Bir hatıra translate Spanish
1,014 parallel translation
Benden sana bir hatıra Jane.
Aquí tienes un recuerdo, Jane.
Sadece bir hatıra olsun diye.
Como recuerdo.
Dokunma. O bir hatıra.
No toques, es un recuerdo.
O bir hatıra.
Es un recuerdo.
Bu bir hatıra rozeti.
Esto es una insignia de cortesía.
Bir hatıra sanırım.
- Un recuerdo, imagino.
Sizi ağırlamaktan şeref duyduk. Umuyorum, kızlara iyi bir hatıra bıraktık. Hatırlayıp kendilerini teskin edecek bir hatıra.
Quisiera dar a las chicas un recuerdo antes de que se vayan del que pueden sacar fuerza.
Kötü bir hatıra mı geldi aklına?
¿ Recordaste algo?
Mütevefa eşimden kalma bir hatıra.
Un antepasado de mi querida difunta madre.
Birlikten küçük bir hatıra yüzbaşım!
Señor, es un detalle de la tropa.
- Acelem yok evlat ama sakın kurşunu atma çünkü onu bir hatıra olarak saklamak istiyorum.
No hay prisa, hijo. Pero no lo tire. Me gusta guardar lo que me sacan del cuerpo.
Doktor, bu yolculuktan geriye bir hatıra götürmek isterim. Kameranın yanında benim bir fotoğrafımı çeker misin?
Doc, hay una sola cosa que me gustaría llevar como recuerdo de este viaje. ¿ no me sacaría una foto aquí?
Saygı duyduğum, sevdiğim bir dostuma, bir hatıra bırakayım demiştim.
Pensé que me gustaría dejarle algo a alguien que respeto.
Bu güzel geceden bir hatıra.
Un recuerdo de esta tarde hermosa.
- Bir hatıra, efendim.
- Un recuerdo.
- Bir hatıra istiyorum!
- ¡ Quiero un recuerdo!
Ben de bir hatıra istiyorum!
¡ Yo también!
- Bir hatıra.
- Un recuerdo.
Bu gerçek bir hatıra.
Esto sí que es un recuerdo.
Bunu prensiplerimden ve benden bir hatıra olarak sakla.
No te doy otro recuerdo. Llévala siempre contigo. - ¿ Lo harás?
İşte.. ... küçük bir hatıra.
Esto sería... un pequeño recuerdo.
Yanaşın beyler! Bir dolara unutulmaz bir hatıra!
Un recuerdo inolvidable por tan sólo un dólar.
Benden bir hatıra olarak bunu al.
Acepta esto como recuerdo.
Hiçbir şeyi kaybetmeyeyim diye benim için bir hatıra.
Sólo como recuerdo para no olvidar nada.
Onu ; bisikleti ve savrulan etekleriyle, köşeyi dönüp gözden kaybolduğu yolda, çocukluk çağımızın semalarından çıkıp giden, acı bir hatıra olarak anımsarım.
Pero tengo algún recuerdo de ella... de aquellos tiempos de mi niñez... Aquella manera en que doblaba la esquina... Con su bonita figura y la falda volando al viento.
- Sizde kalsın. Benden bir hatıra olur. - Hatıra mı?
Guárdeselo, así me acordaré.
Sana benden bir hatıra.
Tengo un recuerdo para ti.
Bir hatıra olacak.
Tendré un recuerdo.
Neşenizi yerine getirebilecek bir hatıra.
Un pequeño recuerdo para que no lo olvide.
Midway Muharebesi'nden eski bir hatıra.
Un viejo recuerdo de Midway.
Ayrıca bu onun bastırdığı bir hatıra da değildi.
Y no era un recuerdo reprimido.
Bu bir hatıra.
Es un recuerdo.
Benden bir hatıra.
Mi desquite.
- Al, küçük bir hatıra.
Aquí. Como un pequeño recuerdo.
- Senden bir hatıra mı?
- ¿ En recuerdo tuyo?
Al, sana bir hatıra getirdim.
Te he traído un regalito.
- Al sana bir hatıra daha getirdim.
- Te he traído otro regalito.
Bu Minobu gezisinden daha güzel bir hatıra nerden bulurum?
¿ Acaso podría guardar un recuerdo mejor de este viaje a Minobu?
Bir gün, bu ziyaretin sadece bir hatıra olarak kalacak kalbimde yaşattığım diğer güzel hatıraların yanında.
Un día esta visita tan sólo será un recuerdo... uno más entre tantos.
- Rhine'dan küçük bir hatıra.
Un recuerdo del Rhin.
Hoş bir hatıra değil belki ama anlatmak iyi geldi.
Bueno, tal vez no fue un buen recuerdo pero me sentí bien hablando de eso.
Çok yakında hatıra defterinde yeni bir şey olacak.
Muy pronto tendrás algo nuevo para recordar.
"Hayatımda sizi incitecek bir şey yapmadım, " Cassio'yu sevmedim hiç. " Gökler şahidimdir, ona asla hatıra gibi bir şey vermedim.
Nunca en mi vida os ofendí,... jamás amé a Casio,... solo la estima natural que permite el Cielo...
Hatıra olması dışında bir değeri yok.
Es malo, no vale mucho.
Bu yüzden yanımda bir çeşit hatıra götürebildiğim için kendimi çok şanslı sayıyorum.
Así que me considero muy afortunada... de poder llevarme una clase de recuerdo.
Bu o hatıra defterlerindeki bir söz, ama kimse bunu yüreğinde taşımıyor.
Es tan sólo uno más en ese libro de recortes, pero si tiene que cargar con eso...
Bu babamdan kalan son hatıra, ve yaşadıkça bende kalacak ve bu da çok çok uzun bir zaman demek.
Es la última posesión de mi padre y la conservaré mientras viva... y eso será por mucho, mucho tiempo.
Arkadaşına son bir kez bak, hatıra olsun.
Mira bien a tu compañero y despídete de él.
Neredeyse sargılarına dokunuyorum sonra cesaretim kırılıyor hatıra başka bir karanlık köşeye kaçıyor.
Alargo la mano, casi puedo tocarlo, y entonces me falla el valor y se me escapa a otro rincón oscuro.
Başka bir kıskanç kadından hatıra mı?
¿ Un recuerdo de otra mujer celosa?
Şu son anlarımızı, herşeyden daha güzel... bir anı olarak saklamalıyız... ki bu hatıra bizi yaşatsın.
Guardemos del último momento el más bello recuerdo Un recuerdo que nos ayude a vivir
hatıra 18
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36
bir hafta mı 41
bir hata oldu 23
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hata 32
bir hafta 109
bir hediye 84
bir hafta oldu 20
bir hayalet 36
bir hafta mı 41
bir hata oldu 23