Aynı gün translate Spanish
2,504 parallel translation
Hixton'ın öldürüldüğüyle aynı gün otomobilinin çalınması tesadüf olamaz.
No puede ser una coincidencia que lo hayan matado el mismo día que robaron su auto.
Düşük yaptım ve aynı gün işi bıraktı.
Tuve un aborto, y ese día renunció.
- Abreu'yla aynı gün mü?
¿ El mismo día que Abreu?
Müvekkili benzer şekilde öldürülmüş olabilir. Seals'le aynı gün polisler tarafından vurulmuş olabilir.
Tiene un caso similar de un cliente que tal vez tal vez fue tiroteado por la Policía el mismo día que Seals.
Bu ismi, Memur Wilson'ın bir adamı Iberville'de bir binaya kovaladığını gören birinden aldık. Büyük bir olasılıkla aynı gün.
Nos dio el nombre alguien que vio al oficial Wilson correr a un hombre en una unidad en Iberville probablemente esa misma tarde.
Haskell'in Tinsdale'e gönderdiği bütün videolar hepsi aynı gün kaydedilmiş. Sekiz hafta önce tam olarak Haskell'in kaçtığı gün.
Todos esos videos que Haskell le envió a Tinsdale todos fueron grabados el mismo día hace ocho semanas, específicamente el día después de que Haskell escapó.
Her 100 yılda bir.. .. tekrar bir gebe bırakılacak insan vücudu bulup tohumladıktan sonra.. .. aynı günün gün doğumunda öleceğini söylüyordu.
Al final de sus 100 años ciclo de vida, encontraría un host plantar una semilla, y mueren al amanecer.
Kolombiya Polisi'ne göre... 2003'te, aynı gün içerisinde silahınızın yanlışlıkla ateş aldığını Cali'nin dışındaki varoş Callaito'da silahlı çatışmanın olduğunu belirtmişsiniz.
Según la policía colombiana, en 2003, el mismo día en que usted dice que se le disparó el arma accidentalmente, hubo un tiroteo en el'Vallaito', una barriada a las afueras de Cali.
Ed Romeo da aynı gün ortadan kaybolması...
Y Ed Romeo desapareció el mismo día.
Hepsi de Aynı Gün Çekilmişti :
TODAS SE GRABARON EN UN ÚNICO DÍA :
Ne yazık ki, bu olay aynı gün ünlü beyzbol oyuncusu David Bruce'un ölümüne denk geldiği için toplumun ilgisini çekmedi.
Esta muerte era completamente irrelevante para la muerte del jugador de béisbol famoso.
Aynı gün vücut geliştirme yarışmam var.
No me importa, socio, porque tengo una competencia de fisiculturismo el mismo día.
Ve aynı gün içinde ikinci kez Simon çırılçıplak kalmaya ikna edilmişti.
Así que, por segunda vez en un día alguien engañaba a Simon para que se desnudara.
Sigortaladığı her banka aynı gün inanılmaz kayıplar yaşar.
Cada banco que aseguraron de repente tiene en sus libros pérdidas masivas.
Hepsini aynı gün mü yapmış?
¿ Todo en el mismo día?
Aynı gün yapmış.
Todo en el mismo día.
Iberville sitesindeki diğer bir cinayetle bağlantılı olabileceğini söylüyor. Fırtınadan sonraki hafta, belki de aynı gün.
Por lo que hablé con un abogado del servicio de Asistencia Legal podría estar relacionado con otro tiroteo en el barrio Iberville.
Aynı gün dönmek istersen 09 : 05 Porto Santo Stefano otobüsüne binmelisin. Ama çoktan kalktı.
Para Porto Santo Stefano, si quieres volver en el día, puedes tomar el autobús de las 9 : 05 hs., que ya se fue.
Aldığın tüm o pahalı şeyler... -... aynı gün alınmış ; bugün.
Todos los items más caros fueron comprados la misma fecha... hoy.
O'Neil kesinlikle CIA'in varlığıymış ve Ryan Flay ile aynı gün işe alınmış.
Definitivamente O'Neil era un agente de la CIA y entró exactamente a la vez que Ryan Flay.
Senin ikizin.. aynı gün doğduk
Y dicen que los gemelos... no pueden tener hijos gemelos.
Her gün saçını tarardım. Aynı yatakta yatardık.
Yo... peinaba su cabello todos los días, y dormíamos en la misma cama...
Overland Park'ta her gün aynı şekilde sonlanır. Evlerin ağaçların ve tepedeki hastanenin ışığı söner.
Y cada noche en Overland Park acaba de la misma forma... la luz muriendo en las casas, los árboles y el hospital en la colina.
- Geçen gün de bir polis geldi. Aynı soruları sordu.
- Había un policía aquí la otra vez haciendo las mismas preguntas.
Apu tüm gün Lady Gaga'yı anlatıp duruyor, aynı şeyleri Rava Khatan yirmi sene önce yapıyordu, hem de milletvekiliyken.
Todo el día, Apu no deja de hablar de Lady Gaga, que no hace que no haya hecho Rava Khatan 20 años atrás, mientras era miembro del Parlamento.
Aynı bir önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi ve ondan önceki gün gibi- -
Igual que ayer y el día anterior a ese y el día anterior a ese y el día anterior a ese y el día anterior a ese y el día anterior a ese... y el día anterior a ese y el día anterior a ese...
