Anahtarlar translate Spanish
10,685 parallel translation
- Kapıyı güvenlik açmış. - Bizim anahtarlarımız bu kelekpçeleri açamıyor mu?
- El vigilante abrió. - ¿ Nuestras llaves no abren esas esposas?
- Anahtarlar sende mi?
¿ Tienes tus llaves? Sí.
İddiasına varım ki bu anahtarlar bir kasayı ya da bir sandığı açar ya da...
Te apuesto lo que sea que, estas llaves son para abrir una caja fuerte, o un cofre o...
Evet. Oda anahtarları böyle şeyler demek.
Este es el aspecto de una llave de habitación.
Oda anahtarları bunun gibi görünüyor.
Este es el aspecto de una llave de habitación. Si.
Sadece anahtarları fırlat, ve ben bizi buradan çıkarırım.
Tirame las llaves, Y saldremos de aquí.
Lanet olası şehrin anahtarlarına sahibim.
Tengo las llaves de esta ciudad.
Anahtarları güneşliğe koydum.
Dejé las llaves en el parasol.
Olsun. Anahtarlar?
- Está bien. ¿ Llaves?
Anahtarları masanın üzerinde bırakırım. Büyük ihtimalle sabaha ihtiyacın olur.
Mira, te dejaré las llaves sobre la mesa, probablemente las necesitarás por la mañana.
Özgürlüğünün anahtarları bende isimsiz köle.
Tengo las llaves de tu libertad, esclavo sin nombre.
- Bana anahtarları ver.
Dame las llaves..
- Hadi, anahtarları ver.
Es mi camión... Dame las llaves, vamos.
- Hayır, o, o gaz kazandı vermedi. - Anahtarlar nerede?
No, él n no ganó, ganó el gás- ¿ Dónde están las llaves?
Anahtarlar nerede?
¿ Dónde están las llaves?
Arabayı çekmemiz gerekirse diye Gabe'e anahtarları ver.
Dale las llaves a Gabe por si tenemos que estacionar.
- Beni dairenden kovdun. Anahtarlarımı aldın.
Me echaste de tu apartamento.
Bugün bir ara uğrayıp anahtarlarını bırakacaktı.
¿ Lanzándole alguna de mis miradas matadoras? Pero está bien. La verdad es que va a pasarse luego a dejar sus llaves.
Cebimi unuttum ve kapı üstüme kapandı. Anahtarlar pantolonumdaydı.
He dado un portazo sin coger las llaves.
Kurnaz bir hile. Bana anahtarlarını versin diye.
Era una artimaña para sacarle las llaves.
Anahtarları ver.
Dame las llaves.
- Arabanın anahtarlarını ver.
- Dame las llaves del coche.
- Anahtarlarını alın, o zaman.
- Toma sus llaves entonces.
Anahtarlar sende mi?
¿ Tienes las llaves?
Şehire gitmek istersen, arabanın anahtarları buzdolabında -
Si quieres ir al centro, las llaves de la camioneta
Fark şu ki tüm anahtarları elinde tutan kişi sensin.
La diferencia es que tú eres el que tiene todas las claves.
Posta uçağının anahtarları Carl'da.
Tiene las llaves del avión postal.
Krallığımızın anahtarlarını teslim etmiyoruz.
No entregaremos las llaves de nuestro reino.
- Anahtarlarını aldım.
Tengo las llaves.
Anahtarları bana ver.
¡ Dame las llaves! ¡ Deprisa!
Arkadaki kamyonun anahtarlarını buldum.
Forcé una caja fuerte. Encontré las llaves para el camión.
- Ve kapının anahtarları tabii ki.
Y las llaves de la puerta, por supuesto.
Kapının anahtarları.
"Las llaves de la puerta". Claro.
Hayır dostum, anahtarlarım burada işte.
No, tío, tengo mis llaves justo aquí.
Bu koğuşun anahtarlarına sahip olan beş gardiyan var.
Otros cinco guardias tienen llaves de este ala.
Bak Steven. Frogman'i kim kızarttıysa anahtarları vardı.
Mira, Steven.
Tiyatro oyununda çıkan kavgadan sonra anahtarlarımın cebimde olmadığını fark ettim.
Esa pelea... Durante la obra. Justo después, noté que mis llaves habían desaparecido.
Bir haftalık ödemem kesilir en az. Ben de yedek anahtarlarımı aldım.
¡ Ellos me quitan una semana de pago, así que di con un juego de repuesto!
- Anahtarlarını kim aldı?
¿ Quién cogió las llaves?
Memur Wenger'ın anahtarlarını sen mi aldın?
¿ Cogiste tú las llaves del oficial Wenger?
- Anahtarları sen mi aldın?
- ¿ Cogiste las llaves?
Memur Wenger'ın anahtarlarını sen mi aldın?
¿ Le cogiste las llaves al oficial Wenger?
- Anahtarlar mı? - Evet.
- ¿ Llaves?
Anahtarlar.
- Sí.
Gardiyanın anahtarlarını sen mi aldın? Hayır.
Llaves. ¿ Cogiste las llaves del guarda?
Kaybolan anahtarlar mahkumlara odaklanmamı sağladı ama bence yanlış yönlendiriliyorum.
Las llaves desaparecidas me han hecho centrarme en los reclusos, pero creo que es la dirección equivocada.
Sen git adamı getir, ben fırının anahtarlarını bulmalıyım.
Tú ve por él. Tengo que buscar las llaves del incinerador.
Anahtarları bırakmaya geldim.
Vine a dejar las llaves.
Huck, oda anahtarları buna benziyor.
HOTEL CAVERNA DE MURREL A MARAVILHA DE HANNIBAL Este es el aspecto de las llaves de una habitación.
Sus amına koyum. Anahtarları ver.
¡ Las llaves, joder!
Anahtarlar sende ha?
¿ Tienes las llaves?