Delik translate Spanish
6,519 parallel translation
Peki ya kıçını tekmeleyip delik deşik ederek kemerin tepesinden attığım zamana ne demeli?
O ¿ qué pasa con la vez que te di una patada en el culo, te disparé lleno de agujeros, y luego te eché de la entrada del arco?
Dünyada bana uygun bir delik bulup onu benimle şekillendirme azmi verdi, ve biliyorum, delice gelicek ama...
Me ha hecho querer encontrar un hueco en el mundo con la forma exacta para que yo lo pueda rellenar, - y sé que parece una locura... - No parece una locura.
- Bir delik olun!
- ¡ Apartaos!
10 dakika önce koca bir delik varken, şimdiyse duvar kapanmış.
Esta pared está sellada después de que un agujero de martillo gigante estuviera en ella hace 10 minutos.
Yoksa seni delik deşik eder geldiğin yere gönderirdim.
De lo contrario me cortaré y te arrojo en la misma canaleta. .. Que viniste.
Bu yavrunun yan tarafında bir delik açalım paraşütle atlayalım ve başka gün savaşalım derim.
Yo digo que hacer un agujero en al lado de este cachorro y lanzarse en paracaídas a cabo, en vivo para luchar otro día.
Ayrıca kendilerini delik deşik eden bu adamlar açığa alınacak ve aileleri de bu sebepten dolayı bilgilendirilecek.
Y todos esos hombres que simulen, se les bajará la paga a la mitad, y sus familias serán informadas de ello.
Eğer gerekirse hepsinin suratını delik deşik ederim!
¡ Si tengo que hacerlo les dispararé en la cara!
Biri, bu fren borusuna bir delik açmış.
Alguien pinchó el conducto del líquido de freno.
Bir dahaki hafta sonu iş bitiminde bu delik o kadar büyüyecek ki tüm şirketi kendi içine çekecek.
Para cuando cerremos la próxima semana... el problema será tan profundo que arrastrará a toda la empresa.
Yani bu herif Chiapas'ta girilmedik delik bırakmamış mı?
¿ Entonces este tipo atravesó Chiapas cogiendo?
Baba tarafı benim için hep kara bir delik olarak kaldı.
El lado de mi padre, siempre ha sido este agujero negro para mí.
Bir deliği yamıyoruz, ertesi günü başımıza altı tane daha delik yamama işi çıkıyor.
Tapamos un agujero, y aparecen seis al otro día.
Etraf delik kaynıyor. Eve dönün.
Está lleno de agujeros.
Kapıyı delik deşik etmesini beklemiyordum.
No esperaba que pudiera disparar a la puerta.
Tavanda delik açıp telden yukarı tırmanabilirdim!
Podría haber hecho un agujero en el techo y subir por el cable.
Birden çok delik var.
No es una herida, sino muchas.
Kafatasının içine delik açılıyor.
Taladrar un agujero en el cráneo.
Göbek deliğimde duruma göre piercing olabilen bir delik var.
Tengo un hueco en mi ombligo que puede o no haber sido un piercing.
Ona kocaman bir delik açınca içine işlemek çok kolay olur.
Meterse en su cabeza será fácil una vez que haga un gran agujero en ella.
Ona kocaman bir delik açınca içine işlemek çok kolay olur.
Meterse en su cabeza será fácil, una vez que le haya hecho un gran agujero.
Eğer hava almak çıktıysa, aldığı tek şey sırtına 9mm çapında 3 tane delik olmuş.
Bueno, si buscaba aire fresco, lo consiguió... tiene 3 agujeros en la espalda de bala de 9 mm de punta hueca.
Göğsünde 4'lü gruplar hâlinde 28 delik var.
28 heridas punzantes en el pecho en grupos de cuatro.
Tüm o kurbanlarda delik açan Coby değildi.
No fue Coby quien perforó a esas víctimas. Fuiste tú.
Bunu gömecek kadar büyük bir delik daha oluşmadı.
No hay un agujero tan grande para enterrar todo eso.
Şu anda kafasında delik olan kişi.
Él es el que tiene la nueva ranura para monedas en la cabeza.
Çocuğun göğsünde bir delik açtın.
Disparaste una agujero en el pecho de ese chico. ¿ Qué tal si te tallo uno en el tuyo?
- Delik seçin o zaman beyler.
