Babanı translate Spanish
63,661 parallel translation
Babanız zehirlenmiş.
A su padre lo envenenaron.
Hem babanın bana borcu vardı.
Y también el dinero que me debía tu padre.
- Peki babanı öldürmediğim için bana ne kadar para vereceksin?
- ¿ Y cuánto me vas a dar por no matar a tu padre? - Nada.
Babanın sahilde dans edip ateşlerini yakmaya gittiğinde giysilerine sinen o kokuyla.
Como las ropas de tu padre cuando iba a danzar a la orilla y encendía las hogueras.
Babanızın vasiyetnamesini okuyarak başlama niyetindeyim. Ardından alacaklılarını ikna etmeye çabalayacağım.
Tengo la intención de comenzar leyendo las últimas voluntades y el testamento de su padre, y después intentaré razonar con sus acreedores.
Sence babanın evladı kendisini mi besliyor?
¿ Cree que el hijo de su padre se alimenta solo?
Babanın sana yazdığı mektuplar çok güzel.
Las cartas que le escribió su padre son preciosas.
Babanın onu Bedlam'a emanet etmesinin sebebi seni korumaktı.
Por eso vuestro padre la internó en Bedlam. Para protegeros.
Babanın giysisinin düğmeleri.
Los botones de vuestro padre... de su casaca.
Ayrıca elimde babanızın bir sandık dolusu eşyası size, babanıza, annenize yazılan ve annenizden gelen mektuplar var.
También tengo un baúl con cosas de tu padre : cartas para ti, para tu padre, para tu madre, de tu madre,
Babanı sormadın bile.
Ni siquiera preguntaste por tu padre.
Sen hiç babanı düşünmedin mi?
¿ Tú no piensas en tu papá?
Babanıza sormam lazım.
Tenéis que preguntar a vuestro padre.
Şuna ne dersiniz? Bu işten kurtulduğumuzda arabaya atlayıp Dallas'a gidelim ve babanı ziyaret edelim mi?
¿ Qué te parece si cuando salgamos de esta, vamos a Dallas a visitar a tu padre?
Yanınızda durma hakkı bile olmayan bir köle için siz beni babanız yerine koyuyorsunuz..
Para un esclavo que no tiene derecho a pararse cerca de ti... Me has elevado a la posición de padre.
Belki sana babanı hatırlatır diye düşündüm.
Creí que te recordaría a tu papá.
Ed'in babanı tehdit etmesi yüzünden mi?
¿ Es esto sobre Ed amenazando a tu padre?
Babanın en sevdiği oyundu.
Era el juego favorito de tu papá.
Maui babanın en sevdiği yerdi.
Maui era el lugar favorito de tu papá.
Evren zaten babanı ve kardeşimi annemden aldı.
A mamá, el Universo ya le había quitado a papa y a mi hermano.
- Babanız için kötü olmuş ama.
No tan genial para su papá, sin embargo.
Gitmeden önce Gaston, annene selamını iletmeni istedi ve babana da şöyle demeni istedi eline fırsat geçtiğinde babanın işini bitirecekmiş.
Antes de que te vayas, dile a tu mamá que Gastón le manda saludos. Y dile a tu papá que mi papá deseó haber terminado con él cuando tuvo la oportunidad.
İşte babanın makinesinin göstereceklerini görmek için daha çok neden.
Razón de más para ver lo que nos muestra la máquina de tu papá.
Yani Pat'i en son hastanede babanızı ziyarete geldiğinde mi gördünüz?
¿ Así que la última vez que vio a Pat fue cuando él fue a visitar a su papá al hospital?
Bak, meyhaneden daha ucuzdu ve baban bana yalnızca birkaç peni verirdi.
Mira, era más barato que la taberna y... - tu padre solo me daba monedas.
Baban dört yıl boyunca bir tek fatura ödemedi.
Tu padre no pagó ninguna factura en cuatro años.
- Babanız öyle düşünürdü.
- Tu padre así lo pensaba.
Sen de baban kadar kötüsün.
Sois tan malo como vuestro padre.
Sanırım baban kuşatılmış durumdayken pencereleri kapatan aynı marangozdan yararlanabilirim.
Supongo que puedo llamar al mismo carpintero que llamó tu padre cuando lo asediaron a él.
- Evet, baban horluyor.
- Sí, papá ronca.
"Bir annen ya da baban yok..."
"¿ Dónde está la madre que canta las canciones de cuna?"
Bana baban olma şerefini verip....... çocuğunu ellerimle kutsamamı istedin.
Me diste el honor de ser tu padre Y me pidió que usara mis manos para bendecir a su hijo.
Baban gibi düşün.
Piensa como tu padre.
Senin baban acımasız ve her zaman etrafındakilere zarar verme planları olan biri.
Tu padre es un estafador despiadado que siempre tiene un intricado plan para lastimar a la gente que lo rodea.
Baban da mı polisti?
Espera. ¿ Tu papá era policía?
Baban ne dedi?
¿ Qué dijo tu padre?
Baban açıklayacak.
Tu padre te lo explicará.
Bunu aklına sokan baban mı?
¿ Has hablado de esto con él?
Belki çamaşırları artık baban yıkıyordur.
Quizás tu padre hace ahora la colada.
Sen gövdede olacaksın. Annen ve baban yaprak olacaklar.
Y tú vas a estar en el tronco, después tu mamá y tu papá y luego las hojas.
Baban yok canım. Yani sorun olmaz.
No tienes un papá, cielo, así que... está bien.
- Baban çok espritüel, değil mi?
Papá es gracioso.
Annenle baban hala evliler mi?
¿ Tus padres siguen juntos?
Baban ve abin öldükten hemen sonra çok hasta oldun.
Apenas tu papá y tu hermano murieron... te enfermaste.
Dinle, annen ve baban geçen yıl kaçıyorlar, Sen lokanta,
Escuchar, ambos padres desapareciendo el año pasado, que hacerse cargo de la cena,
Babanın ağzından lafı kerpetenle almam lazım da.
Tu papá tiene que decirme algo.
Annenle baban ne iş yapar Chris?
¿ Y a que se dedican tus padres, Chris?
Baban yüzünden, bu Ada bir hapishaneye dönüştü.
Esta Isla es una prisión gracias a tu padre.
Baban Thomas Harber mı?
¿ Tu padre es Thomas Harber?
Evet, baban biraz tuhaf. Kime ne?
¿ Qué importa si tu padre es un poco raro?
Baban seni ailece intihardan dışladığı için terk edilmiş hissetmeyi düşünebiliyor musun?
¿ Te imaginas sentirte abandonado porque tu papá te dejó fuera del suicidio familiar?
babanız 58
babanın 33
baban 353
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
baban nerede 88
baban burada 26
babanın 33
baban 353
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
baban nerede 88
baban burada 26