Bebek translate Spanish
36,495 parallel translation
Haftalar önce ultrason çektirdin baktın ve "Çok sağlıklı bir bebek" dedin.
Hace semanas, hiciste un ultrasonido, miraste ahí, y dijiste : "Esto es un bebé sano".
Bebek yapalım.
Tengamos un bebé.
Bebek istediğini söyledin. Harika bir baba olursun.
Dijiste que querías un bebé, y serías un padre maravilloso.
Evde de bebek doğurulabilir.
Es tener un bebé en casa.
Bebek doğurmayı biliyorsun.
Ya sabes cómo tener un bebé.
Bir insan bu çukurlara sığmaz ki ancak bir bebek sığar.
Un ser humano no entra allí. Un bebé, tal vez.
Düş zamanı her şeyin başlangıç halinde olduğu yaratılış süreci. İçlerinden birinin kucağında küçük bir bebek varmış.
Los Sueños es un período de la creación cuando todo empezaba, cuando las damas estaban bailando en una ceremonia y una tenía un pequeño bebé en sus brazos.
Bebek maması havyarlı falan mı?
¿ Esa fórmula está hecha de caviar o algo?
İki kundakçılık kurbanı, 35 yaşında kalp krizi ve seri halde kusan 3 yaşında bir bebek ; daha saat 5 olmadı bile.
Dos víctimas por un incendio provocado, ataque al corazón a uno de 35, y vómitos a propulsión de un niño de tres años, y todavía no son ni las cinco.
- Bebek bakıcı falan.
O, en plan, ¿ un canguro?
Kardeş dedikleri iri yarı eleman ise siyah saçlı, bebek yüzlü.
¿ El grandote? ¿ Hermano? Pelo oscuro, cara de bebé.
Bebek bezi almaya bile gitti.
Incluso salió a comprar algunos pañales.
Sadece kağıt havlu, mama ve bebek bezi gibi şeyler almaya geldim.
Solo tengo que coger un par de cosas... toallitas de papel, fórmula, pañales, lo normal.
Yeni bir bebek ile yeni bir işi dengelemek büyük bir iştir.
Un trabajo y un bebé nuevo es un gran cambio.
Bebek uyuyor.
El bebé se ha dormido.
Naber bebek?
¿ Qué pasa nene?
Sophie, bu koca antik bebek arabasını nereden buldun?
Sophie, ¿ por qué un carro tan grande y anticuado?
O arabanın içinde umarım Al Capone'a benzeyen karton bir bebek vardır.
Más vale que ahí dentro haya un bebé de dibujos animados vestido como Al Capone.
Bebek arabasını tatlı barına sokamıyorum ya!
¡ Eh, no puedo meter el carro en el bar de postres!
Korkunç bir kaza geçirip iki bacağını da kaybediyordun sonra ben de seni kocaman bir bebek arabasında itmek zorunda kalıyordum.
Estabas en este horrible accidente, y perdías tus dos piernas, y luego tuve que empujarte alrededor de un cochecito de bebé gigante.
Bebek bakıcılığı mı yapmamı istiyorsun?
¿ Me quieres de niñera?
Merhaba terkedilmiş evde yardıma ihtiyacı olan bir bebek var...
Hola, hay un bebé en peligro en una casa abandonada en la...
Evet. Öyle hissettirmiş olabilir anne ama tüm kurbanlar bebek ağlamasını duyup gitmişler.
Sí... puede que pareciera así, pero, mamá, todas las víctimas fueron atraídas hacia sus muertes por un llanto de bebé.
Belki de bebek olayını bile.
Quizás lo del bebé.
O bir bebek değil.
Esto no es un bebé.
Gerçekten de göğsüne bir bebek sarılıyken evsiz biriyle kavga mı etti?
Así que, ¿ se metió en una pelea con una vagabunda con un bebé atado al pecho?
İdare eden kıyafetlerle o köşeye şişme bebek koysam daha çok kazanır be.
Podría poner una muñeca hinchable con un mono de trabajo en esa esquina y haría más.
Tessa bebek sahibi olmaya çalışıyor, Alison'ın seçimlere sayılı haftası kaldı ve Cam de ayık.
Tessa intenta tener un bebé... Alison está a semanas de las elecciones, y Cam está sobrio.
Özel bir bebek olmalı.
Sí. Debe ser una muñeca muy especial.
Ki bunu yapamayacağım, özellikle temizlik malzemelerimiz burada, iç kanama ve nöbetli korkunç bir bebek ölümüne neden olmayı bekliyorken.
Lo que obviamente no va a pasar, con nuestros productos de limpieza ahí abajo, fácilmente disponibles para una muerte infantil horrible por sangrado interno y violentas convulsiones.
Okulu bırakmalıyım, evlenmeliyim evi bebek için zararsız hale getirmeliyim ve o aptal ebeveynlik dersini geçmeliyim.
Tengo que dejar el colegio, casarme, hacer la casa a prueba de bebés e ir a esa estúpida clase de paternidad.
- Bebek o çünkü.
- Es un bebé.
Bazı günler, rozetimi atmak ve onu bir bebek gibi kucağıma almak istiyorum.
Algunos días, me gustaría Dibujante esta placa y lo mantenga como un bebé.
Aptal bebek fotoğrafçılığı yapardım.
Fotografiar esos bebés idiota.
Gözlerini şaşı yapma, seni aptal bebek.
Descruzar los ojos, idiota bebé.
Bu yüzden mi oturma odanda sebze gibi giyinmiş ağlayan bebek fotoğrafları var?
¿ Es por eso que tiene todas esas fotos de los bebés que lloran ¿ Es por eso que tiene todas esas fotos de los bebés que lloran Vestido como verduras en su sala de estar?
Arkadaşlarımla yetişkinler için bebek ayakkabıları yapıyoruz.
Los míos y yo hacemos zapatillas de bebé para adultos.
Bebek maması.
Es comida de bebés.
O bir bebek, Jeff.
Es un bebé, Jeff.
Bebek olduktan sonra hiç.
No desde que tuve a la niña.
Size ve Bay Christie'ye. Sorun değil, tatlı bir bebek.
No es ninguna molestia, es una niña encantadora.
- Ee, Beryl ve bebek de geldi mi?
Oh, bueno... ¿ no están la niña y Beryl contigo?
Peki ya bebek?
Bueno... ¿ y la niña?
Bebek sahibi olamayan Newportlular.
Un hombre de Newport que no ha podido tener familia.
Ekim'in başında eşim Beryl Susan Evans bebek beklediğini söyledi.
A principios de octubre... mi mujer, Beryl Susan Evans... me dijo que estaba embarazada.
Merhaba bebek.
Hola, bebé.
Bebek yapmak mı istiyorsun?
¿ Quieres tener un bebé?
Merkez, olay yerinde bir bebek var. Anlaşıldı, tamam.
Tenemos un bebé en un área residencial, por favor avisen.
Yasadışı bir bebek değirmenine götürsen, yok almalım derler.
Incluso en una pelea de bebés ilegal, sería como, "Sí, vale. Estamos bien".
Bebek falan yok.
No hay bebé.
Sen ve bebek için iyi değil.
Eso les hace daño a vos y al bebé.
bebek geliyor 31
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebek gibi 18
bebek nerede 56
bebek nasıl 31
bebek yüz 17
bebek adımları 21
bebeklerim 28
bebekler 60
bebek mi 61
bebek gibi 18
bebek nerede 56
bebek nasıl 31
bebek yüz 17
bebek adımları 21