Delikanlılar translate Spanish
478 parallel translation
Stoneman delikanlılarının Güneyli arkadaşlarını ziyareti.
La visita de los jóvenes Stoneman a sus amigos Sureños.
İsteyen delikanlılar kim?
¿ Quién tiene el impulso de cruzar su hoja?
- Delikanlılar kılıç kullanın.
¡ Cojan sus cuchillos, muchachos!
Ben sizin gibi delikanlıları severim.
Me gustan los chicos como Ud.
Merhaba delikanlılar!
¡ Hola chicos!
Zavallı delikanlılar.
Pobres muchachos.
Bu genç delikanlılar, evli bir kadını çantada keklik görüyorlar ve kocalarının umursamamasını bekliyorlar.
¡ Conozco muy bien a estos tipejos... que corren detrás de mujeres de otros!
Yakında o delikanlılar olun.
Sé que volverás.
Cesur delikanlılarımıza katılacağım.
Voy a unirme a los uniformes grises.
Delikanlılar suç işlendiği gece içkili olduklarını inkar ettiler mi?
¿ Negaron los chicos haber estado bebiendo la noche del crimen?
Bir yaz gecesi delikanlılar, güzel bir kızın penceresinin altına orkestra getirirdi. Bir flüt, arp, keman, viyolonsel, kornet, bas viola yıldızların altında müziklerini yapardı.
En una noche de verano los jóvenes llevaban una orquesta bajo la ventana de una linda chica y la flauta, el arpa, el violín, el chelo, la corneta, el contrabajo liberaban en ese momento sus melodías a las dulces estrellas.
Günaydın, delikanlılar.
Hola, muchachos.
Hiçbir korunmanız yok, delikanlılar.
No tienes nada.
Kellelerini kurtarmak için hala bir şansları varken anlaşmaya yanaşmayacak kadar aptal olan öteki heriflerin yanına seni gömecek olan delikanlılar da çakacak.
Y también quienes le entierren junto a otros que fueron tan tontos de hacer un trato mientras pudieron salvar el pescuezo.
Delikanlılar.
QUÉ DISTINCIÓN.
Sabaha karşı, cinayete teşebbüs eden delikanlılar yakalandı.
Al alba, muchos delitos menores habían sido descubiertos... así como algunas felonías incipientes.
Kasabanın iyi delikanlılarından biri cinayete kurban gitti.
Un chico encantador ha sido asesinado.
Antonio'yla beraber bütün iyi delikanlılar tutuklandılar.
Los mejores jóvenes han sido arrestados... junto con'Ntoni.
- Siz delikanlılar bunun hakkında bişey bilemeyeceksiniz
Ustedes los jóvenes no saben nada de eso.
Pekala, delikanlılar!
¡ Vamos, chicos!
... Kızlar ve delikanlılar...
... niños y niñas...
Saygıdeğer insanlardı - mağaza sahipleri, genç delikanlılar... İçki içer, kızlarla oynaşır ve herkesin büyük saygı duyduğu Madam ile konuşurlardı.
Los hombres iban allí por la noche, no se trataba de juerguistas, sino de gente honorable... comerciantes, empleados... que iban a beber y a charlar un rato con la Madame, y a quien todo el mundo respetaba.
Delikanlılar, eğlenceye var mısınız?
Muchachos, ¿ quieren divertirse?
delikanlılar uyuyarak büyür, ama sen öyle istiyorsan sen bilirsin.
Los jóvenes crecen durmiendo, pero haga lo que quiera.
Kızılderili delikanlılarının yaptığı gibi... bağırmamayı öğreneceksin.
Muerde este palo. De este modo los jóvenes indios... aprenden a no llorar.
Okullu bütün delikanlılar bunun gibi.
Todos los jóvenes de la Academia son así.
Delikanlılar bol bol uyumak ister.
Sé que los jóvenes necesitáis descansar.
