English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → English / [ Ö ] / Ölmüş olmalı

Ölmüş olmalı translate English

502 parallel translation
Şu ninenin kedisi ölmüş olmalı.
You see that grandma? She must have lost her precious cat.
Oh, Hans, ölmüş olmalı.
Oh, Hans, he must be dead.
Yere çakılınca ölmüş olmalı.
It must have happened when he hit the ground.
Çoğu ölmüş olmalı.
Lots must have died too.
Kan kaybından ölmüş olmalı.
She must have bled to death.
- Sen ölmüş olmalısın.
- You must be dead.
- Şu tipe göre ölmüş olmalıyım. - Ne tipi?
I ought to be according to this character.
Belki de yanılıyorumdur. 1685'te doğup 1750'de ölmüş olmalı.
Well, maybe I'm wrong. He was born in 1685 and died in 1750.
Ailen senin için ölmüş olmalı.
Your family must be as dead to you.
Ölmüş olmalı.
He must be dead.
Şoktan ve kan kaybından ölmüş olmalı, başka bir açıklaması yok.
Can't figure it, except he died from shock and loss of blood.
Ölmüş olmalıydım.
I should be dead. - Cal - -
Gardiyanlar ölmüş olmalı, ama mahkumlar değil.
It must have killed the guards but not the prisoners, all of them.
- Ölmüş olmalı.
- She's gotta be dead.
Kan kaybından ölmüş olmalı.
He must have bled before he died.
Anında ölmüş olmalı.
He must've died instantly.
Çok genç ölmüş olmalı.
He must have been young to die.
Ölmüş olmalı.
Must be dead. I...
Biri ölmüş olmalı.
Someone must have died
Sen ölmüş olmalıydın.
You, you're supposed to be dead.
Şimdiye kadar ölmüş olmalı.
He should be dead by now.
Birisi ölmüş olmalı.
Someone must've died...
- Zavallı korkudan ölmüş olmalı.
The poor man most probably died of fear.
İstediğin bütün bilgileri edinemeden ölmüş olmalı.
He must've kicked off before you got all the information you wanted.
Bir yerlerde ölmüş olmalı. Belki bir çalışma kampında.
She died or vanished somewhere... in one of the labor camps.
Stronsiyumlu kemikleri yemiş ve bu yüzden ölmüş olmalı.
It ate the bone plus the strontium, that's why it died.
Ölmüş olmalı.
She must have died.
Daha önceden burada biri ölmüş olmalı.
Someone here should be already dead.
Ölmüş olmalı artık.
Could be dead now.
Ölmüş olmalı. Çünkü ondan aldığım son şey bir Paskalya kartıydı.
She must've died, because the last thing I got from her, an Easter card.
Anında ölmüş olmalı.
Must've died almost instantly.
- Ölmüş olmalı, değil mi?
- Well, he would be, wouldn't he?
Hemen ölmüş olmalılar.
They?
Toramatsu, açlıktan ölmüş olmalısın, Toramatsu!
Toramatsu... You must have been starving, Toramatsu!
- O halde senin milyonlarca hücren ölmüş olmalı!
- You must lose a million!
Ölmüş olmalı!
He must be dead!
Ağabeyin ölmüş olmalı.
Your brother could be dead.
Yanılmıyorsam, çoktan ölmüş olmalılar.
Unless I'm very wrong, they're dead already.
Koryu ölmüş olmalı.
Koryu must be dead by now.
Bay Jadot şimdiye kadar ölmüş olmalı
Mr Jadot might be dead by now.
Kazırken ölmüş olmalı.
He must have died while carving it.
Çalılarda bir hafta,... şimdi ölmüş olmalılar.
A week in the bush, they'd be dead by now.
Ölmüş olmalı...
[Noelle's Voice] He must be dead :
O çoktan ölmüş olmalı.
Surely he must be dead by now.
Ölmüş mü olmalıydım?
Supposed to be dead?
Evet. Bu ameliyathanede tek başına Rahibe Bates'in ayaklarının dibinde ölmüş olması katil için korkunç bir an olmuş olmalı.
It must have been a terrifying moment for the murderer... alone here in this theatre with Sister Bates dead at his feet.
av tüfeği yok ölmüş olmalı her taraftan yaklaşıyorlar ona yaklaşık 5 dk daha vereceğim.
PLANK : No shotgun guard either. Must be dead.
Hepsi ölmüş. ÖImüş olmalılar.
THEY'RE ALL DEAD.
Birbirleriyle çatışırken ölmüş gibi olmalılar.
Remember. They died fighting among themselves.
Ölmüş olmak ne kadar güzel olmalı.
How good it must be... being dead.
Korkudan ölmüş olmalılar.
They must've died of fright.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]