English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Daş

Daş translate Spanish

22,966 parallel translation
Kupa'yı bize vermezsen, arkadaşın köpek maması olur.
Y tu amigo es comida de perro si no nos das la Copa.
- Amma yardımcı oldun ha!
- Gracias, ¡ vaya ayuda que me das!
Ne dediğinin farkında mısın?
¿ Te das cuenta de lo que dices?
Sen ne demediğinin farkında mısın?
Y tú, ¿ te das cuenta de lo que no me has dicho?
İğrençsin.
Me das asco.
Yeniden Doğuş'ta "sat" kelimesini bile kullanmıyoruz. Çünkü Yeniden Doğuş'un ürünlerinin mağazada aldıklarından ne derece daha iyi olduklarını anladığın zaman o şey kendini satmış oluyor.
No usamos la palabra "vender" en Rebirth porque cuando te das cuenta de cuán mejores son los productos Rebirth que los que hallas en tiendas, es sólo...
Sadece çıkıp herkese teşekkür edeceksin bu kadar.
No es nada. Te paras ahí y das las gracias.
Ama doğrusu, istatistiklerini her zaman ön planda tuttun.
Pero es verdad que le das mucha importancia a tus números.
- Sen tut, ben döveyim.
- Tú das y yo recibo.
Santa Bárbara das Graças adlı küçük bir kasabada doğdum... ve her şey orada başladı.
Yo nací en un pequeño pueblo llamado Santa Bárbara de Gracias y fue allá que todo comenzó.
Santa Barbara das Graças'a.
Para Santa Bárbara de Gracias.
Bu kızı çekersek olay biter, anlamıyor musun?
¿ No te das cuenta de que si filmamos a esa chica, estamos hechos?
Ve ne olursa olsun, vazgeçmiyorsun.
Y sin importar lo que pase, nunca te das por vencido.
Yoluna ikinci çıkışım oldu bu ve sen de buna öylece izin verecek bir tip değilsin.
Ya te he obstaculizado dos veces y no das la impresión de ser alguien que lo acepta sin más.
- Bu yüzden mi kendini büyük bir kahraman sanıyorsun?
- ¿ Por eso te las das de héroe?
Çok meşgulsün.
No das abasto.
Eğer onu yırtarsan, kendin dikmek zorunda kalırsın.
Si te lo arrancas, los puntos te los das tú.
Doğru, ama bence bu noktada gözlerinin yukarı bakması vurup vurmamandan daha önemli. Oraya bakacaklar.
Pero ahora creo que importa menos si le das que dónde miras, el público ve eso.
- Durumun farkında mısın?
- ¿ Te das cuenta?
Farkında mısın?
¿ Te das cuenta?
Farkında mısın değil misin?
¿ Te das cuenta o no?
Yaptığın tüm para benim sayemde. Bunu biliyor musun?
Todo el dinero que ganaste fue gracias a mí. ¿ Te das cuenta de eso?
- Neden bana veriyorsun?
¿ Por qué me los das?
- Sen de ders veriyorsun.
- Tú das clases.
Sadece zengin ve beyaz insanların yoga yaptığının farkındasın, değil mi?
Te das cuenta de que los únicos que hacen yoga son los blancos ricos, ¿ no?
Dostum, hepsini bir arada görünce, ne kadar da çok mahkum varmış.
Cuando ves a todas las reclusas juntas, te das cuenta de que son muchas.
Özel bir mülke kanun dışı olarak girdiğinin farkındasın, değil mi?
¿ Te das cuenta de que entraste de forma ilegal en propiedad privada?
Vücudunu çok fazla zorlayınca ve dinlenmeyince neler olduğunu biliyorsun.
Sabes lo que sucede si presionas a tu cuerpo y no te das tiempo para descansar.
- Neden veriyorsun bunu bana?
¿ Por qué me das esto?
Bana zarar veremeyeceğinin farkındasınız değil mi?
¿ Te das cuenta que no puede hacerme daño?
Belki sonunda anlarsınız...
Porque tal vez te das cuenta... por fin
Çünkü belki sonunda farkına...
Porque tal vez te das cuenta... por fin
Luci listedeki son işimizi hatırlıyor musun?
Lucy, ¿ te das cuenta que él es el último en nuestra lista?
Belki de içten içe onları kesmemen gerektiğinin sen de farkındasındır.
Quizá en el fondo te das cuenta que no deberías haberlas cortado.
Senin gibilerden ne kadar az var, biliyor musun?
¿ Te das cuenta de lo raro que eres?
Vur beni Dedektif! Lütfen! Belki sonunda anlarsın...
Me acaba de disparar, detective, por favor, porque tal vez te das cuenta... por fin
Şimdi bana ait olanı geri ver.
Ahora... me das lo que es mío.
Beni nasıl bir ahlaki pozisyona soktuğunun farkında mısın?
De alguna manera. ¿ Te das cuenta en la posición ética que me has puesto?
Benim olayım o zaten, anlamadın mı?
¿ Te das cuenta de que es mi oportunidad?
- Bize biraz izin verir misin tatlım?
- ¿ Nos das un minuto, cariño?
Evini aramamız için bize izin verdiğini söyle.
Di que nos das permiso para revisar tu casa.
Valizi Dries'e verir misin?
¿ Le das la maleta a Dries?
Hepiniz aşağıdasınız, bir şeyleri kırarsanız, ses çıkarırsanız, O zaman kapı var.'"
Si rompen algo, si hacen algún ruido les enseñaré dónde está la puerta.
Evet. Nick, dışarıdasın. "
Nick, estás fuera.
Sadece... Sen tamamen habersizsin.
Y no te das cuenta.
Bana bir şans verir misin?
¿ Me das una oportunidad?
Amerika'dasın
Estás en Estados Unidos.
Gördün mü?
¿ Te das cuenta?
Sen bu üç kişinin adını ver, ben de sana 3,600 doları vereyim.
Tú me das los tres nombres y yo te daré los 3.600 dólares.
Bana mutlu haplar veriyorsun. Seni uzun zamandır seviyorum.
Tú me das pastillas de la risa y yo te quiero mucho tiempo.
- Kalbini kırdığının farkında mısın?
¿ Te das cuenta?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]