Öbür translate English
6,910 parallel translation
- Öbür gün.
Day after tomorrow.
- Dunbar ile yarın değil öbür gün bir görüşme ayarla.
- How? - Set up an interview with Dunbar, day after tomorrow.
Her iki haftada bir şehrin öbür ucuna gitmekten yoruldum.
I got tired of driving all the way across town every two weeks.
Pencereden çatıya tırmandılar. Bir yelken kanatlıya atlayıp şehrin öbür yakasındaki Yunan restoranına uçurdular. Papa Cristo's muydu?
They climbed out a window to the roof, hopped on a hang glider, and flew it across town to that Greek restaurant, Papa Cristo's?
Şimdi Simon dünyanın ta öbür ucunda bir yerde!
And now Simon's halfway around the world!
Umurunda olsa ülkenin öbür ucunda olmazdı şimdi.
If she cares she wouldn't be on the other side of the country.
Öbür dünyaya biraz göz attık değil mi?
We had a little peek into the hereafter, didn't we?
Çünkü öbür tarafta bir ekip elemanı kapıyı sana açmak için duruyordu.
That's because there was a crew guy on the other side opening it for you.
- Yarın değil öbür gün.
- Day after tomorrow.
Madalyonun öbür yüzünde görüşürüz evlat.
See you on the flip side, kiddo.
- Hayır, öbür kanal.
No, the other thing.
- Görünüşe göre öbür boyutlardaki TV programları biraz üstünkörü ve gevşek.
Seems like TV from other dimensions have a somewhat looser feel to it.
Ama eğer öbür türlüsünü seçmiş olsaydın geceleri sana dadanan ben olurdum.
But if you had chosen differently, then it would be me haunting you at night.
Jafar'ı yenmek için öbür şişelerdeki kardeşlerimide özgür bırakmalıyız.
To defeat Jafar, we need to free my brothers from their bottles, but to do that...
Nico'yu bulmak için seninle dünyanın öbür ucuna gelirim.
I will go to the edge of the Earth with you to find Nico.
Öbür ısırığı ver gitsin ;
Just give him the other sting ;
Öbür dünyanın ruhları, bize katılın.
Spirits of the afterlife, join us.
Bir şey öbür dünyadan çıka geldi.
Something came over her.
Kızın çoktan öbür dünyayı boyladı!
Your daughter is in the underworld!
Bunu diyeceğime inanamıyorum ama gözetim memurum bana öbür hafta eve gidebileceğimi söyledi.
I can't believe I'm gonna say this, but my PO just told me I get to go home next week.
Ya duvarın öbür tarafındansa?
What about someone on the other side of the Wall?
Kai dünyanın öbür ucunda Bayan Shaw.
Kai is halfway around the world, Ms. Shaw.
Ve bir de öbür beş var ve... - Archer!
And then those five, And...
Öbür türlü belirli türde bir oğul olması gerekir sapına kadar erkek, tıpkı şu ikisi gibi... Birbirlerini bir kasap et dövermişçesine yumrukluyorlar.
Unless it needs to be a certain kind of son, male through and through, like these two, pummelling each other like a...
Muhtemel katılımcılarla yarın yedi, öbür günse altı görüşmem var.
I have seven interviews with prospective participants tomorrow, six the next day.
Evet, tehlike büyük. Ve içeri gelen erkek gözlemciler genelde işin öbür tarafına gelmiyorlar.
Well, the danger is high, and for those male observers that do get drawn in, well... they often don't come out the other side.
Charles, eğer niyetin tarihi devam ettirmekse, bana yaptığın gibi bundan daha iyi bir sebeple gelsen iyi olur. Öbür türlü kurallara uymak uğruna devrimleri reddeden bir adam olursun.
Charles, if your intention is to move history forward, as you put it to me, you better come up with a better reason than that, otherwise you are a man spouting revolution while in reality, you're just toeing the party line.
Öbür gün de evleniriz.
We'll do Gene's party tomorrow.
Öbür türlü Bill'e yalan söyleme fikri çok rahatsız edici.
Unless the idea of lying to Bill is loo uncomfortable.
Böylelikle öbür tarafa geçebilsin diye.
So she can move on.
Ya da öbür taraftan, örtbas edilmesi gerekiyorsa, öyle olsun. Açıkçası, insanların, bunlardansa sizin gibi memurlardan daha memnun kalacaklarını düşünüyorum.
so be it. rather than those things.
Bakın, hepimiz bizi dünyanın öbür ucuna kadar kovalayacağını biliyoruz.
Look, we all know he'll chase us to the ends of the Earth.
Öbür tarafı hâllederken beynimi kontrol etmeye çalıştı.
He was trying to occupy my brain while he took over on the outside.
Dünyanın öbür ucunda da olsan seni bulurlardı.
They would have hunted you to the ends of the Earth.
Öbür Satürn, nedensiz öfke nöbetlerine giren somurtkan, uyuşuk bir gulyabaniydi.
That other Saturn is a cold and sullen, sluggish ghoul, given to irrational bouts of rage.
Odanız koridorun öbür tarafında! Pardon, pardon.
Uh, pardon.
Fakat öbür türlü sen mahvolacaksın.
But it will destroy you otherwise.
Görüyor musun, bu resim, kitabın arasında bir fotoğrafı var, öbür sayfadaki resmi gizliyor.
You see, this one - you'll notice a photograph of it in that book - is covering up that painting on the opposite page.
Siz öbür hatta kalın.
Stay in the other line,
Öbür günler çalıştığım için içemiyorum.
The other days I can't drink much because I'm working.
Öbür goriller bile, hele de Maisha.
And even the other gorillas, especially Maisha...
Kiraladığım mekânın en az öbür güne kadar elektrikleri olmayacakmış.
The venue I booked won't have power for at least another day.
Tılsımı dünyanın öbür ucundan bile hissedebilmek için ona çiftleşen bir cin zerk etti.
She brought her a vicious copulating demon. Able to detect the talisman half way across the world.
O yüzden içimizden biri öbür dünyayı boylayana kadar şansın yok.
So, unless one of us kicks the bucket, you're out of luck.
- Öbür dünyayı boylayacağım.
- I'm gonna kick the bucket!
" Ben sadece öbür taraftan geri döndüm.
I just returned from the dead.
- Öbür tarafta görüşürüz.
See you on the other side.
Bu ve öbür dünyada lanetlensinler.
Damned in this world and the next.
Asimov da bir zamanlar öbür tarafta gençti.
Asimov was young once, too, just on the other side.
- Görüşmeniz yarın değil öbür gün.
Your interview is the day after next.
Ama öbür tarafa geçmedi.
But she's not gone.