Bir hafta mı translate Spanish
4,237 parallel translation
Bir hafta mı?
¿ Una semana?
3 gün. Bir hafta mı?
Tres días. ¿ Una semana?
Ve bir hafta geçmesine rağmen, kimse ikramiyeyi almaya gelmeyince sen de benim yaptığımı yapıp kamera görüntülerine baktın.
Y luego de una semana que nadie reclamó el premio, hiciste lo que yo hice, revisaste el vídeo de seguridad.
Charles Milk geçen hafta öldürülmüş olmasaydı bunun epey bir yardımı olurdu.
Bueno, eso sería de gran ayuda si no hubieran asesinado a Charles Milk la semana pasada.
Yani, bir hafta yine üniversite hayatının tadını mı çıkaracağız?
Eso es increíble! Esto significa, de una semana de oportunidad de disfrutar de la vida universitaria, una vez más!
Bu hafta bir gece, Roger, tamam mı?
Alguna noche de esta semana, Roger, ¿ sí?
Daha bir kaç hafta oldu, bakalım nereye gidicek.
Solo han sido una cuantas semanas, así que veremos a dónde nos lleva.
Bir hafta ön cam olmayacak mı?
¿ Una semana sin parabrisas?
Arabanızla ilgili küçük bir sorununuz olduğunu duyduk umarım birkaç hafta kilisenin minibüsünü kullanmaktan çekinmezsiniz.
Escuché que tenían un pequeño problema con su auto y espero que se sientan libres de usar la camioneta de la iglesia por las próximas semanas.
Mart ayında çok sıcak bir hafta sonuydu, sanırım.
"un sexo alucinante,"
Bir hafta dizlerime kadar mürekkep içinde olacağım.
Estaré sumergido en trabajo durante una semana.
Bu inanılmaz bir şey oldu Eğer bu hafta sonu yaptım.
Hiciste una cosa increíble ese fin de semana.
Hafta sonunda yapmayı planladığın ilginç bir şey var mı?
Te quiero, pequeña. ¿ Vas a hacer algo interesante este fin de semana?
Bir kundakçıyı ve zırhlı araba hırsızlarını yakaladı ve daha geçen hafta bizim yapamadığımızı yapıp Vertigo'nun ardındaki örgütü çökertti.
Eliminó al pirómano, y a los ladrones de los blindados, y hace una semana, anuló el tráfico de Vértigo cuando nosotros no podíamos.
Bir kaç hafta içinde mahkemeye çıkacağım. Bence ikimiz de nasıl sonuçlanacağını biliyoruz.
Voy a juicio en unas semanas, creo que sabemos cómo terminará eso.
Patronum için çalışacaklar ve iki hafta boyunca yatacakları bir yer lâzım.
Harán un trabajo para mi jefe y necesitamos alojarlos por dos semanas.
Bir hafta kadar önce öldürdüğü insanlarlaydım.
Estuve con la gente que mató hace menos de una semana.
Geçen hafta dinlemeye aldığımız uyduda bir konuşma yakaladık. Sanırım Bay Garza.
Hay conversación en la línea satélite que pinchamos la semana pasada al señor Garza, creo.
Birkhoff'la tasarladığımız bir program, birkaç hafta önce haberlerde temizlikçilerin parmağı olabilecek bir iş yakaladı.
Hace un par de semanas, un programa que diseñé con Birkhoff encontró un patrón de comportamiento típico de limpiador en las noticias.
Evet, bir ya da iki hafta sonu önce oradaydım.
- Sí, hace un o dos fines de semana.
Mark Latimer, birkaç hafta önce Briar Cliff'te patlak bir boru onardı mı?
¿ Mark Latimer arregló la tubería rota en el acantilado hace unas semanas?
İtalya'da bir kadınla tanıştın ve bir hafta sonra, nişanlandın mı?
- Conoces a una mujer en Italia y una semana después, ¿ estás comprometido?
Geçtiğimiz birkaç hafta içinde çok güldüm, bir sürü şey yaptım.
Estas últimas semanas, me he reído más, he hecho más cosas, he disfrutado más que...
Diğer terapistler ile çalışıyorum ve onlara başka bir hasta gönderdim. Yani gelecek hafta seninle işim bittikten sonra onunla çalışmaya başlayacağım.
Trabajo con otros terapeutas, y fui enviada con otro cliente, empezaré con él la próxima semana, luego de que tú y yo terminemos.
Aramızda kalsın, bence Cassie Oliver'dan ayrılacaktı. Ama Oliver birden Bahama Adaları'na bir hafta tatile çıkalım dedi.
Entre nosotras, creo que Cassie quería dejar a Oliver pero entonces él dijo : "deberíamos ir una semana a las Bahamas".
Bir keresinde bir kaç hafta uyumadım, evet.
Una vez estuve varias semanas sin dormir. Sí.
İsa bizimle neredeyse bir hafta yaşadı. Hâlâ mı inanmazsın?
Esto te sacará del apuro por un tiempo.
Bir hafta burada olacağım.
Me voy a quedar aquí toda la semana.
