English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Diye bağırdım

Diye bağırdım translate Spanish

317 parallel translation
Bayım tüm gücünüzle eğeri tutun diye bağırdım
Yo le dije : "Debe de reservar sus fuerzas".
Silahımı çektim ve üç kez kımıldama diye bağırdım.
Yo saqué mi pistola. Le dí el alto tres veces.
Bunu duymamla, hiç soyunmadan suya atlamam bir oldu. "Gel ardımdan." diye bağırdım Sezar'a.
Me lancé vestido y le dije que se lanzara él también... y lo hizo.
Johnny kes şunu diye bağırdım.
"Johnny, basta".
"Denize adam düştü!" diye bağırdım.
He gritado : "Hombre al agua, hombre al agua".
Ben badem çiçeği var diye bağırdım.
Por gritar que los almendros han florecido.
Lanet katiller diye bağırdım.
- Generosa? Les grité malditos asesinos.
"Dinle!" diye bağırdım.
"¡ Escucha!" grité.
Yıllarca "Yaşasın erdem" diye bağırdım. Sonra da teslim oldum.
Durante años grité "Viva la virtud" pero me han atrapado.
Ben de yaşasın adalet diye bağırdım!
"¡ viva la justicia!"
Arabadan "Peterson'ları iptal edin." diye bağırdım.
Me gritó, Peterson Cancelar ". "
"Sen ne yapıyorsun?" "Ben burada yaşıyorum." diye bağırdım.
Le dije : " ¡ Yo vivo aquí!
- Diye bağırdım
- Grite...
Ona "Hey salak karı, o tarafa geçemezsin!" diye bağırdım.
Yo le empiezo a gritar. "¡ Por ahí no se pasa, zorra!"
Sonradan onu televizyonda gördüğümde... "Aman Tanrım, bu o!" diye bağırdım.
Así que cuando lo vi en televisión... grité : "¡ Dios mío, es él!"
Cartwright! " diye bağırdım.
¡ Cartwright! " Así.
Paramı ve çantamı çaldılar. "Tezim" diye bağırdım.
Me han Ilevado el dinero, el maletín, mi tesis...
Annene bağırdım diye mi darıldın?
¿ Estás enfadado conmigo porque le grité a tu madre?
Eğer değilse, taziyede neden "Uzak durması için uyardım." diye bağırdın?
Si no, ¿ por qué gritaste en el velorio que le advertiste que se alejara?
Backalis'i arka sokakta yakaladım. O da "vur onu, Willie" diye bağırdı.
Agarré a Backalis el callejón, y gritó : "Lánzate, Willie!"
Bunu başka biri yapmış olsaydı suratına "cahil" diye bağırırdım.
Si me lo hace otro, le hubiera llamado "Ignorante".
- Sanırım biri Pat diye bağırdı.
- Creo que alguien está diciendo Pat.
'diye. " - Bağırdılar mı peki?
- ¿ Y lo hicieron?
Konuşması bittiğinde, benim birkaç adamım salonun alt ucundan başlıklarını havaya fırlattılar ve on kişi kadar, "Tanrı Kral Richard'ı korusun!" diye bağırdı.
Cuando terminó, algunos de los de mi séquito, apostados en el fondo de la sala, lanzaron sus gorros al aire, y gritaron : ¡ Dios salve al rey Ricardo!
"Şövalye" diye bağırdı. " Şövalye aç ve susuz kalmışsın. Ben de yalnızım.
"Caballero," le dijo ella " come y bebe conmigo.
Gerçekten çocuğun bunu tüm komşular duyabilsin diye böyle avazı çıktığınca bağırdığını mı düşünüyorsun?
¿ De verdad piensa que el chico gritaría para que todo el vecindario se enterase?
Yıldırımı duyamıyorum diye bağırdı.
Gritaba que no oía los truenos.
Bir çocuk "onlar benim" diye bağırdı. Dövüştük, ben kazandım.
Y un niño gritó : "¡ Son míos!" Y peleamos.
- Bay Binkley yardım edin diye bağırdı...
Gracias.
Salı günü "Katil ABD" diye bağırdığımızda bize verebildikleri tek cevap "Katil Kızıl Muhafızlar" demek oldu.
El martes gritamos : "¡ U.S.A. asesinos!" Todo lo que se les ocurrió decir fue :
Kamp sorumlusu hesapta kıyıya fazla yakın seyrettik diye kapımıza dayandı ve bağırıp çağırdı.
