Bu iş buraya kadar translate Spanish
57 parallel translation
Ya bu adamla işi pişirirsin, ya da bu iş buraya kadar.
Arréglatelas con ese tipo o te dejo. ¡ Toma, zorra!
Evet arkadaşlar, bu iş buraya kadar.
Bien, muchachos, creo que llegó la hora.
Bu iş buraya kadar Stapleton.
Bien, Stapleton, se acabó.
Bu iş buraya kadar.
Bueno, eso es todo.
Bu iş buraya kadar.
Se ha hecho añicos.
- Bu iş buraya kadar.
- Ahí se acaba todo.
Bu iş buraya kadar.
Se acabó.
Peki, o zaman bu iş buraya kadar.
Bueno, entonces esto es todo.
- Bu iş buraya kadar Benny!
¡ Termínala, Benny! ¿ Quieres hacer negocios?
Bu iş buraya kadar.
Así son las cosas.
Diyorum ki... galiba bu iş buraya kadar.
Digo que se acabó.
Sanırım bu iş buraya kadar.
Eso es lo que parece.
Bu iş buraya kadar.
Supongo que eso lo da por terminado.
Bu iş buraya kadar.
Estoy harta.
Bu iş buraya kadar.
¡ Carajo! No puedo hacer esto.
Bu iş buraya kadar.
Eso se termina ahora.
Bu iş buraya kadar nasıl geldi.
Ellos están allí debido a ella allí.
İşte, bu iş buraya kadar, seni aptal İrlandalı!
¡ Este es el fin, estúpido!
Sonra bu iş buraya kadar geldi.
La tercera vez aún más fuerte, etcétera
Bu iş buraya kadar.
Se acabó la fiesta.
Bu iş buraya kadar Monty. 60 saniye içinde burada olmazsa bu film bitti demektir.
Si no llega en 60 segundos, se acabó la película.
Bu iş buraya kadar.
La inspección debería haberse acabado.
Bu iş buraya kadar.
Aquí termina esto.
Bu iş buraya kadar. Şerif benim. - Ben temiz kalacağız diyorum.
Soy el comisario y digo que lo hagamos por derecha. ¿ Entendido?
Bunu düzeltmek için anlatacak başka masalın yok, bu iş buraya kadar.
No hay ningún cuento en tu cabeza que lo solucione y eso es todo.
Bu iş buraya kadar.
Se ha acabado.
Sakın bir kelime daha etme. - Çok geç. Bu iş buraya kadar.
Es demasiado tarde.
Hermes seferi başarısız olduğunda bilim camiasındaki bizler "bu iş buraya kadar" dedik.
Cuando la expedición Hermes se perdió, en la comunidad científica pensamos que todo había acabado.
Yerinde olsam bu iş buraya kadar derdim.
En su lugar, yo lo hubiese dado por terminado.
Bak, gidip Yüzbaşı Sutton'a çaba gösterdiğini söyleyebilirsin ama... Bu iş buraya kadar.
- Mire, puede ir y decirle al capitán Sutton que lo ha intentado, pero eso... eso es todo.
O boşluğu, girişkenliğin eksikliğini görüyorsunuz. Suyun yatağını bulmasına müsaade edebilme isteği, müdahil olmadan yada "Bu yöne veya şu yöne gitse de bu iş buraya kadar" demeden...
Se nota el vacío, la falta de iniciativa, como todo sigue igual, sin que nadie entre y diga,
Hanımlar, beyler bu iş buraya kadar geldi.
Señoras y señores, eso es en lo que se ha convertido :
Bu iş buraya kadar, Mavi İskelet'e gidiyoruz.
Iremos al "Esqueleto Azul".
Korkarım bu iş şimdilik buraya kadar.
Me temo que nos quedamos igual.
- Bak, Jack eğer buraya gelene kadar o kamyonu yakalayıp geçemezsek bu iş yatar.
Jack si no podemos adelantar y alcanzar a ese camión antes de que llegue hasta aquí, tendremos problemas.
Scott, başka herhangi bir araştırmacı subayın kolayca yapabileceği... bu iş için, Broderick'i taa El Paso'dan buraya kadar sevk etmek zorunda kalmış.
Scott he enviado al coronel Broderick... en una misión que habría podido asignar a cualquier investigador.
Yani, bu kadar zamandır buraya geliyorum, sana bu kadar para ödüyorum ve niçin hala iş yapmak istiyorum?
He venido mucho y he pagado mucho, ¿ por qué aún deseo prostituirme?
- Bu iş buraya kadar.
- Eso lo arregla.
Bu iş buraya kadar.
Te la has cargado.
Bu iş buraya kadar.
Ya está.
Bu iş buraya kadar.
Basta.
Bu iş buraya kadar!
Se acabo.
Eğer Stringer Bell, Baltimore'dan buraya kadar böyle bir iş için gelmişse hakikatten bu işte bir iş vardır değil mi?
Si Stringer Bell se aleja tanto de Baltimore para este trabajito, tenemos un misterio, ¿ no?
Bu iş buraya varacak.Bana söyle, yaşamak için neden bu kadar alçalıyorsun.
De esto se trata. Necesito que me diga su misión en la vida.
Bu iş nasıl buraya kadar geldi?
¿ Cómo llegaste a esto?
Bu kadar yolu gelerek hiçbir şey kazanmadınız. Buraya Susan Connors adındaki kadının sizin iş vereniniz olduğunu tahmin ettiğim, Miguel Cervantes'ten salınması için münakaşa etmeye geldim. Ödemeye hazırı -
No.
Buraya kadar. Bitti bu iş. Hayır, hayır, dur.
- Este trabajo se terminó.
Bu iş olacak. Buraya kadar geldiysem sarayın içine de erişebilirim.
Esto funcionará... también puedo llegar al interior del palacio...
Yani buraya geldin, durdun ve selam verdin. Sahnenin sahibi oldun. Bu iş için bu kadar yol kat etmek ve son elemeyi geçemeyeceğini düşünmek insanı korkutuyor.
No, significa que has llegado y has dicho hola Muchas de estas personas han tenido entrenamiento vocal, y muchas de ellas han estado en escuelas musicales.
Buraya kadar sargı yapıldı ve seninle iş yapmak güzeldi. Evet, bu iyi olur.
Sí, no estaría nada mal.
Kendi kendime : "Tamam, bu iş burada bitti buraya kadar iyi bile geldik." dedim.
Yo estaba pensando, "Vale, se acabó. Lo hemos intentado."
bu iş bitti 57
bu işi seviyorum 19
bu ise 19
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işi bitirelim 16
bu işe yaramaz 101
bu işi 16
bu işi seviyorum 19
bu ise 19
bu işte 52
bu işi bana bırak 43
bu işte beraberiz 22
bu iş görür 21
bu işi bitirelim 16
bu işe yaramaz 101
bu işi 16