Baban nasıl translate Spanish
1,246 parallel translation
- Baban nasıl?
¿ Como esta tu papa?
Baban nasıl?
¿ Cómo está papá?
- Baban nasıl biriydi, bilmiyorsun!
- ¡ No sabes cómo era tu padre!
Baban nasıl, Matt? Oh, üzgünüm doktor.
- ¿ Cómo está tu papá, Matt?
Gordon, baban nasıl biriydi?
Gordon, cómo era tu papá?
Baban nasıl?
¿ Cómo está tu padre?
Annenle baban nasıl?
¿ Cómo están tus padres?
Baban nasıl?
Qué tal está tu padre?
Baban nasıl?
Me sobran las fuerzas! Cómo está tu padre?
Baban nasıl bir insan?
Y tu padre, ¿ qué piensa?
- Üvey baban nasıl oldu?
- ¿ Cómo está tu padrastro?
Baban nasıl birisiydi?
¿ Cómo era tu padre?
Baban nasıl, Jack?
que tal tu padre, Jack?
Annen-Baban nasıl insanlar?
Que les gusta a tus padres? Que?
Baban nasıl biriydi?
¿ Como era tu padre?
Kumaşı harika. Çok da seksi. - Baban nasıl?
¿ Qué quieres que te diga?
- Naber James, baban nasıl?
- ¿ Cómo andas, James? ¿ Y tu padre? - Bien.
Unut bunu Raymond. Babanın eşcinsel insanların yanında nasıl davrandığını gördüm. İşe yaramaz.
Olvídalo, Raymond.
Babanıza nasıl davrandığınızı gördüm.
Puedo decir por la forma en que se con su padre.
Ya, tabii. Annenin şeker hastası babanın kel olduğunu öğrenince üstüne alınma şef bütün soyunun kaydını çıkarırlar. Ne zaman öleceğini, nasıl öleceğini cenazende hangi şarkıyı istediğini öğrenecekler.
En cuanto sepan que tu madre era diabética o tu padre alopécico, sin ofender nuestro informe genético y genealógico les dirá cuándo moriremos cómo sucederá y qué música sonará en nuestro funeral.
Kötü kukla filmlerini izleyince babanın nasıl hissettiğini biliyorsun.
En esta casa no. Ya sabes lo que opina tu padre sobre las películas de terror.
Başarısızlığının anne-babanın anısını nasıl etkileyeceği mi?
¿ Cómo se refleja tu fracaso en mami y papi?
Ama hiç bunun nasıl bir yuva olduğunu düşündün mü? Bir annenin sıcaklığı ve babanın duası olmayan bir ev.
¿ Pero te has preguntado alguna vez qué clase de hogar es éste... que no tiene el calor de una madre ni la bendición de un padre?
Baban o kadar harika bir beyzbol oyuncusuysa... nasıl top atılacağını sana neden öğretmemiş?
Si es tan bueno, ¿ porqué no te enseñó a lanzar?
Bunu sana sormanın Babanın onurunu nasıl kırdığını görmüyor musun?
- Qué quieres pensar, Corky? - No ves que Pops se tragó el orgullo para pedirte esto?
Bir babanın nasıl olabileceğini gördüğün bir film.
Un película que viste que mostraba lo que era ser un padre.
Hangisinin baban olduğunu nasıl bildin?
¿ Cómo sabías cuál era tu papá?
- Babanız nasıl? - İyi.
- ¿ Qué tal está papá?
- Sana babanın nasıl öldüğünü anlatayım mı? Hey, hey.
¿ Te digo cómo murió tu papá?
- Bu anne ve babanın vicdanı rahat bir şekilde bu çocuğu nasıl yaşattığını anlamıyorum.Şunu çek
- No entiendo cómo pueden unos padres... mantener vivo a este niño con la conciencia tranquila. - Saca otra de eso. - El borde de la fístula está bien.
Anne ve babanın nasıl öldüğünü biliyor musun?
¿ Sabes cómo se marcharon tus padres? ¿ En el accidente?
Bakın babanız nasıl yemek yiyor.
Fíjense observen... cómo come papá.
- Baban seni nasıl azarladı ama.
Los regañó su papá.
Kursta bunu her kullandığında babanı düşünüp seninle nasıl gurur duyduğunu hatırlarsın.
Cada vez que las use, pensé en él. Y puede ser que cada vez que las uses en clases, pienses en tu viejo y lo orgulloso que está.
Babanın kim olduğunu nasıl öğrendin?
¿ Cómo se puede siquiera sabe quién es el padre?
Babanın nasıl öldüğü hakkında konuşabiliriz.
Podríamos hablar de cómo murió.
Ve nasıl yaptım Baban hakkında hissediyorum?
¿ Y qué le pareció a tu padre?
Demek baban öldü, öyle mi? Nasıl bir şeydi bu?
Conque tu papá murió. ¿ Cómo fue eso?
Baban iyi bir insandı, ama nasıl şirket işletileceğini bilmiyordu.
Tu padre era un buen tipo, pero no sabia de negocios.
Peki anne ve babanı nasıl etkiledi?
¿ Qué le hizo a tus padres?
İhtiyacı olduğunda yanında ol yeter çünkü... Ben biliyorum nasıl bir şey... Anne babanın lanet...
Yo sé lo que es que tus padres te abandonen, ¿ entiendes?
Sen Borias'ın oğlusun. Babanın mirasına nasıl ihanet edersin?
Eres el hijo de Borías. ¿ Cómo has podido traicionar el legado de tu padre?
Söyle bakalım babanı nasıl algılıyorsun... Sana kendisi için istediği hediyeyi alan babanı?
Y ¿ cuál es tu percepción sobre un padre que te hace un regalo que querría para sí mismo?
baban yine canını sıkarsa nasıl idare edeceksin?
Dime cómo vas a sobrevivir si tu padre aún te hace llorar.
Asıl önemlisi, Gil nasıl bu yavruyla aşna fişne olur ve ona "Baban kim?" dedirtir.
La pregunta es, ¿ cómo podría Gil relacionarse con esta chica y hacerla decir : "¿ Quién es tu papi?"?
Babanız nasıl?
¿ Cómo está su padre?
Baban bu adamı nasıl kullanacağını bilirdi.
Tu padre sabe como usar aquel hombre.
Fakat, Paul, baban öldüğü zaman nasıl hissettiğini şimdi anlıyorum.
Ahora sé cómo te sentiste cuando mataron a tu padre.
Kim, niçin, nerede, nasıl anneni ve babanı alacaklar?
¿ Quién, por qué, dónde, cómo se llevaron a tus padres y a Monada?
Nasıl olduğunu bilmek istiyordu, baban gibiydi.
Fue extraño. Él quería saber como eras, como si fuese tu padre.
Ben gayet iyiydim. Bu yüzden burada oturuyorsun baban bir avuç sümüklü çocuğa nasıl şef olunacağını anlatırken.
Es por eso que estás aquí sentado... mientras tu padre le dice a un montón de mocosos como ser un jefe.
nasılsın 5362
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasilsin 47
nasıl 3954
nasil 16
nasıl gidiyor 2080
nasil gidiyor 23
nasılsınız 3074
nasıl oldu 268
nasıl öldü 77
nasıl yani 1497
nasıl olmuş 116
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701
nasıl ölmüş 19
nasılsın tatlım 38
nasılsın canım 26
nasılsın bebeğim 20
nasıl oldun 41
nasılsınız hanımefendi 16
nasıl yardımcı olabilirim 221
nasılsın hayatım 22
nasıl istersen 701