English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ö ] / Ölme

Ölme translate English

1,916 parallel translation
Artık ölme vakti
It's time to die
Ama gölün karşısına geçmek istiyorsanız donarak ölme korkusu sizi karşıya geçmekten alıkoymasın.
But if you wanna make it across that pond don't let the fear of hypothermia keep you from skating right on across it.
Şimdi ölme sırası sana da gelecek. Sana yardım edeceğim.
Now you're gonna get your turn to die.
Ölme zamanı kovboy.
It ´ s time to kill the cowboy.
Ölme zamanı.
It ´ s time to die.
Kan kaybından ölme.
Don't bleed to death.
Ponyo lütfen ölme!
Ponyo Don't die.
Sakın ölme!
Fuck! Don't die!
Ölme zamanı geldi.
Time to die.
- Ya da ölme mi?
- Or dead!
D.O.A ( ulaşmadan ölme ) Compton yerleşkesinin arka tarafındaki sokakta.
Reported D.O.A., alley in the rear of the old Compton plant.
Peki bıçaklanarak ölme korkunda var mı?
Well are you afraid of getting stabbed to death? Cause that`s the alternative.
Onların ölme ihtimali 500'de birdi.
The chances of either of them dying was 500-1.
Hayır, ölme.
No, don't die.
Ölme.
Don't.
Cilt iltihabı, kabartılar derinin kabuk bağlaması oksijen yetersizliğinden ölme.
Skin inflammation, bullae, sloughing of skin membranes, death by asphyxiation.
Nakle bağlı ölme riski yüzde 5 ila 20 arasında.
Risk of mortality linked to transplants : 5 to 20 %.
Lütfen ölme.
Please don't die.
- Ölme sebebi bu değildi. Demek Carolyn bir bebek sahibi daha olacak.
That is not why she died, so that Carolyn could have another baby.
Ölme vaktin geldi.
Now you die.
Ölme vaktin geldi, Petrelli.
Time to die, Petrelli.
Bir, iki, nefes al, dört... Bir, iki, ölme!
One... two... breathe... four... one... two...
Sakın ölme, Hudson.
Uh, don't die, Hudson.
Hudson, lütfen ölme.
Hudson, please don't die.
Sidhu, ölme vaktim geldi artik.
Sidhu, my day of reckoning has come.
.. ölme.. kendine ufaklığa iyi bak - Ne olmuş ki?
Your old buddy, Don Edgar, taking care of all the little kiddie-widdies down in Mexico way.
Lütfen ölme.
Come on, don't die.
Ölme.
Don't die.
Dışarıda soğuktan ölme riskini göze alırım.
Better umrznu, no?
- Ölme hakkı.
- The right to die.
- Ölme hakkı mı?
- The right to die?
Sanırım ölme sırası bende değil.
Well, I guess it's not my turn to die.
Virüs bulaşmış bir kişinin ölme ihtimali % 100.
... a vaccine has not been found and the death rate is 100 %
Sakın ölme tamam mı? Sakın.
Stay with me, man.
Lütfen ölme dostum.
Stay with me, man.
Sakın ölme dostum.
Stay with me, man.
Turnike yapalım ki kan kaybından ölme. Bir süre misafirimsin.
These are tourniquets so you don't bleed out,'cause you may be here a while.
Canım aşkım.. ... lütfen ölme!
My dearest love..... please don't be dead!
Ölme zamanın geldi.
's time for you to die.
Lütfen ölme.
Please stay.
Sam, ölme!
Sam, come on.
Katil bir astroidin çarpmasıyla ölme ihtimaliniz, bir uçak kazasında ölme ihtimalinizle kıyaslanabilir.
THE PROBABILITY THAT YOU DIE BY A KILLER ASTEROID IMPACT IS COMPARABLE TO THE PROBABILITY THAT YOU DIE IN AN AIRPLANE CRASH.
Dave, Iütfen ölme.
Dave, please don't die.
Ölme zamanı!
Time to die!
Sakın ölme!
Don't die!
Ölme zamanı.
It's time to die.
Çalışma ve ölme arasında bir şey yok mu? Görsel işitsel girdiler, çalıştığı andan öldüğü ana atlıyor.
Audio-visual inputs jump from working to deceased.
Ve belki de onun en iyi arkadaşı olman ve senin kollarında ölme ihtimalidir.
And then there's the fact that she's your best friend and she might die on you.
Sakın ölme.
You are dead!
Sakin kan kaybindan olme, Jack.
Don't bleed to death, Jack.
Ölme, Bri-chan!
Oh no, Britney!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]