Acımayacak translate Spanish
178 parallel translation
Acımayacak.
No te dolerá.
Canın fazla acımayacak.
No te dolerá.
Hiç acımayacak.
No te dolerá.
Davan görüşülmeye başladığında, savcı sana hiç acımayacak.
El fiscal no se hará tantas preguntas en el juicio.
Acımayacak.
Esto no va a doler.
- Acımayacak, değil mi? Bir parça bile.
- No me dolerá, ¿ verdad?
Canın acımayacak sandım.
Pensé que no te haría daño.
Acımayacak diyorlar, Leydim.
Dicen que no, señora.
Hiçbir zaman acımayacak mısın?
Pon una condición.
Hiçbir zaman acımayacak mısın?
¡ Pon una condición!
Babasından ona acımayacak kadar nefret ediyordu, neredeyse benim kadar.
Odiaba despiadadamente a su padre, casi como yo.
Merak etme acımayacak ama tenine tek dokunuşuyla yaşadığın son saati unutacaksın.
No te preocupes, no hace daño, pero un toque y olvidarás la última hora.
Canın acımayacak.
No te hago mal.
- Acımayacak, söz veriyorum.
No habrá dolor, lo prometo.
Acımayacak, biliyorum.
No habrá dolor, lo sé.
- Artık acımayacak.
¡ Rosa! Verás cómo se te pasará.
Acımayacak.
Esto no te dolerá.
Hiç acımayacak.
No le dolerá nada.
Hiç acımayacak.
Esto no te va a doler.
Söz veriyorum, hiç acımayacak.
- Te prometo que no te dolerá.
Ben kemiğe varıncaya kadar acımayacak.
No te dolerá hasta que llegue al hueso.
- Pekala, acımayacak.
- De acuerdo, nada de dolor.
Acımayacak.
No va a lastimar.
Hiç acımayacak. "
Esto no hiere. "
Canın acımayacak.
No te hará daño.
Ama sen canın acımayacak.
Pero después de ti.
Hiç acımayacak.
Esto no dolerá en absoluto.
Ve istediğini vermekten kaçmaya devam edersem bana hiç acımayacak.
Y sé que si sigo negandole lo que ella quiere... Ella nunca sentirá compasion por mí
Hiç acımayacak.
No creo que te duela.
Acımayacak ki.
No me va a doler.
Canın acımayacak!
¡ No hace daño!
Acımayacak.
No duele.
Gözün ona acımayacak, onu gizlemeyeceksin.
No te apenarás por Él. No le evitarás.
Acımayacak.
No te va a doler, Annie.
Biliyorsun acımayacak.
No te va a doler.
Biliyorsun.Acımayacak.
Sabes que no te dolerá.
Öteki o kadar acımayacak.
La próxima vez dolerá menos.
Canınız acımayacak.
Esto no le dolerá.
Acımayacak.
No dolerá.
T.J. acımayacak sana söz.
No te va a doler, te lo prometo.
Öldüğümde kimseler acımayacak hâlime.
Cuando me muera nadie me tendrá lástima.
Meraklanmayın, acımayacak.
Tranquilo, no le dolerá.
Acımayacak dedin!
¡ Dijiste que no dolería!
Acımayacak.
No te haré daño.
Gerçekten, acımayacak.
No te dolerá, de verdad.
Hiç acımayacak. - Yardım edin!
- ¡ Socorro!
Canın acımayacak.
No senrirás nada.
Canın acımayacak.
Eso no duele.
Yavrum, ben bakınca acımayacak.
Hija, no te dolerá que te mire
Acımayacak. Cesur ol.
Sé valiente.
Acımayacak. Tamam mı?
Mira, esto no va a dolerte, ¿ vale?