Dice que pasamos cerca de la orilla y nos ha gritado por nada.
Bir şey söylemeye ya da dokunmaya çalışsaydım eminim "rahat bırak beni" diye bağırırdı.
Si la hubiera tocado, o le hubiera dicho algo, habría gritado : "¡ Déjeme!"
Sen hep : "Sen benim kralım değilsin!" diye bağırırdın.
Siempre me gritabas : "¡ Tú no eres mi rey!"
Neden "kay" diye bağırdığını anlayamamıştım.
No entendía por qué no parabas de gritar "base".
"Ne yaptım ki ben, neden" diye bağırırdım.
Decía : " ¿ Porqué?
Ya da, eve gidiyorken, birinin "imdat" diye bağırdığını ve yardım istediğini duysan,
¿ O alguna vez caminando a casa, oíste los gritos... de alguien que pedía socorro?
Bunu Bay Button'un kafasına koyacağım, sen kulağına "böö" diye bağırdığında... bununla birlikte havaya zıplayacak.
Lo voy a poner en la cabeza del Sr. Button, asi cuando le hagas "bu" en el oido... pegara un salto con ello puesto.
Sırf'Çok yaşa Stalin'diye bağırdığım için mi hapsedildim?
¿ Estuve en la cárcel por gritar "Viva Stalin"?
Birlikte olduğum ilk erkek "mamma" diye bağırdığında sandım ki annesi içeri girdi.
La primera vez que un hombre gritó'Mamma'... Pensé que su madre había entrado a la habitación.
Ve gerçekten üzgünüm önceden etrafında dönüp sana "Bakın, bakın, bakın" diye bağırdığım için.
Y realmente lo siento. Me volví loco diciendote bueno... bueno... bueno...
Hepsi "beni arzula, ben bayağıyım" diye bağırdı.
Empezaron a gritar : "¡ Tómame, soy una prostituta!"
Bayan Tobias, tilt makinesinin üzerindeyken hiç "İmdat" ya da "Tecavüz var" diye bağırdınız mı?
Srta. Tobias, mientras estaba encima de Ia máquina, ¿ en algún momento gritó : "Ayuda" o "Violación"?
Sen hiç basket topu kadar açılmış bir ağızla "bravo" diye bağırdın mı?
¿ Alguna vez has tratado de gritar "bravo"... con el labio del tamaño de una pelota de basketball?
Gidip toplayalım. " diye bağırdı.
Vamos a juntar algunas ".
Sonra ben ve ortağım merdivenleri çıkarken biri cinayet var diye bağırdı...
Mi companero y yo subimos por las escaleras, se oyen gritos...
Julio Sierra'nın adını andığım an birden çıldırdı ve "seni öldüreceğim pislik herif" diye bağırmaya başladı.
Apenas le mencioné el nombre de "Julio Sierra", Tony se volvió loco. Comenzó a gritarme : "Te mataré." O algo por el estilo.
"Önünde" diye bağırdığımı duymadın mı?
¿ No me has oído?
Onlara seni o gece marketten kaçarken bulduğumu ve arkandan tezgahtarın "hırsız" diye bağırdığını anlatırım.
Les contaré cómo te recogí escapando esa noche afuera del Stop-N-Go, mientras el dueño gritaba que le habían robado.
Donuk bir yüz ifadesiyle ve bir çift korkunç kulakla... doğmuş olduğu gerçeğine rağmen... yangınla savaşmakla kalmayıp daha ünlü ve başarılı bir itfaiyecinin... yani benim yardımımla, onun pençesinden, tekme atıp bağıran... ve tırnaklarını kırdık diye... muhtemelen bize dava açacak olan bir sivili kurtardı.
Aunque nació con una expresión aburrida... y un par de orejas horribles... no sólo se enfrentó a Ia bestia, sino que también tiró de sus garras... asistido por un bombero más famoso y brillante, yo... a una civil que gritaba y pataleaba... quien probablemente nos demande por romperle las uñas.
Bacaklarım! " diye bağırdı.
Y yo le digo " No me jodas, tus piernas.
Başta, "George, ne yapıyorsun? Aman Tanrım!" diye bağırdı.
Primero gritó : " George, ¿ qué estás haciendo?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]