Acil olduğunu söylüyor translate Spanish
121 parallel translation
Kendisine rahatsız edilmek istemediğinizi söyledim efendim. Ancak çok acil olduğunu söylüyor.
Le dije que no quería que lo molestaran, pero dice que es muy urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Y dice que es urgente.
- Evet. Acil olduğunu söylüyor.
- Dice que es urgente.
Üzgünüm efendim ama Bay Cummings dışarıda bekliyor. Çok acil olduğunu söylüyor.
Perdone, Señor, el Señor Cummings ha venido a verle, dice que es urgente.
- Evet. Çok acil olduğunu söylüyor. - Hemen geliyorum.
Voy directamente.
Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es muy urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es urgente.
- Acil olduğunu söylüyor.
- Dice que es una emergencia.
Sayın Başkan, Sovyet Büyükelçisi, çok acil olduğunu söylüyor.
Sr. Presidente, el embajador sovietico quiere hablarle de algo.
Acil olduğunu söylüyor.
Es urgente.
Meselenin acil olduğunu söylüyor
Dice que tiene un asunto urgente
- Acil olduğunu söylüyor.
- Dice que es urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es urgente
Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es importante.
Acil olduğunu söylüyor.
- Dice que es urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Richard, Harry Wah está aquí. Dice que es urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es una emergencia.
Acil olduğunu söylüyor
Ha habido un tiroteo a la salida del juzgado.
Acil olduğunu söylüyor. - Ne istiyor?
Dice que es urgente.
İkinci kez arıyor. Acil olduğunu söylüyor.
Ha llamado dos veces, dice que es urgente.
Böldüğüm için gerçekten çok özür dilerim, fakat kızınız telefonda ve acil olduğunu söylüyor.
Lamento interrumpir... pero su hija dice que es urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Parece urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Lo siento.
- Karın, acil olduğunu söylüyor.
- Es tu mujer, dice que es urgente.
Adam güvenli bir hattan arıyor. Acil olduğunu söylüyor.
Adam ha contactado por una línea segura, dice que es urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Dijo que es urgente.
Doktor Welton, Başkan Yardımcısı Daniels 1. hatta. Acil olduğunu söylüyor.
Dr. Welton, el Vicepresidente Daniels está en línea.
Amirim, böldüğüm için kusura bakmayın. Ama Komiser Flynn birinin yeni kanıtlarla geldiğini ve acil olduğunu söylüyor.
Jefa, lamento interrumpir, pero el Teniente Flynn dijo que alguien apareció con nueva evidencia, y es urgente.
- Jeremy 3. hatta, acil olduğunu söylüyor.
Jeremy por la 3, dice que es urgente. Bien.
Afedersiniz, Dr. Carlos aradı, acil olduğunu söylüyor.
Perdón, Doctora. El Dr. Carlos ha llamado dice que es urgente.
- Acil olduğunu söylüyor, Jim.
- Dice que es urgente.
- Bay Gopnik... Acil olduğunu söylüyor.
- Sr. Gopnik... dice que es urgente.
Tim Woods telefonda. Acil olduğunu söylüyor.
Señora Presidenta, Tim Woods la llama por teléfono.
Çok acil olduğunu söylüyor.
Dice que es muy urgente.
Acil olduğunu söylüyor.
Deben estar allí.
- Acil olduğunu söylüyor ama.
Pero dice que es urgente,
Eric Murphy telefonda, acil olduğunu söylüyor.
Eric Murphy está al teléfono para ti, dice que es urgente.
Hat 1'de seni arayan biri var, acil olduğunu söylüyor.
Hay una llamada para ti en la línea uno. Dice que es urgente.
Adam çok başımı ağrıttı. Acil olduğunu söylüyor.
Este tipo dice que es urgente.
Joey, doktorun acil durum olduğunu söylüyor.
Joey, el doctor dice que es una emergencia.
Kesinlikle acil bir durum olduğunu söylüyor.
Dice que es urgentísimo.
Acil bir durum olduğunu söylüyor.
Dice que es urgente.
Çok acil ve önemli olduğunu söylüyor.
Dice que es extremadamente urgente.
Bu binadaki acil durum hazır kıta ekibi bize acil bir durumun olduğunu söylüyor.
- Funciona así. En alguna parte del edificio un equipo EERIE nos comunica una emergencia.
Acil durum yetkileri, tren felaketinden iki gün sonra..... hayatta kalmış olmalarının oldukça olanaksız olduğunu söylüyor.
Dos días después del desastre en las vías el vocero de los servicios de emergencia dice, que es poco probable encontrar sobrevivientes.
- Acil olduğunu söylüyor.
Dice que es urgente.
Bay Gold, acil bir durum olduğunu söylüyor.
El Sr. Gold dice que es urgente.
Acil Müdahale Ekipleri durumunun stabil olduğunu söylüyor.
El paramédico dice que está estable.
Bunu acil müdahale timinden nefret eden adam mı söylüyor? Bu davanın büyük bir suç olduğunu belinde hisseden kimdi?
Esto proviene del tio que odia a la unidad de ataque, el que... el que... el que dijo que tenia el presentimiento en sus entrañas de que este caso iba a hacer el mayor crimen de los crimenes..
Telefonda bir adam var, acil bir durum olduğunu söylüyor.
Hay un tio al teléfono, dice que es una emergencia.
Acil bir durum olduğunu söylüyor efendim.
Dice que es urgente, señor.