Bir hiç translate Spanish
78,956 parallel translation
Onca yolu bir hiç için gelmedim ben.
No vine lejos en vano.
Ekibimizin burada yaptığı şey bir hiç için olmayacak.
No podemos dejar que lo que nuestro equipo hizo aquí esta noche sea para nada.
Seni bir daha hiç bırakmayacağım.
Jamás te abandonaré otra vez.
- Böyle bir şey daha önce hiç görmediniz.
- Jamás has visto algo como esto...
Hiç bir fikrim yoktu.
No tenía ni idea.
Hiç bir fikrim yok.
Ni idea.
Daha önce hiç bunun gibi bir şey yapmadık.
Y ahí... Nadie gana esas cantidades.
Doğrusu, son üç yıldır hiç iyi bir şey yazmadım.
La verdad, hace tres años que no escribo nada bueno.
Bir romantik kart yazarı olarak, hiç romantik değildin.
Para ser escritor de tarjetas de amor, no eras romántico.
Hiç. Sadece bir soru sormak istiyordum.
Nada, hombre, solo quería hacerte una pregunta.
Tamam, benim hiç bir şeyim yok. Tamam.
Tienes a... bien, y no tengo nada.
İki günümüz yollarda geçti, bir öğün yedik ve neredeyse hiç uyumadık.
Llevamos dos días de camino, una sola comida y casi no hemos dormido.
Hiç sorun değil. Bildiğim harika bir pastane var...
Hay un lugar de pasteles de diseño...
Beni bugüne kadar hiç yanıltmayan bir pusulam var.
Tengo una brújula interna que nunca me ha fallado.
Bir şeyler yapmanız lazım yoksa bu olaydan hiç ders almaz.
Tiene que hacer algo, o él nunca va a captar el mensaje.
Gettysburg'de bir bacak, Chickamauga'da bir kol kaybetti. Ama kana susamışlığı hiç bitmedi.
Perdió una pierna en Gettysburg y un brazo en Chickamauga, pero su sed de sangre no había sido saciada.
Gizli bir komuta üssün olduğunu duyduk ama hiç bulamadık.
Escuchamos que tienes una base de datos de comandos ocultos, pero no la pudimos encontrar.
Tessa Lily'i daha önce hiç görmediği bir adamla konuşurken bulduğunu söyledi.
Tessa dijo que encontró a Lily hablando con un tipo que nunca había conocido antes.
Onu bir daha hiç görmedim.
Nunca volví a verlo.
Böyle bir adam neden kardeşini, sonra da Maggie'yi, sonra da hiç tanımadığın düşesi öldürdü?
¿ Por qué este tipo mataría a tu hermana, a Maggie y a gente que apenas conoces en Nantucket, como la Duquesa?
- Daha önce hiç böyle bir cam görmemiştim.
Nunca he visto vidrio como este antes.
Hiç böyle bir şey görmedim.
¡ Nunca vi nada igual!
Hiç tanımadığım yetişkin bir adam.
Un adulto que nunca conocí.
Burası hiç gelinmeyecek bir yer komutanım.
No se puede cruzar este lugar, señor.
Hiç aşık olacak mısın diye... o kadar merak edersin ki.. ... bir gün.. ... senin de başına gelir diye umarak.
Pasas mucho tiempo... pensando si alguna vez te enamorarás, esperando... que te pase a ti.
Ve herhangi bir ziyaretçi böyle bir not hakkında konuşabileceğinden, hiç ziyaretçin olmadığını varsaymalıyım.
Y como cualquier visita preguntaría por una nota así, asumo que no recibe ninguna.
Hiç aklına gelmedi mi? Tek bir kez bile Sherlock'un gizli erkek kardeşinin aslında gizli kız kardeşi olabileceği?
¿ No se te ocurrió nunca, ni siquiera una vez, que el hermano secreto de Sherlock pudiera ser una hermana secreta?
Hiç büyümeyen bir yavru hayal edin.
Imaginen un cachorro que jamás crece.
Bir daha asla hiç kimse bebek istemeyecek.
Que nadie querrá un bebé nunca, nunca más.
Ve biliyordum ki dördüncü kez dönseydim bir daha hiç ayrılmazdım.
Y sabía que si regresaba una cuarta vez... nunca me iría.
