Birşey daha translate Spanish
2,058 parallel translation
Üzgünüm, odana geri çıkıyorsun. Onun üzerine birşey daha giyiyorsun.
Disculpame, vete a tu dormitorio y ponte algo sobre eso.
İlginç birşey daha, nesneler asla birbirine değmez.
Otro hecho extraño es que los objetos en realidad nunca se tocan entre si.
Birşey daha, dün akşamdan kalan yeni oy durumunu istiyorum.
Una cosa más necesito las nuevas estadísticas de la encuesta de anoche.
O halde sana birşey daha söyleyim. Nucci'yle de işim bitti.
Y yo te diré algo más... terminé con Nucci.
Birşey daha var dı..
Sí, pero no todas.
Ya tabi, birşey daha var.
Oh, si una cosa más.
- Evet. - Evet, büyük ihtimalle sizin müzenizden çalıp buraya attıkları başka birşey daha.
- Sí, seguramente robada.
Sandy, başka birşey daha var.
Sandy, hay algo más.
Fakat.başka birşey daha söyleyeceğim.
Es que es el primero de muchos
Birşey daha var.
Una cosa.
Yani, daha önce bu tarz birşey yapmamıştık.
Digo, nunca he hecho esto.
Gerçeği söyleyeceğim, bir tutukluyu daha kaybolanlar listesine eklemekten başka birşey ifade etmez.
Diré la verdad. no hará ninguna diferencia, Añadiendo un prisionero escapado a la lista.
Bazı araştırmalarda görüldü ki, insan elini oynatmaya veya birşey söylemeye başlarken daha ne yapmaya çalıştığının bilincinde bile değilken beyinde, belli sinir hücrelerinde etkinlikler var.
Hubo estudios que mostraron que cuando la gente empieza... a mover una mano o empieza a decir algo... hay actividad en ciertas células nerviosas del cerebro... incluso antes de estar conscientemente enteradas de lo que tratan de hacer.
Bundan çok daha büyük birşey ile gelmeli.
Tiene que salir con algo mucho, mucho más grande que eso.
Bence bu parayla alakalı birşey, veya daha derin birşeyle alakalı?
No. ¿ Esto va de dinero o de algo más profundo?
Yaşamak için bir neden bulmak daha önce yaptığım birşey değil.
Encontrarle a alguien una razón para vivir no es algo que haya hecho antes.
Vov.Daha modern birşey olamaz ha?
Vaya. ¿ Qué podría ser más futurista que eso, no?
Listemden bir şeyi daha çıkarmanın sevincini yaşıyordum, ama özellikle hoş olan birşey vardı ki Pops'a arabasını verdikten sonra birlikte tekrar zaman geçirebilmiştik.
Me sentí bien de poder tachar éste. Pero además, le dio a la pandilla... un sitio donde volver a reunirse.
bu şekilde cevap alınmadan uzayan birşey, burada hepimizi daha büyük bir tehlikenin içine sokar.
Cuanto más tiempo pase sin que respondamos a algo como esto más peligroso se pondrá para nosotros.
Bu duygusal yakınlaşma daha fiziksel birşey için iyi bir platform oluşturuyor olabilir.
Sabes que esta conexión emocional puede ser buena plataforma para una física.
Bu kadar iğrenç birşeyi yutacaksam, benim için içinde daha iyi birşey olmalı.
Si voy a tragar algo que me desagrada más vale que haya algo en ello para mí.
Ama seçim yapmamak ise daha az kolay veya öyle birşey.
Pero no escoger es todavía menos facil o algo así.
Bak, eğer yeteri kadar takılırsan, nasıl birşey olduğunu daha iyi anlarsın.
Mira, si lo miras un poco mejor, te darás cuenta como es en realidad.
Şey, hayalimde hep bundan daha kıyak birşey canlandırmıştım.
Bueno, lo que me imaginaba era más bueno que esto.
Uydu görüntülerinden ilk yağmurun resimlerini inceliyordum, biz daha çocuk iken olan, ve orada diğer meteorlar gibi hareket etmeyen birşey vardı.
Estuve mirando en el satélite imágenes de la primera lluvia la que sucedió cuando éramos niños y ahí había algo que no chocó de la manera en que los otros meteoritos lo hicieron.
Ya da, daha kötüsü buna benzer birşey.
O, peor aún, algo como eso.
Göçmen işçilerin çoğu yanlarında, dua kartları getirir, mumlar, bunun gibi şeyler, ama... Böyle daha öncede böyle birşey gördüğümü sanmıyorum
Montones de trabajadores inmigrantes, traen tarjetas de oración velas, cosas como esas, pero no creo haber visto esto antes.
Daha birşey görmedin... Patron.
No has visto nada aún, jefe.
Eger sandalyeye birsey olursa, Fazladan 3 haftasi daha mi olacak?
Así que si algo le sucediera a la silla ¿ él obtendría tres semanas más?
