Babanız translate Spanish
8,133 parallel translation
Kimin nesi olduğunuza dair onlardan bilgi aldım. Babanız marangozmuş. Okul yüzü gördüğünüze dair hiçbir kayıt yok.
Les pregunté sobre su reputación... el hijo de un carpintero... sin registros de una educación oficial... pero más culto que cualquiera de los tres chicos de Eton.
Annenizi ve babanızı öldürsem beni bağışlar mıydınız?
Podría usted perdonarme si yo ¿ matara o a su padre o hermano?
Bağışlarmıydınız beni kardeşinizi, anne ve babanızı öldürsem?
Me perdonaría? si hubiera matado a su hermano, ¿ o padre o madre?
Bebeğim, babanızın hayalet sizi rahatsız etmiyor.
Bebé, el fantasma de tu padre no se cierne sobre ti.
Babanız toplantıda.
Tu papá está en una reunión.
Yoksa bu teröristle evlenmeniz konusunda sizi yöneten babanız gibi suçlu kocanınız hayatını kurtarmak için oğlununuz hayatını yöneteceksin.
De lo contrario... al igual que tu padre arruinaras tu vida con el y... estarás arruinando la vida de tu hijo
Eğer annesini ararsa ve sizin de babanızı bir daha aramamaya söz verirse herkes mutlu olur mu?
- Entonces, si él llama a su madre, y promete no volver a llamar a tu padre otra vez, esta todo el mundo feliz?
Kızlar, babanız uzaydaki ilk insan olacak! Bunu sen olmadan başaramayacağımı bilmeni istiyorum.
Chicas, vuestro padre va a ser el primer hombre en el espacio.
Babanız uzaydaki ilk insan olacak!
Vuestro padre va a ser el primer hombre en el espacio.
Babanız ölmeden önce vasiyetini değiştirmiş.
Dijo que justo antes de morir, su padre cambió su testamento.
Olmaz, Louis'in burada kalıp bazı işler yapması gerek, tıpkı babanız gibi.
No, Louis tiene que quedarse aquí y hacer algo de trabajo. Al igual que su papi.
Babanız Roma'ya kendi hüküm gücüyle hizmet etti, ve böylece onu kral yaptılar.
Tu padre sirvió a Roma con la fuerza de su gobierno... y por lo tanto, lo hicieron rey.
Babanız ihtiyaçlarınızı biliyor. Siz istemeden önce bilir.
Su Padre sabe de qué cosas tienen necesidad... antes de que ustedes le pidan.
- Ama babanızın işareti, Lordum?
¿ Pero la señal de su padre, mi Señor?
Ameliyatın rahat geçmesi için babanızın alkol durumunu tedavi etmek zorunda kaldık.
Tuvimos que tratar abstinencia de alcohol de tu padre para maximizar el seguridad de su cirugía.
Babanızın bir kredi kartı var mı?
¿ Su padre tiene tarjeta de crédito?
Annenizin bakıcısı, babanızın kafasının son zamanlarda pek bir karışık olduğunu söyledi.
La enfermera de su madre me dijo que... su padre ha estado muy confundido últimamente.
Babanızın çalkantılı bir ruh hali içerisinde olduğunu gördünüz mü?
¿ Ha notado que su padre ha estado teniendo cambios de humor?
Kısa sürede babanızı geri getireceğimizden emin olun.
Les aseguro que lo tendremos de nuevo aquí antes que lo sepan.
Babanız çok genç görünüyor.
Su padre ve tan joven.
Babanız size daha önce hiç Almanya'dan bahsetti mi?
¿ Su padre le habló alguna vez de Alemania?
Babanız Auschwitz'de değil miydi?
¿ Quiere decir que su padre no estuvo en Auschwitz?
- Babanız nerede şu an peki?
- ¿ Dónde está tu padre ahora? - ¿ Lizzy?
Babanızı dinleyin.
Escuchad a vuestro padre.
Hayır ama babanız olarak sizi bir ömür boyu yakalayacak gücüm var.
No, pero como vuestro padre, tengo el poder de arrestaros de por vida.
- Hanımefendi, babanız...
... Señora tu papá..
Babanız öldü mü?
¿ Tú padre murió?
Babanız bizi koruyacağına dair söz vermişti.
Tu papá prometió protegernos. Dijiste...
Anne babanızı çağıracağım.
Salgan de aquí. Voy a llamar a sus padres.
