English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Beni dinlemek zorundasın

Beni dinlemek zorundasın translate Spanish

172 parallel translation
Beni dinlemek zorundasın evlat.
Debes escucharme, hijo.
Beni sev ya da sevme ama, beni dinlemek zorundasın çünkü ben...
Y si te agrado o me odias, vas a escucharme porque yo... Bueno...
Beni dinlemek zorundasın David.
David, tienes que escucharme.
Charlie beni dinlemek zorundasın. Bana güvenmek zorundasın.
Debes confiar en mí.
- Beni dinlemek zorundasın. - Bas git dedim.
- ¡ He dicho que te esfumes!
Seni delirtmek istemiyorum ama beni dinlemek zorundasın...
No quiero que te enojes, pero has de escucharme.
Lou, Lou, bu çok önemli. Beni dinlemek zorundasın.
Es muy importante.
- Mitch, beni dinlemek zorundasın, lütfen.
- Mitch, tienes que escucharme, por favor.
Wyatt, beni dinlemek zorundasın!
¡ Wyatt, tiene que escucharme!
Bekle, Tex, lütfen.Beni dinlemek zorundasın.Çok basit bir açıklaması var.
Tex, escúchame. Hay una explicación muy sencilla.
Beni dinlemek zorundasın.
Y tú tienes que escucharme.
Bu sefer beni dinlemek zorundasın!
Ya va siendo hora de que me escuches.
Barış adına beni dinlemek zorundasınız!
En interés de la paz, ¡ deberías escucharme!
Beni dinlemek zorundasın.
Tienes que escucharme.
Anlamıyorum. Beni dinlemek zorundasın.
- Me tienes que escuchar.
Şimdi beni dinlemek zorundasınız!
¡ Bien, ahora tendrás que escucharme!
Beni dinlemek zorundasınız.
Escuche lo que vengo a decirle.
Beni dinlemek zorundasın Hazel.
Escúchame, Hazel.
Beni dinlemek zorundasınız!
¡ Tiene que escucharme!
Beni dinlemek zorundasın.
- Vas a escucharme.
Bak ALF, beni dinlemek zorundasın.
Mira, Alf, escúchame. Mira las señales. Trata de averiguar...
Beni dinlemek zorundasın.
Debes escucharme.
Beni dinlemek zorundasınız!
¡ Debéis escucharme!
Beni dinlemek zorundasın, Topper.
Debes escucharme, Topper.
Ama beni dinlemek zorundasın.
- No se irá hasta que me escuche.
- Beni dinlemek zorundasın. Lütfen!
Tienes que escucharme.
Hareket etme! Beni dinlemek zorundasın! Seni Anthony Graves'i öldürmekten tutukluyorum.
No se mueva tiene que escucharme queda usted detenido por el asesinatao de Anthony Graves
Bu konuda beni dinlemek zorundasın Wade.
Tienes que hacerme caso. Tú no sabes nada.
Bay Wilhelm, beni dinlemek zorundasınız.
Por favor, debe hacerme caso.
Jimi'nin sağdıcı olduğuma göre konuşabilirim ve siz beni dinlemek zorundasınız.
Ya que soy el padrino de bodas de Jimmy.. .. es mi buena suerte el dar un discurso.. .. y es la mala suerte de todos tener que escucharlo.
Beni dinlemek zorundasın.
¡ Debes escucharme!
Tamam. Beni dinlemek zorundasın.
Muy bien, vas a tener que escucharme.
Bu yüzden, biraz uyuyacağım. - Dalga geçmiyorum, Ally. Sana yardım etmemi istiyorsan, beni dinlemek zorundasın.
Si quieres ayuda, tienes que obedecer.
Beni dinlemek zorundasınız!
¡ Tiene que creerme!
Otis, beni dinlemek zorundasın.
¡ Otis, escúchame!
Beni dinlemek zorundasınız! Zannettiğiniz kişi değilim!
Necesita escucharme, yo no soy lo que piensa que soy...
Beni dinlemek zorundasın.
No va a pasar. Tienes que escucharme.
Bunu yapmazsanız, şimdi beni dinlemek zorundasınız.
Tienes que escuchar a mí ahora, no me hagas esto.
Beni dinlemek zorundasın.
Por favor.
Beni ölü görmek için her nedene sahipsin. Ama şimdi beni dinlemek zorundasın.
Tienes toda la razón de querer verme muerto, pero va a escucharme ahora.
- Beni dinlemek zorundasın.
- Debes escucharme.
Sana söyleyeceklerimin hepsi gerçek. Beni dinlemek zorundasın.
Lo que voy a decirte es la verdad, así que tienes que escucharme.
Beni dinlemek zorundasın, tamam mı?
Escúchame, ¿ de acuerdo?
Ama anlamak için önce beni dinlemek zorundasınız.
- Tal vez. Supongo que tendrán que escuchar y averiguarlo.
Beni dinlemek zorundasın.
- ¡ Tienes que escucharme!
Beni dinlemek zorundasın!
¡ Tienes que escucharme!
Dr. Cristo, beni dinlemek zorundasınız.
Tiene que escucharme.
Beni dinlemek zorundasın.
¡ Tienes que hacerme caso!
Beni dinlemek ve anlamaya çalışmak zorundasın.
Debes escuchar e intentar entenderme.
Ama beni dinlemek ve bana güvenmek zorundasınız.
Pero tiene que escucharme y confíar en mí.
Dinlemek zorundasınız, buradan ayrılamazsınız beni oyuna getireni bulana dek.
Me haréis caso porque no saldremos de aquí hasta que descubra quién me tendió la trampa.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]