Genç bir yüzde kendini görmekten daha harika birşey yoktur.
No hay alegría mayor que verse en un rostro joven.
Siz daha birşey söylemediniz.
A � n no ha dicho nada.
aslında birilerine çalışmıyor, fakat herzaman... daha büyük birşey çalınıyor, bu sadece parayla ilgili değil, orada öğrenci olarak kaybettiği zamanı açıklamaz.
Eso tampoco queda, porque aunque está robando cada vez más, ahí no hay suficiente dinero para justificar el tiempo que gasta como estudiante.
daha çok sevdiği birşey için, Alan.
Para algo que ella amó más, Alan.
Bilirsin, daha çok bir evladın babasından öğrenmesi gereken birşey.
Tú sabes, esto es la clase de cosa que un hijo debería aprender de su padre.
Ben daha çok Avrupa falan diye düşünmüştüm ya da benzer birşey, .. ama gene de iyi bir ikinci seçim.
Más bien había pensado en ir a Europa o algo así pero es una buena segunda opción.
Hiç birşey beni Bayan Quagmire olmaktan daha mutlu yapamaz.
¡ Nada me haría más feliz que ser la Señora Quagmire!
Bir çeşit ucubeler hariç, yani... hiç birşey söylemezsen daha iyi.
Es algo que asusta a la gente, así que... Mejor si no dices nada.
İşte o zaman anladım ki elimde süper birşey vardı - - daha önce hiç olmayan birşey :
En ese momento me di cuenta que tenía algo de lo que no quería deshacerme. Algo que nunca tuve :
Bu sadece bir hastaneden daha öte birşey.
Esto es más que el hospital.
Daha cinsel içerikli birşey yapmadık ama o yaşlı bayanın bana yaptırdığı küllüğe bak.
Todavía no hemos hecho nada de sexo... pero mira el cenicero que ha hecho la vieja.
Neden daha önceden birşey söylemedin?
¿ Porque no me dijiste antes?
Eğer babamın bana öğrettiği birşey varsa o da şudur bir şişe kan, bir varil altından daha pahalıdır.
Si hay algo que mi padre me enseñó, es esto un litro de sangre cuesta más que un galón de oro.
Daha önce görmedigim birşey degil.
Nada que no haya visto antes.
Hissedecek çok şey. bir daha böyle birşey yapabilecek miyim bilmiyorum.
No sé si yo podría hacer algo así.
Hala toprak örnekleri ile ugraşıyorum, ama orda birşey bana daha ayrıntılı Bilgi verebilir
Aún no terminé de analizar las muestras del suelo. Quizá averigüe algo más.
Daha nitelikli birşey yapmanızı istiyorum, tıpkı, o bir bakire ve onu istiyor ama aklı karışık.
Pone la misma expresión de antes, estilo... es virgen y tiene ganas, pero está un poco desorientado.
Bu daha çok patates soymak, bulaşık yıkamak gibi birşey olacak.
En realidad es más del tipo de pelar patatas, lavar platos...
İşte bu daha önce görmedğimiz birşey.
Esto es la primera vez que pasa.
Bundan daha güzel birşey yoktur.
No hay nada más bello.
O daha önce hiçbir bir kadının ılık sarılışının nasıl birşey olduğunu bilmeden ölecek.
Porque la verdadera tragedia es que morirá sin haber sentido el cálido abrazo de una mujer.
Keşke daha önce keskin bir dönüm noktası olsaydı, ama bunun gibi birşey- - Bebeğin büyüklüğü, ve dönmüş hali, kemikler hala oluşmakta- - Genellikle ikinci üç aylık döneme kadar sürer.
Me hubiera gustado haber hecho una evaluación definitiva antes pero con algo como esto el tamaño del bebé y la posición rotada los huesos todavía formándose recién en el segundo trimestre se puede estar absolutamente seguro.
birşey daha var 35
daha 281
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha 281
daha önce hiç böyle hissetmemiştim 22
daha fazla 180
daha sonra 654
daha neler 80
daha iyi olur 49
daha iyi 561
daha iyiyim 141
daha iyisini yapabilirsin 39
daha iyi olacak 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha iyisin 19
daha sonra da 30
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha sonra konuşuruz 47
daha az 29
daha iyi misin 168
daha sonra gel 18
daha yeni geldim 61
daha iyisin 19
daha sonra da 30
daha iyi misiniz 18
daha iyi olurdu 21
daha sonra konuşuruz 47
daha az 29
daha ne olsun 43
daha iyi mi 68
daha sonra görüşürüz 59
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha iyisi 53
daha yeni 32
daha ne 26
daha erken 68
daha ne istiyorsun 109
daha iyi mi 68
daha sonra görüşürüz 59
daha iyi ya 37
daha sert 154
daha iyisi 53
daha yeni 32
daha ne 26
daha erken 68
daha ne istiyorsun 109