Şuna bak, hayatımda hiç böyle bir şey görmemiştim.
Nunca había visto algo así antes. ¡ Ay, Dios mío!
- Hiç sıkıcı bir program yaptım mı?
- ¿ Alguna vez hice un programa aburrido?
"Saçmalık bir yana, senin gibi biriyle tanışıp... "... baş başa kalabileceğim, aklıma hiç gelmemişti.
"Tonterías aparte, nunca imaginé conocer" ni estar con alguien como tú.
Ama geçmişte olan bir olayla alakalı bütün kaynakları ortadan kaldırırsan... O geçmiş hiç yaşanmamış gibi olur.
Pero si suprimes todas las menciones de algo del pasado, ese pasado desaparece.
Daha önce hiç kimsenin görmedigi türden bir seydi.
Dudo mucho de que alguien haya visto algo como lo que pasó.
Ben öyle bir sey görmedim hiç.
Nunca había visto algo como eso.
Hiç, hiç öyle bir sey okumadim bile.
Yo nunca, nunca, había leído algo así.
Böyle bir şey gördün mü hiç?
¿ Llegaste a ver algo como esto?
Arkanda bıraktığın toz toprak Büyük Kanyon'u doldururdu ama ben bunları hiç aleyhinde kullanmadım çünkü sen şimdi olduğun gibi o zaman da harika bir ajandın.
Tenía suficiente suciedad tuya, para llenar el Gran Cañón, y nunca he usado ni una cucharada. Porque tú eras y eres un gran Agente.
Bir ay önce hiç babam yoktu.
Hace un mes no tenía padres...
- Hiç istemediğimiz bir zamanda bizi karalamak için kiralanmış biri olabileceğini düşündün mü?
¿ Pensaste que puede ser alguien contratado para darnos una imagen negativa cuando queremos evitar eso?
Elimizde kesin bir şey olmazsa kaybederiz ve bu hiç hoşuma gitmez.
Si no tenemos algo concluyente, vamos a perder, y eso no me gusta.
Açıkçası hiç bu kadar hızlı yapılan bir anlaşma görmemiştim.
Que conste que nunca había visto un trato que se diera tan rápido.
Her neyse dönüşün nasıl bir insan hâline geldiğimi görmemi sağladı ve bu hiç hoşuma gitmedi.
En todo caso tu regreso me hizo analizar la persona en que me convertí, y no me gustó.
Bunun için nasıl bir bedel ödeyeceğimi hiç hesaba katmadım.
Nunca consideré el costo que tendría en mi vida.
Bir daha Joy'un yanına yaklaşırsanız hiç iyi olmaz, demek için geldim.
Vine para decirle que no les conviene volver a acercarse a Joy nunca más.
Hiç gelmeyen bir tehdidi bekleyip K'un-Lun'da onca yılı boşa geçirdim.
Años de entrenamiento en K'un-Lun en vano, esperando una amenaza que nunca llegó.
Hepimizin aynı fikirde olabileceği bir konu varsa o da şu : Bugüne dek abim bize hiç hayal kırıklığı yaşatmadı.
Si hay algo en lo que todos podemos concordar es que mi hermano nunca nos dio un motivo para dudar de él.
Hayatımda bir Iron Fist daha görmeyi hiç beklemiyordum.
Nunca creí que conocería a otro Iron Fist en mi vida.
Şu an hiç iyi bir zaman değil.
No es un buen momento.
Hiç bunun ne kadar boktan bir fikir olduğunu düşündün mü?
¿ Te detuviste a considerar que esta es una idea de mierda?
bir hiçsin 22
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hicks 64
hiçbir şey 4260
hiçbir sey 26
hiçbir şey anlamadım 43
hiçbirşey 492
hiçbir şey anlamıyorum 56
hiçbir şey yok 457
hiçbir şeye dokunma 57
hiçbir şey istemiyorum 65
hiçbir şey yoktu 36
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye 82
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160
hiçbir şey olmuyor 60
hiçbir şeye ihtiyacım yok 25
hiçbir şey söyleme 96
hiçbir şeye 82
hiçbiri 122
hiçbir şeyin yok 23
hiçbir şey hissetmiyorum 56
hiçbir şeyim yok 92
hiçbir şey bilmiyorum 160