Biz çekilmiyoruz. Değil mi delikanlılar?
¡ Hemos de seguir luchando!
Benim bir imzamla delikanlılar savaşa gidiyor. Bazıları ölüyor... bazıları kolsuz, bacaksız kalıyor.
y algunos mueren... y otros tienen que vivir sin brazos ni piernas.
Ve siz delikanlılar, tüfeklerinizi yanınızdan ayırmayacaksınız.
Chicos, vosotros tened los rifles a mano.
Hey, delikanlılar!
¡ Eh! , muchachos!
İl meclisi siz delikanlılar için gerçekten endişeleniyor ve ben de öyle.
El ayuntamiento está muy preocupado por ustedes muchachos y yo también.
Bir zamanlar, siz delikanlılar beden ve ruhu canlı tutmak için yeterince altın çıkardınız, fakat son zamanlarda değil.
Ahora, una vez, muchachos en las minas habia suficiente oro para mantenerse con vida, pero no últimamente.
Öyleyse delikanlılar nerede?
Entonces, ¿ dónde están los chicos?
Merhaba, delikanlılar. Sizi gördüğüme ne denli sevindim bilemezsiniz.
¡ Hola, chicos.No saben cómo estoy de contento de verles.!
Nereye gitti, delikanlılar?
¿ Adónde se fue, muchachos?
Delikanlılar, bana söylemediğiniz bir şey var mı?
Muchachos, ¿ hay algo que no me están diciendo?
Onlarsız delikanlılar Ne yapar sanıyorsun?
Sin ellas, ¿ qué harían Los muchachitos?
Onlarsız delikanlılar Ne yapar sanıyorsun?
Sin ellas ¿ Qué harían los muchachitos?
Bay Jody? Bay Jody. Benim evdeki delikanlıların kışın bile ayakkabıları yoktu.
Sr. Jody. mis hijos ni siquiera tuvieron zapatos el invierno pasado.
Yoksa, bölgedeki bütün Kızılderili delikanlılar başımıza üşüşür.
Si no lo hacemos, vamos a provocar a todos los indios del territorio.
Diyorum ki, delikanlılar bir hayli yürekli.
Yo digo que el chaval es muy animoso.
Ben size günde 2 dolara bu ülkedeki en büyük, en güçlü ve sağlam görünümlü delikanlıları bulabilirim.
Le conseguiré cuantos negros precise, grandes, los más fuertes del país, por 2 dólares diarios.
Onların normal, sağlıklı delikanlılar ve normal genç kızlar olduğunu. Hayır mı?
Son unos chicos sanos y normales y unas chicas sanas y normales, ¿ no?
Bu arada ilkbahar geldi. Delikanlıların ilkbaharda neler yaptıklarını iyi bilirsin.
Y ya sabes lo que pasa con la fantasía de un joven en primavera.
Bazı delikanlılar ödeme yapmayı sevmez.
No atacarme precisamente. Unos jóvenes que no querían pagar.
Senin yazılarını takip etmekteyiz, delikanlı.
Nos hemos fijado en lo que escribe, joven.
- Haydi delikanlılar!
- ¡ Vámonos, todos!
Delikanlı dışarı çıktığında yaşlı adam, "Yaşlılar neden çok erken kalkarlar?" diye düşündü.
El chico salió y el viejo pensó'¿ Por qué los viejos se despertaran tan temprano? '
Delikanlılar delirdiği zaman bütün kızların başına aynı şey geliyor.
Eso es lo que les pasa a las chicas que se vuelven locas por los chicos.
Gecekondu hayatının yoksulluğundan ve baskılarından muzdarip bir delikanlı. Öfkesi duygularını kontrol etmede onu Aposto'dan bile daha tehlikeli ve daha az yetenekli mi yapar?
¿ Un joven tan presionado por la pobreza y la vida marginal al que... su agresividad lo vuelve aún más peligroso que Aposto y menos capaz de controlar sus emociones?