Her gün aynı saatte evden çıkıyor, aynı yolda koşuyor aynı dükkandan kahve alıyor.
¿ Saliendo a la misma hora cada día, corriendo por la misma ruta, comprando café en la misma tienda todos los días?
Her gün o insanlarla aynı ortamı paylaşıyorum.
Estoy ahí afuera en las calles con ellos cada día.
Her gün o insanlarla aynı ortamı paylaşıyorum.
Estoy fuera cada día en las calles con ellos.
Dört kurbanın dördü de 4 veya 5 gün önce aynı saatlerde öldürülmüş.
Las cuatro victimas fueron asesinadas cuatro horas después de la otra, hace cuatro o cinco días.
Kızımla aynı şeyler.. bir gün yanlış mektubu açtı
Bueno, mi hija y yo tenemos las mismas iniciales en nuestro primer nombre, la letra J. Un día abrió por error una carta mía, y encontró que tenía un amorío.
İleride bir gün sana da aynısını yapmak isteyebilecek biri mi peki?
¿ Fue alguien quién... de alguna manera... podría querer hacerte lo mismo a ti?
Aynı zamanda hangi gün?
¿ Y qué día es?
Geçen gün şehirde aynı onun gibi gülen bir kız gördüm.
Justo el otro día, vi alguna chica en la ciudad llevando su sonrisa.
Son 11 yıldan beri aynı kaskı takıyorum Son 15 gün belirli çorapları giyerim Her yarışımda başlamadan
He llevado durante 11 años el mismo casco y siempre visto cierto par de calcetines para toda la quincena y también tiro siempre un penique en mis pantalones de cuero antes de empezar cada carrera.
- Her gün aynı şeyi söylüyorsun.
Eso dices todos los días.
Biz... 2 gün 17 saat 35 dakika sonra özgür kaldığımızda aynısını yaparız.
Nosotros... Ey, quizas podríamos recrearlo cuando se nos acabe la sequía en 2 días, 17 horas, y 35 minutos.
Aynı şehir, aynı araba, birbirinden bağımsız sekiz gün.
Misma ciudad, mismo coche, con ocho dias de diferencia.
O gün okuldaki son günümüzdü üvey annemin dört sene önce yaşadığı günün aynısıydı.
Era nuestro último día de colegio algo que mi nueva madrastra había vivido hacía sólo cuatro años.
Malezya'daki o gün, aynı yerde, aynı saatte bir yarış daha vardı.
Aquel día en Malasia, al mismo tiempo y en el mismo lugar, se disputa otra carrera.
Bütün gün yara bandı dağıttım, aynı okul hemşireleri gibi.
Hoy estuve pasando tiritas, como una enfermera en prácticas.
Ve sana şunun sözünü veririm ki... Bir gün kızının sana ihanet etmesinin verdiği acıyı aynı benim sende hissettiğim gibi duyacaksın.
Y te prometo una cosa... algún día, tendrás que lidiar con la traición de tu propia hija, como yo lidié con la tuya.
Sence bütün gün deli gibi çalışıp eve dönünce bozuk plak gibi aynı şeyle karşılaşmak güzel mi?
¿ Crees que me gusta trabajar todo el día y venir a casa con el mismo disco rallado?
Çocuklar, borçlar ve sorumluluklar. Hepsi bir araya gelince her gün aynılaşır.
Tras los niños, deudas y responsabilidades, es solo lo mismo día tras día.
Aksi halde her gün aynı çocuklara denk gelirsin.
Si no, la ven siempre los mismos chicos.
Tillman'ın, hapisten kaçtığı gün saldırdığı, yiyecek bölümünde çalışan Amy Flynn'in aldığı yaranın aynısı.
Tillman atacó cuando escapó. Estaban trabajando juntos.
Normal şartlar altında sizinle aynı fikirde olurdum ama bu gün burada bulunma sebebimiz aşırı güzel olduğunuz için işten atıldığınızı iddia etmeniz.
Bueno, en circunstancias normales, estaría de acuerdo. Pero estamos hoy aquí porque usted declaró que fue despedida de su trabajo por ser demasiado guapa.
En azından, her gün aynı sulu yemeği yemek zorunda olmazdık.
Al menos, no habría tenido que comer las migajas mismo todos los días.
Ami Hodgkins'a. Aşağı yukarı aynı zamanda öldürüldüler. Büyük ihtimalle, birkaç gün önce.
Fueron asesinadas más o menos a la vez, lo más probable es que con pocos días de diferencia...
Her gün aynı rutini takip eder.
Él repite la misma rutina todos los días.
Shokunin'nin yolu, her gün aynı şeyi tekrarlamaktır.
Así son los shokunin. Los shokunin repiten lo mismo todos los días.
gunther 50
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın 7167
günaydin 27
günaydın sevgilim 16
günü 31
güney 137
gunner 21
günün nasıl geçti 55
güneş 243
gündüz 49
günaydın tatlım 25
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192
günahkar 29
günah 39
günler 45
günaydın hayatım 17
günaydın hanımefendi 52
günaydın çocuklar 50
güneş ışığı 22
güneşte 16
günaydın efendim 192