Annenin translate Spanish
11,395 parallel translation
Annenin iyi bir yalancı olma ihtimali var mı?
¿ Alguna posibilidad de que tu madre sea una buena mentirosa?
1900'lü yılların öncesinde annenin yolu Gemini Meclisinden kovulan bir grup cadı ile kesişti.
Antes de 1900, tu madre se encontró con un grupo de brujas que fueron expulsadas del aquelarre Géminis.
Tek istediğimiz bu, annenin ve benim.
Es todo lo que quiero, tu madre y yo.
Seni annenin etrafında döndüreceğim.
Ven hombre grande, te llevaré con tu madre.
Annenin çok şanslı bir kadın.
Su madre es una mujer muy afortunada.
- Taşıyıcı annenin sadece masrafları ödenir.
- Las madres de alquiler solo cobran gastos.
İlk incelemeler, annenin intihar etmemiş olabileceğini gösteriyor.
La investigación preliminar muestra que tu madre podría no haberse suicidado.
- Annenin arabasına hiç bindin mi? - Hayır.
- ¿ Estuviste en el auto de tu mamá?
Böylece bize annenin davranışlarını anlatabilirdin.
Ahora nos puedes contar así nos enteramos de los motivos de tu madre.
En doğrusu, annenin ortaya çıkıp bunu açıklaması olur.
- Sería bueno si ella apareciera.
Babanın ölümü, annenin öldürülmesi, İç İşleri ve sonra da Hans.
La muerte de tu padre, el asesinato de tu madre...
- Annenin durumu nasıl?
- ¿ Cómo está la madre?
Ne düşünüyorum biliyor musun? Babanın ölümü, annenin cinayeti, İç İşleri soruşturması ve Hans hepsi sana fazla geldi.
La muerte de tu padre, el asesinato de tu madre, la investigación interna, Hans...
Neden annenin halletmesi gereken işleri yapıp bir işe yaramıyorsun?
Por qué no haces algo útil y te encargas de las tareas de tu madre.
Gergedanlar babanın, annenin ve iki çocuğun araçtan çıkmalarını beklediler. Ve onları ezdiler.
Los rinocerontes esperaron a que la familia... padre, madre, dos hijos... que salieran del vehículo y luego los pisotearon.
Bazen bir babanın ya da annenin sevgisi yeterli olmaz.
A veces el amor de un padre o una madre no es suficiente.
– Annenin bunu kabul edeceğinden emin değilim. – Sorun değil.
- ¿ Tu madre estaría de acuerdo? - Está bien.
Gelip annenin eline bak.
Deberías ayudar a tu mamá.
Annenin suistimalinin görgü tanığı olduğunu söyledi.
Tu madre... fue testigo de un maltrato, eso dijo él.
Annenin ördek dolmasını yiyememen benim hatam.
Así que no puedes comer el estofado de tu mamá. Por lo que todo es culpa mía.
Bunun içinde annenin fotoğrafı ve ondan kalan bazı eşyalar var.
La foto de tu madre y algunas cosas que me dejó están ahí.
Annenin böyle yaşayabilmesi için ne yapman gerekiyor?
Te dije lo que tenías que hacer para que eso ocurriese, ¿ no?
Bir annenin oğlunu başkan yapma hırsının bu trajedinin arkasında olabileceğiyle ilgili dedikoduları ben de duydum.
Yo también escuché rumores. Rumores que dicen que podría ser la mayor tragedia... perpetrada por una madre para hacer a su hijo Presidente.
Annenin eşyalarıyla yaratıcılığını göstermiş.
No es algo que alguien sacó de una bolsa que compró tu mamá.
Tanrım, çocuğuna bakmakla ve annenin videosunu çekmekle o kadar meşguldük ki. Strese girdim Ben!
Dios, estuvimos muy ocupados cuidando de tu niño... y grabando el vídeo de tu madre.
Bu iyi niyetli annenin, anneliğinin bir iş olmadığı anlamına gelmez.
Y es bien intencionado, pero ser madre no es un trabajo.
Konuyu açmayı hiçbir zaman istemedim ama Daniel annenin sana yaptıklarını anlatmıştı.
Nunca me pareció oportuno sacar el tema pero Daniel me contó lo que tu madre te hizo.
