Diyecektin translate Spanish
704 parallel translation
Ne diyecektin?
¿ Qué iba a decir?
Otele 700 dolar borcun var diyecektin herhalde.
Menos 700 $ con el hotel, querrás decir.
Bir şey mi diyecektin David?
¿ Tratas de decir algo, David? ¿ Qué dices?
- Keşki görebilseydim - - Ne diyecektin?
- Ojalá hubiera podido ver...
Sen ne diyecektin?
¿ Y qué es lo que usted iba a decir?
Kabul etseydi, ona yenge diyecektin. - Memnuniyetle derdim.
Bueno, si ella me hubiera aceptado sería ahora tu tía.
"Babası, al sana bir bebek." diyecektin.
"Aquí tienes a tu hijo, papá"?
- "Cehennem" den bile diyecektin.
- ¡ Ibas a decir infierno!
- Ne diyecektin delikanlı?
- ¿ Qué tiene en mente, joven?
Birşey mi diyecektin?
¿ Vas a decir algo?
"Sapık" diyecektin herhalde.
Creo que "sádico" es la palabra más adecuada.
- Bir şey mi diyecektin?
- ¿ ibas a decir algo?
Demin bir şey diyecektin.
Franz, ¿ qué querías decirme tan en serio antes?
Ne diyecektin George?
¿ Qué estabas diciendo, George? Nada.
Kapıyı çalıp, "pardon duvarı delecektim" mi diyecektin?
Golpeas y dices : "disculpe, vengo a hacer un agujero"...
Bir şey diyecektin.
Ibas a decir algo.
Birşey mi diyecektin bana?
- ¿ Tenías algo que decirme?
- Olumlu mu diyecektin?
- ¿ Querrás decir positivamente?
Bir saat daha geçse, Laos'da biyolojik savaş çıkarttım diyecektin.
Otra hora y hubieras confesado de la guerra biológica en Laos.
Ne diyecektin?
¿ Qué quieres decir?
Babanın arkadaşlarına ne diyecektin?
¿ Que se dice a los amigos de Papá?
- Ne diyecektin ki?
- ¿ Qué iba a decir?
Ne diyecektin ki?
¿ Qué querías decir?
Medyum, diyecektin.
Querrá decir adivino.
Ne diyecektin?
¿ Qué ibas a decir?
"Ups" diyecektin, değil mi? "Ups" deyip çık odadan.
"Quiso decir" "cielos" ", ¿ Verdad? " "Sólo diga" "cielos" ", ¡ Y lárguese! "
Babanı tekrar görmeyecektim bu yüzden mi bana hoşça kal diyecektin.
¿ Si no vuelvo a ver a tu padre, te despedirás de él por mí?
"Ama kim değil ki?" Bunu mu diyecektin?
"¿ Quién no lo es?". ¿ Es eso lo que ibas a decir?
- Ne diyecektin?
- ¿ Qué se dice?
- Hayır. Ne diyecektin?
- No. ¿ Qué ibas a decir?
- Bunu mu diyecektin?
- ¿ Es lo que querías decirme?
Ne? Ne diyecektin?
¿ Qué ibas a decir?
Margaret'a ne diyecektin?
¿ Qué le vas a decir a Margaret?
Diyecektin ki "Margaret, bizimle yaşamanı istiyorum, Fred gitti"
Le dirás : "Margaret, quiero que vengas a vivir con nosotros ya que Fred no está."
Harry'ye birşey diyecektin.
¿ No ibas a decirle algo?
- Sanırım bozuk diyecektin.
Uds. lo llamarían "fuera de servicio".
Bir suçlu gibi o Gestapoların buraya girmesine izin verdin ve bana ne diyecektin?
Deja que los de la Gestapo vengan aquí como a una criminal, para decirme que?
- "Kimle" diyecektin.
- Es "con quién".
Geçen sefer bana bir şey diyecektin ya!
Tienes que decírmelo hoy. ¿ De acuerdo?
Gündüz bana ne diyecektin?
¿ Qué es lo que pasa? Explícamelo.
- Ne diyecektin?
- ¿ Qué ibas a decir?
Kendi babasını öldürmekle mi diyecektin?
¿ Que mató a su padre?
Şimdi ne diyecektin?
¿ Qué tienes ahora para decir?
Sen ne diyecektin lan? !
¡ Me cago en vuestras madres!
Hayır diyecektin ama diyemedin, öyle değil mi?
lbas a decir que no y no has podido, ¿ verdad?
- Sen...? - Ne diyecektin?
¿ Qué iba a decir?
- Ne diyecektin?
- ¿ Cómo te dije?
Ne diyecektin?
Lo que se t...
Öyle mi diyecektin?
Tu amigo Bill Board, ¿ Eso es lo que ibas a decir?
"Neyi" değil "kimi" diyecektin.
¡ No qué, sino a quién!
Anlaşma falan yapmam. " diyecektin.
" Que te jodan.
diyeceğim 131
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40
diyecektim 49
diyecek 78
diyeceksin 119
diyecekler 55
diyeceğim şu ki 17
diyecektim ki 23
diyeceğim ki 17
diyeceksiniz 34
diyeceğiz 40