Bir hafta boyunca nerede yaşadığımı hatırlamaz haldeydim.
No podía recordar mi dirección durante esa semana.
Çok yoğun bir zamanımda sana güvendim şimdi senin kovduklarının yerini doldurmak için bütün hafta çalışacağım.
Confié en ti estando muy agobiado, y ahora voy a tener que pasarme toda la semana resolviendo los problemas que has causado.
Birkaç hafta önce lokantada nerdeyse buluşacağımız o gün bana bir kitap bıraktı içinde Thomas Merton'a ait bir alıntı vardı.
Cuando estuvimos cerca de vernos en el restaurante hace unas semanas me dejó un libro con una cita de Thomas Merton escrita adentro.
- Bu hafta bir toplantım olacak, yani...
- Voy a finales de semana.
Raporumu yazdım ve bir hafta içinde gözden düşmüştüm. Araştırma mahvoldu. Kovuldum.
Así que redacté mi informe... y en una semana... fui desacreditado, mi investigación destruida... despedido.
Tek bildiğim birkaç hafta içerisinde bir seks skandalına karıştığım.
Todo lo que sé es que a las pocas semanas estaba envuelto en un escándalo sexual...
Yaklaşık dört hafta önce aradığım bir kırmızı hat var.
Hay una línea de ayuda. Llamé hace unas cuatro semanas.
Ve sanırım bir hafta önce ona saldırdı.
Y creo que él la agredió hace una semana.
Bir hafta sonra ne olup olmayacağına bakalım.
Veamos lo a salvo que estoy dentro de una semana.
Bir seferliğine de olsa, bu hafta karnımı doyurabilmek istiyorum.
Por una vez, quisiera tener comida esta semana.
Bunun için çok heyecanlıydım ama kazadan bir hafta sonra çıktı.
Estaba muy entusiasmado por ella, pero se estrenó la semana después de mi accidente.
Geçen hafta, LA Fica'da öğle yemeğindeyken Sophie'yi emziriyordum müdür gelip "Onu tek başınıza olacağınız bir yerde yapar mısınız?" dedi.
La semana pasada, estaba dándole el pecho a Sophie mientras estábamos almorzando en LA fica, y el director vino y me dijo, "¿ te importaría hacer eso en un lugar más privado?"
Bir hafta daha adamım!
¡ Una semana más, hombre!
İşim bitene kadar her hafta bir parmağımı kesecek.
Un dedo cada semana hasta que todo lo que quede sea una pinza de langosta.
Bu hafta her gün, Pawnne Ortakları ile ilgili halka açık bir oturuma liderlik etmek zorundayım ve insanlarla konuşmaktan nefret ediyorum.
Tengo que liderar un foro público para los Espacios Comunes de Pawnee, todos los días de esta semana, y odio hablar con la gente.
Bir hafta önce, benim küçük kardeşim bu kapının arkasında duruyordu, ödül alışımı izliyordu.
Hace una semana, mi hermanito estaba de pie detrás de esa puerta, mirándome obtener un premio.
Yaklaşık bir hafta önce de hesabına denizaşırı bir hesaptan 10 bin dolar aktarılmış ve Queens'e taşınımış.
Y hace una semana, recibió un pago de 10.000 dólares del extranjero y se muda a Queens.
Başlamadan önce, bu hafta sonu eşimle birlikte 40. yıldönümümüz için ufak bir parti veriyoruz ve eşim arkadaşlarımı davet etmemi istedi.
Antes de que comencemos, mi esposa y yo haremos una fiestita el fin de semana por nuestro 40º aniversario y me pidió que invite a mis amigos.
Biliyor musun, ben lisedeyken bir hafta boyunca yanımızda bir torba un taşıyıp bu torba sanki bir çocukmuş gibi varsaymalıydık.
Sabes, cuando estaba en el instituto, tuvimos que pasar una semana cargando un saco de harina, fingiendo que era un niño.
Oldukça çalkantılı bir hafta geçirdim bunu söylemek üzücü... 2 kilo daha aldığımı.
Tuve una semana muy agitada, y me entristece decir... que aumenté cuatro libras más.
Eğer hayatları boyunca bakabileceklerse bir hafta sonu da bakabilirler. Sanırım.
Oye, si pueden cuidarlos el resto de sus vidas, seguro que pueden hacerlo en un fin de semana.
Bir gün ağzından "Bir hafta sonunu da futbol izlemeden geçirsek olmaz mı?" diye kaçırırsın, ve sonra...
Un día dices : "¿ Puede haber un fin de semana donde no veamos fútbol?"
Gelecek hafta şartlı tahliye memurumla görüşmeyi umuyorum. Daha iyi bir iş bulabilir mi diye soracağım.
Espero ver a mi agente la semana que viene, a ver si puede conseguirme un trabajo mejor.
bir hafta sonra 49
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta içinde 26
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004
bir hafta önce 34
bir hafta 109
bir hafta oldu 20
bir hafta içinde 26
michael 2337
michele 109
michèle 40
mina 105
mike 2004