- Belki annenin sana ihtiyacı vardır.
Quizás tu mamá te necesita allí.
Lütfen annenin seni cezalandırmasına sebep olma.
Por favor no hagas que tu madre te castigue.
Sarah, annenin arkadaşlık ettiği, gördüğün iblisi de anlat.
Sarah, cuéntales también como viste al diablillo que se ve en compañía de tu madre.
Üzgünüm ama bu sabah Potomac nehrinden annenin cesedini çıkardık.
Lo siento, pero recuperamos el cuerpo de tu madre del río Potomac esta mañana.
Belki annenin hayat sigortasından, koleksiyondan daha fazla para alacağını fark ettin.
Quizá viste que conseguirías más con el seguro que con la venta de los tarros.
Mesele, annenin seni sevmemesi değil.
Esto... No se trataba sobre que tu madre no te amara.
Beni garsonlarından beslenmekten son derece memnun olduğum bir bardan bulup çıkarmanın sebebi annenin ne kadar pislik biri olduğu hakkında sızlanmak mıydı?
Entonces me sigues hasta un bar, donde estoy perfectamente satisfecha alimentándome de los empleados para poder quejarte de tu madre que es una perra...
Annenin bu mektubu, cenazesinden birkaç gün sonra kapıya bırakıldı.
Esta carta de parte de tu mamá llegó a nuestro dormitorio unos días después de su funeral.
Bir gün insanlığın geri gelirse annenin sana son sözlerini söylediği şeyi yaktım diye benden nefret etmeyeceğin ne malum?
Es decir, ¿ qué tal si eventualmente recuperas tu humanidad y me odias por destruir lo último que tu mamá quería decirte?
Ama maalesef buradayım çünkü annenin yardımına ihtiyacı var.
Desafortunadamente para mí, estoy aquí porque tu madre necesita tu ayuda.
Sana söz annenin kanı yerde kalmayacak.
Te prometo que la muerte de tu madre no será en vano.
Annenin korkusu gerçekti. Gözbebekleri büyüdü ve şah damarı belirginleşti.
El miedo de la madre era genuino, pupilas dilatadas, la carótida yendo a un kilómetro por minuto.
Bir annenin çocuğunu bilmesi gibi bir şey.
Lo conozco como una madre conoce a su hijo.
Annenin ve babanın ölümünden sonra senin her isteğini, her söylediğini ben yaptım.
Luego de que mamá y papá fallecieran.. .. siempre cumplí cada sueño tuyo, cada deseo.
Çok etkileyici, Bayan Harris fakat bir annenin sezilerinin mahkemede hiç bir önemi yok.
Bueno, eso es muy poderoso Sra. Harris, pero la intuición de una madre no tiene peso en la sala del tribunal.
Annenin yanında kal.
Quédate con tu madre.
Kaçırılman, annenin üzerinde büyük bir ikileme yol açtı.
Tu secuestro le genero un gran dilema a tu madre.
Annenin ölümünün.
De la muerte de tu madre.
Evinin önünde, üzerinde annenin resimleri olan ilanlarla duruyordum
Estaba fuera de tu casa colgando panfletos con la foto de tu madre.
Annenin yanındayım.
Estoy con tu madre.
Bize gelip annenin yanında biraz durabilir misin?
¿ Podrías venir, por favor y sentarte con tu madre?
Sophie, annenin bunu kastettiğini sanmıyorum.
Porque ahora están atrapados solo conmigo.
Bana annenin haklı olduğunu anlatmana gerek yok.
No tienes que decirme que tu madre tiene razón.
Annenin abartmaları.
Tu madre exageró.
anneni 25
annen 326
annen evde mi 29
annen mi 76
annen nerede 107
annene 36
annene iyi bak 17
anneniz 42
annen nasıl 89
annene sor 16
annen 326
annen evde mi 29
annen mi 76
annen nerede 107
annene 36
annene iyi bak 17
anneniz 42
annen nasıl 89
annene sor 16
annen burada 28
annene gel 23
annen aradı 19
anneni dinle 16
annene söyle 18
anneniz nerede 17
annen öldü 22
annen haklı 19
annene gel 23
annen aradı 19
anneni dinle 16
annene söyle 18
anneniz nerede 17
annen öldü 22
annen haklı 19