English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ A ] / Anahtarınız

Anahtarınız translate Spanish

884 parallel translation
İşte anahtarınız bayan.
Allí está su llave.
Anahtarınız efendim.
La llave, señor.
Anahtarınızı alabilir miyim?
¿ Sus llaves, por favor?
- Kendi anahtarınızı kullanın.
Use la llave maestra.
- Anahtarınız var mı?
- ¿ Tiene una llave?
Çantanızı kaybettiğinizde anahtarınız içinde miydi?
¿ Y su llave estaba adentro?
Anahtarınızı çoğaltmış... ve kapıyı açmak için onu kullanmış olabilirdi ama kullanmadı.
Pudo haber sacado una copia. Pudo haberla usado para abrir la puerta. Pero no fue así.
- Anahtarınız var. Neden kullanmadınız?
Tiene llave. ¿ Por qué no la usó?
O sırada anahtarınızı aşırmayı başardım.
Mientras la registraba, pude quitarle la llave.
Swann öldürülünce, tabii ki anahtarınızın Swann'ın ceplerinden birinde olacağını varsaydık.
Como Swan murió, pensó que seguiría en su bolsillo.
- Anahtarınız.
- Tome la llave.
Anahtarınız bende.
Señor Montagné. Su llave.
Ama kirayı ödediğiniz için sizin anahtarınız vardı, neden olmasın?
Pero usted tenía su llave, y ¿ por qué no? Usted paga el alquiler.
Anahtarınız. Arturo!
Su llave. ¡ Arturo!
İyi akşamlar Teğmen. Gene mi anahtarınızı unuttunuz?
Es usted, buenas noches, mi Teniente.
- Neyse ki sizin anahtarınız var!
- Ah, no, no. - Por suerte usted tiene la suya.
Bu da anahtarınız efendim.
Sírvase. Sus llaves, señor.
Anahtarınızı alalım.
- Un momento.
Demek artık anahtarınızı da bırakmadan çıkacaksınız?
- ¿ No se deja ni la llave ya?
- Anahtarınız.
- La llave...
- Borcunuzu ödeyin, anahtarınızı alın.
- Me paga y se la doy.
Buyrun anahtarınız, Bay Shayne.
Su llave Sr. Shayne. - Muchas gracias.
- Ona söyle, sahip olan sensin değil mi? - Anahtarınız Kont.
Bergmann, avísele Ud. mismo.
- İşte anahtarınız.
Su llave, mayor.
Buyurun anahtarınız. Bu da kartınız.
Aquí está su llave... su tarjeta...
Orada yıldız şeklinde bir anahtar bulacaksın.
En ella encontrarás una llave con forma de cometa.
John zarfın içindeki, laboratuarımda - D- olarak işaretli dolabın anahtarı. Hemen oraya gidip A-M-S ve Z olarak işaretli örnekleri evine getir.
John - adjunto la llave del cajón del laboratorio marcado D, ve y coge los frascos marcados A, M, S y Z y tráelos a tu casa.
- Arabanızın anahtarını rica ediyorum.
- Deme las llaves del coche.
Eğer başka bir felaket gelirse bana bedensel ya da ruhsal arayın, bulacaksınız anahtarı Musgrave tören sözlerinde.
Si algo me ocurriera... física o espiritualmente, busque y encontrará la clave en el ritual de los Musgrave.
O anahtarı henüz bulamadınız mı?
- ¿ Ha encontrado la llave? - No.
Haydi hemen şansınızı deneyin. Anahtarını al.
Solo con elegir un número y un color...
Vekaletiniz onda, banka kasanızın anahtarı onda.
Tiene un poder suyo y la llave de su caja de seguridad.
Anahtarı buranın kalbinde bulacaksınız.
Encontrarán la llave en la tumba de la Justicia.
Biraz sonra yıldızların anahtarına sahip olacağız.
Tendremos la Ilave a las estrellas.
Paylaştığınız tüm hayallerin anahtarı, nehrin dibinde mi yatıyor?
¿ Y la llave de sus sueños descansa en el fondo del río?
Kamaranızın anahtarı nerede?
¿ Dónde está la llave de su camarote?
Cipin anahtarını arıyorsanız, burada değil.
Si busca las llaves del jeep, no están ahí.
Evet, siz de az önce cipimin anahtarını çalmaya kalktınız.
Sí, y usted quiso robarse las llaves de mi jeep.
Bayan Delle Rose, lütfen anahtarı verin de kızınız mezuniyet töreni için giyinebilsin.
Señora, déme la llave de donde está la ropa de su hija para que vaya a la graduación.
Phi Beta Kappa kardeşliğine üyeymişsiniz, ama anahtarını takmıyorsunuz,... bu durumda ya çok mütevazısınız ya da anahtarı kaybettiniz.
Es miembro de Phi Beta Kappa, aunque no usa su llave... lo cual significa que es modesto o que la perdió.
Arabanızın anahtarı.
Las llaves de su coche.
Anahtarı resepsiyona bırakınız.
Oeje las llaves encima de la mesa.
Anahtarı paspasın altına bırakacaktınız.
Tenia que dejarla bajo el felpudo.
Benzer olmak, hayatta kalmamızın anahtarı.
La conformidad es la clave hacia la supervivencia.
Şehirdeki evin anahtarını unutmamalıyız.
Debemos llevar las llaves de la casa.
Bir buz pateni anahtarı için nereye bakardınız?
¿ Donde podria encontrar una llave para patines?
Anahtarı bulamadığımız takdirde kapıyı kırıp anahtarın yuvasını değiştirmemiz gerekecek.
Haré que tiren esa puerta y cambien la cerradura en caso de que no encontremos la llave.
Kazablanka'daki kasanızın anahtarını vermezseniz, evet.
A no ser que me entregue la llave de la caja fuerte de su banco de Casablanca.
Asrımızın en muhteşem bilimsel sırrının anahtarı senin elinde!
¡ Tienes la clave del mayor secreto científico de nuestro siglo!
Bu imkansız, anahtarını kaybettim
Es imposible, he perdido la llave.
Tüm bunları anladıkta, sizin arkadaşınız neden anahtarı çaldı?
Pero ya sabéis todo esto. ¿ Por qué sino la robaría vuestro amigo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]