
I am very confused, Ahmet.
Açıkçası, dava çok karışık.
Quite frankly, the case is such a mess,
Bu iş olması gerekenden çok karışık hale geldi.
This thing's gotten way messier Than it should have been.
- Çok da karışık sayılmaz.
It's not complicated.
Kısa zamanda çok şey yaşadığın için içinde bulunduğun kafa karışıklığını anlıyorum.
This is a lot to take in quickly, so I understand your confusion.
Bu hikâye ilerledikçe bir gözümüzü üstünde tutmaya devam edeceğiz ama bu çok bariz bir çıkar çatışması ve habere yorum yapma riskini göze alarak demliyim ki ben şahsen çok kızdım.
We'll be keeping an eye on this story as it develops, but it's clearly a conflict of interests. And at the risk of editorializing, I am personally outraged.
Her şey çok karışık.
It's all very complicated.
İşlerin karışık olduğunu söylemiştin, ama Dan'le çok iyi anlaşıyor gibisiniz.
I know you said things were complicated, but you and Dan really seem to click.
Çok mu karışık?
Is it super-complicated?
Ya kafan karışık ya da çok kötüsün genç bayan.
Either you are a very confused or a very malicious, young lady.
Eğer onu şimdi değiştirirsen, çok büyük bir karışıklık olacak.
If you switch now, there will be mass confusion.
Ancak üzerinde erkek resmi olan bir kavanozla beslememen çok önemli, yoksa kızının penisi çıkar.
However, it's really important that you do not feed her anything with a picture of a boy on it, or else she will grow a penis.
Bak, seks çok karmaşık ve kafa karıştırıcı görünebilir fakat aslında çok basittir.
Listen, sex seems very complicated and confusing, but it's very simple.
Durum göründüğünden çok daha karışık Chuck.
Oh, it's much more complicated than that, Chuck.
50 / 50 pamuk polyester karışımı kumaş. Pek çok kullanımın ardından kırışır.
50 / 50 cotton-polyester-blend fabric shows every wrinkle after a lot of use.
Kafam çok karışık.
I've been really confused.
Çok sıkıcı bir adam için, bayağı karışık bir hayatın var.
Ah! You know, for such a boring guy, you lead a very complicated life.
Çocuklar, "Prof Rock" çok güzel bir karışık CD, tamam mı?
Guys, Prof Rock is a really good mix, okay?
Tabii çok seksi bir kızsa karışmam.
Unless, of course, she's really hot.
Aklı çok karışık, Danny.
He's so confused, Danny.
Virginia çok sıkı karı.
Virginia's so badass.
karışık 25
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok kötüyüm 33
çok komiksin 151
çok komik 891
çok kibarsın 55
çok kötüsün 99
çok kötü 847
çok kötü bir şey 17
çok korkuyorum 271
çok kibar 31
çok küçük 77
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü görünüyor 21
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü bir şey oldu 27
çok komiksiniz 18
çok kibarsınız 94
çok karanlık 65
çok kötü kokuyor 16
çok kötü hissediyorum 33
çok kötü görünüyor 21
çok korktum 176
çok kısa 47
çok kötü bir şey oldu 27
çok komiksiniz 18