Gidip babanızı bulun.
Ve a buscar a papi.
Babanın kızısın, değil mi?
Eres la chica de papá, ¿ no?
Bu günü daima unutmamamız için baban sadece güzel yüzünün resmini çekmek istiyor.
Sabes, papi sólo quiere capturar tu hermoso rostro por lo que siempre podremos recordar este día.
Baban yine aradı ve Eliza adındaki kızın 18 : 05 de geleceğini söyledi.
Tu padre llamó de nuevo, Esa muchacha Eliza estará aquí a las 6 : 05.
Eliza'nın annesi sonunda sırrımızı öğrendiği zaman ona babanın ben olduğumu söylemeliyiz.
Entonces, cuando la mamá de Eliza finalmente se entere de nuestro secreto, creo que deberíamos decirle que yo soy el padre.
Siz buraya taşınmadan önce, baban evde birkaç küçük tamirat yapmamızı istemişti.
Antes de que se mudaran, tu papá nos hizo hacer algunos arreglos.
Annenle baban seni Noel'de yalnız mı bıraktı?
¿ Mami y papi te dejaron solo en Navidad?
Baban Lord Peter Ashe değil mi? Carolina Sömürge Valisi. Haksız mıyım?
Ahora, tu padre es Lord Peter Ashe, gobernador de la colonia de Carolina, ¿ eso es cierto?
Monkey'nin evde kalması ve babana arkadaşlık etmesi gerekiyor ki baban da bütün hafta sonunu yapayalnız geçirmesin.
Mono tiene que quedarse aquí y hacer compañía a su papá para que no se quede solo durante el fin de semana.
Bundan daha çok istediğim bir şey olamaz evlât ama baban bu haftasonu çalışmazsa hepimiz karton kutuda yatmak zorunda kalırız.
No me encantaría nada más, campeón. Pero si papi no trabaja este fin de semana, vamos a tener que vivir en una caja.
Dadıların Kız kardeşlere sağladığı keyiften ve bir babanın desteğinden yoksun olan Maya bunu kendi başına yapmak zorunda kalacak.
Las hermanas disfrutan de una red de niñeras... por no hablar del apoyo del padre. Maya tendrá que hacer esto sola.
Baban için suç sayılabilecek her şeyden kurtulmamız gerekiyor.
Tenemos que deshacernos de todo que pudiera ser incriminatorio para tu padre.
Yine böldüğüm için özür dilerim ama.. Hikaye babanın kız arkadaşını becermenle mi bitiyor?
Siento interrumpir otra vez, ¿ pero acaba esto acaba contigo cogiéndote a la novia de tu padre?
Babanınız Rayne Pryce 70'lerde belediye başkanıydı.
Su padre, Rayne Pryce, fue alcalde durante los años setenta.
Babanın kızısın.
digna hija de tu padre.
Ne olursa olsun, babanı suçlama kızım.
No lo ha sido para tu padre dejar de hablar contigo.
Baban da şanssız biriydi.
Tu padre tuvo mala suerte.
Bundan rahatsız değilim ama hastanede yatan baban için...
Lo cual no me ha molestado, pero con tu papá en el hospital...
Babanın kabızı vardı, ağabeyinin kabızı var.
Papá tenía estreñimiento y el hermano tiene.
â ™ ª Onları yenebiliriz â ™ ª â ™ ª Ebediyen â ™ ª â ™ ª Kahraman olabiliriz â ™ ª â ™ ª Bir günlüğüne â ™ ª Çocuklar babanızın elini bırakmayın.
Niños, coged la mano de papá.
Sana bir hikaye anlatmak istiyorum. Güzel bir kız bebeğin hikayesi. Ve onu korumak adına birbirine yemin etmiş anne babanın hikayesi.
Quiero contarte una historia, acerca de una hermosa niña... y sus padres que juraron que morirían por protegerla.
Bir daha birine kabadayılık yaparsan veya birinin canını yakarsan geri gelirim ve babanı götünden sikerim ananın başsız cesedini de çimenlere yatırırım.
Si alguna vez molestas o lastimas a alguien más, voy a volver y golpearme a tu padre con el cadáver decapitado de tu mamá en este maldito césped.
baban 353
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26
babana 27
baban geldi 26
baban ne iş yapıyor 27
baban nasıl 84
babana gel 41
babanı 20
baban nerede 88
baban burada 26
baban öldü 26