Ölmüş olamaz translate English
176 parallel translation
Rocky öyle ölmüş olamaz!
He couldn't die that way, not Rocky!
Ama Babacığım, o ölmüş olamaz.
But he can't be dead, Daddy.
Ölmüş olamaz.
He can't be dead.
Ölmüş olamaz!
She can't be dead.
Ölmüş olamaz!
Oh, he can't be dead!
Hepsi ölmüş olamaz.
They can't all be dead.
Midesine bakan doktorlar 11 : 30'dan önce ölmüş olamaz diyor.
Examining his stomach, the doctors found that he couldn't have died before 11 : 30.
- Ölmüş olamaz.
- She can't be dead.
Pekala, ölmüş olamaz.
Well, he can't be dead.
Hayır, ölmüş olamaz.
No. No, he can't be.
Böyle bir adam kazıkta ölmüş olamaz.
Such a man could not have died at the stake.
Biliyorsunuz, bir kişi tamamen ölmüş olamaz.
You know, a person wouldn't have to be completely dead.
- Ölmüş olamaz.
He can't be.
- Tanrım, ölmüş olamaz.
- My God, she can't be dead.
- Onu hatırladığımız sürece ölmüş olamaz.
He's really not dead... as long as we remember him.
- Ölmüş olamaz!
- He can't be dead!
Ölmüş olamaz!
He can't be dead!
- Ama o ölmüş olamaz.
- But he can't be dead.
Ona ilaç verdin, yaşam belirtilerini sıfırladın, vücut ısısını düşürdün ölmüş olamaz!
You drugged him and reduced his vital signs. You lowered his body temperature. He couldn't have been dead.
Yani... Ölmüş olamaz.
I mean, you see, she can't be.
Ölmüş olamaz. Aklımı kaçıracağım.
She is not dead.
Hayır ölmüş olamaz. Owen onu öldüremez.
He didn't kill her.
- Eğer aşırı doz aldıysa ölmüş olamaz.
- No, not if he overdosed on the drug.
Baldızınız benim hatam yüzümden ölmüş olamaz.
Your sister-in-law couldn't have died because of me.
- Ölmüş olamaz.
- He can't be dead.
Ölmüş olamaz!
He can't be.
Ölmüş olamaz.
He couldn't have been.
Ama ölmüş olamaz.
But he can't be gone.
Ölmüş olamaz.
He couldn't be...
Dick ölmüş olamaz.
Dick can't be dead.
Bütün kasaba ölmüş olamaz.
Not a whole town.
Ölmüş olamaz.
She can't be.
Ama ölmüş olamaz.
But she can't be dead.
Onlara dedim ki : "Kalp krizinden ölmüş olamaz, sağlığı mükemmeldi"
I said "He could not have died of a heart attack. He was in perfect health."
Tanrım, ölmüş olamaz!
God, he can't be...!
Var. Onun tellerinde ölmüş olamaz mı?
He could have died on his fence?
Mai ölmüş olamaz.
Mai can't be dead.
Herkes bağırıştı "Arthur yine gelir, o ölmüş olamaz."
And all the people cried ; "Arthur is come again, he cannot die".
Ölmüş olamaz.
He can't be.
O kadına dört el ateş edilmiş, yüzü koyun düşmüş. Çığlık atmış da olamaz, çünkü anında ölmüş.
She was shot four times, fell on her face... she couldn't have screamed, because she was killed instantly.
Hiç yoktan ölmüş olamaz.
Something else must have happened.
Ama çoktan ölmüş olduğu için onun işi olamaz.
Since he's dead, he can't be involved.
- Ölmüş. Olamaz!
She's dead.
Baş rahibenin ölmüş olması Paris sokaklarında yalnız gezmen için bir neden olamaz.
But Mother Superior's death doesn't justify being in Paris alone.
Olamaz! Bunlar ölmüş!
Genuine dead people!
Olamaz! Ölmüş!
There is a corpse, I am scared.
- Ölmüş biri olamaz.
You can't be a dead person.
Hemen ölmüş olamaz.
He didn't die right there?
Tekrar olamaz! Ölmüş olmalıydı.
He has to be dead.
Olamaz... Ablası ölmüş!
Oh, no She passed away
Olamaz, sen ölmüş olmalıydın.
Nah. You're dead.