- Elijan su agujero, caballeros.
Yüz milyon dolar bayağı büyük bir delik açar.
Cien millones es un agujero enorme.
Delik görünce doldurmaya çalışmayan adam mı var?
Bueno, ¿ quién no quiere llenar un p... agujero, verdad?
Peruk takıp çarşafa bir delik açarak işini gördürtüyor, anladım.
Te refieres a que usa peluca, hace que lo hagas a través de una sábana.
Senin nefesi kokan oğlun da, o pek kıymetli torbanda delik açmış.
¡ Y SU CHICO DE ALIENTO APESTOSO HIZO UN AGUJERO EN SU PRECIOSO SACO,
Kızının kaçarken deldiği hariç, o torbada delik falan yok.
NO HAY AGUJEROS EN ESE SACO MÁS QUE LOS QUE HIZO CUANDO CORRIÓ.
Çıktığının uçukla delik deşik olan bir pislik olduğunu bildiğin halde onunla çıktığın için sen çok iyi biri olmalısın.
Wow, debes ser una gran persona para salir intencionalmente con un desgraciado lleno de herpes.
Hydra ne zaman istese oğluma zarar verebilir ve aklıma onu kurtarmak gibi tuhaf fikirler gelirse ufak bir düğmeye basıp kafamda bir delik açarlar.
Hydra puede hacerle daño a mi hijo en el momento que quieran, y si se me ocurriera la disparatada idea de ir a rescatarlo, apretarían un botoncito y me agujerearían la cabeza.
İtaatsizlik edersen kafanda delik açacak bir düğmeye basmak için bekliyor mu?
¿ Esperando apretar un botón y hacer un agujero en tu cráneo si desobedeces?
İtaat etmezsen, bir düğmeye basıp patlatarak kafatasında delik açmayı bekliyor mu?
¿ Esperando apretar un botón y volarte la cabeza si desobedeces?
Bu, sürükleyerek atılmış bir ceset değil. Bu kalıntılar ciddi biçimde çürümüş ve delik deşik.
Estos restos están muy degradados y plagados de agujeros.
Evet, bu, maktulün kafatasına mikrofon koyma amacıyla açılmış bir delik.
Sí. Esto es una perforación craneal con el propósito expreso de colocar un micrófono dentro del cráneo de la víctima.
- Yönetimde bir delik açılmış olabilir.
Dejó un vacío en la organización.
Herkes delik deşik olurken bir adam nasıl olurda canlı kalmış?
¿ podría ser que el único en salvarse... mientras todos los demás se comían una docena de balas?
Çünkü bunun ana gezegenine giden bir delik açacağını düşünüyor.
- Que él tiene que usar para tocar una canción implantada en su cabeza por su padre y que cree que abrirá un agujero espacio-temporal de vuelta a su planeta natal.
Teli kendi başına zorla çıkarmaya çalıştığın için subklavyan damarın arka duvarında delik açmışsın. - Kanama başlamış.
Por intentar quitarle el catéter tú sola a la fuerza, le has perforado la pared posterior de la vena subclavia, causándole una hemorragia.
Tate'in kafatasında delik vardı. Ağır ve yağlı bir şey tarafından vurulmuş gibi.
Un punto muy delicado del cráneo de Tate se dio contra algo duro, pesado y... muy grasiento.
Dinle, şu Westgate inşaat alanı hakkında,... hani sekizinci delik hakkında konuşuyorduk,... karara bağlamak istediğim bazı şeyler vardı.
- Bueno, gracias otra vez. Escucha... sobre ese emplazamiento de obra en Westgate del que hablábamos en el hoyo ocho, hay unas cosas que quiero arreglar.
John Doe'nin belindeki delik ve tetanoz testi negatif çıktı.
la punción lumbar y la prueba de tetanos de John Does son negativos.
Annen nefes alasın diye sırtına bir delik açtı.
Tu madre tuvo que hacer un agujero en la espalda para que pudieras respirar.
Hücresinin duvarında delik açmaya yetmiş.
Para para abrir un agujero en la pared de su celda.
Sadece 15 metre delik açabildim.
Golpeo, pero estoy tan solo 15 metros.
Karnında iki delik var.
Muy bien, dos heridas punzantes en el abdomen.
Kafan kadar delik açar adamda.
Haces un agujero del tamaño de una pelota de fútbol.