English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ D ] / Düğmeye bas

Düğmeye bas translate Spanish

902 parallel translation
Haberler doğrulandı, açıklanan bilgilere göre... Karantina ihtimali var ülkede salgını önlemek için düğmeye basıldı.
... casos fueron confirmados hoy, improvisados por la crónica radial, según el gobierno alerta de cuarentena y movilizaron una prevención epidemiológica nacional...
Hadi yukarı gel, asansörde 10. düğmeye bas.
Sube. Aprieta el diez en el ascensor.
Hizmetçi için düğmeye bas.
Llama al maletero.
Kanepenin üzerindeki düğmeye bas.
Apriete el botón que está sobre el sofá-cama.
Düğmeye basın!
¡ Pulsad el botón!
Baba, kenarındaki ufak düğmeye bas ve ne olacak bir gör.
Oprime el botón del costado y mira qué pasa.
Ekselansları, hayat hikayem böyle ve o düğmeye basıp beni gönderebilirseniz çok memnun olacağım.
Su Excelencia, ésta es la historia de mi vida... y estaría agradecido si presionase el botón y acabara con todo esto.
Düğmeye basıldı.
El botón estaba pulsado.
İhtiyacın olursa düğmeye bas, yardımcı olmaktan memnun olurum.
Si necesitas ayuda con los botones o cualquier otra cosa, estaré encantado en ayudarte.
Şu düğmeye basın..... yoksa kapıyı kırarım!
¡ Pulse ese botón, o echaré la puerta abajo utilizándole a usted de ariete!
Düğmeye basıyorsun, fabrikalar kuruluyor.
Pulsa un botón y empiezan a subir las fábricas.
Çıkmak için bu, inmek için de bu düğmeye basın.
Simplemente presione este botón para subir y éste para bajar.
El bombası atan adama ne yaparlar? Ya da havan, top, uçak bombası atana. Ya da düğmeye basıp binlerce kilometreden hidrojen başlıklı füze gönderene?
¿ Y qué hacen con el tipo que arroja la granada, lanza el mortero, dirige el cañón, lanza la bomba, o aprieta un botón... que envía un misil a 5.000 millas con una cabeza nuclear de hidrógeno?
Çok süper şeyler. Bir düğmeye basıyorsun, buz veriyor.
Aprietas un botón y salen cubitos de hielo.
İşiniz bitince düğmeye basın, ben açarım.
Presione el botón cuando haya terminado y le abriré.
Bir düğmeye basıyorsun, koltuk mavi çarşaflı yatağa dönüşüyor.
Aprietas un botón y el sofá es una cama con sábanas azules.
Şu tek düğmeye basılarak verilen savaşlara ne oldu?
¿ Dónde está esa guerra de pulsar botones de la que hemos oído hablar?
Bir düğmeye bas.
Pulsar un botón. ¡ Zas!
Patron biri için "düğmeye basın" dediğinde, düğmeye basardım. Anladınız mı?
El patrón decía : "el gatillo a ese" y yo obedecía.
Tek sorun, düğmeye basıp seni kapatamıyorum.
El único problema es que no puedo encontrar algún botón que te apague a ti.
Düğmeye basınız, zili çalınız... Ve bütün şu lanet dünyanın koşarak geleceğini düşünüyorsun, değil mi?
¿ Toca el timbre y... crees que el mundo entero va a venir corriendo a ti?
Bunun için de düğmeye basın.
Suéltelo para recibir.
Düğme, düğmeye bas!
- El botón, suelta el botón.
Eski uçağımda yanlızca bir düğmeye basıyordum.
El único botón que he apretado es el de mi Spitfire.
Bak, bu düğmeye basınca, Şöför ne dediğini duyabiliyor.
Presiona este botón, y el chófer oye lo que está diciendo.
Poletti, düğmeye bas.
Poletti, apriete el botón.
Bu düğmeye bas.
Presionas este botón.
"Saat 9 : 00'de bu düğmeye bas".
"Encender el interruptor a las 9 : 00".
Kırmızı düğmeye bas.
Aprieta el botón rojo.
Unutmayın, gece yarısı Fantomas geldiğinde düğmeye basıyorsunuz... - Ben ortaya çıkıyorum. - Ortaya çıkıyoruz.
¡ Cuando él venga, aprieten el botón, la lámpara se prenderá y eso es todo!
- Benden sesli komut aldığında düğmeye bas ve otomatiği devre dışı bırak.
Se dará la vuelta. Cuando me voy a dar la orden, apagar el piloto automático.
Ayrıntıya inecek bir şey yok. Bir şey istediğinde, düğmeye bas - artık patron sensin.
Si quiere cualquier cosa... apriete un botón.
- Güzel, şimdi kırmızı düğmeye bas.
- Bien. Pulsa el botón rojo.
Düğmeye bas. - Ne?
Aprieta ese botón.
- Düğmeye basıver.
- Apriete el botón.
Düğmeye bas!
¡ Apriete el botón!
Düğmeye basın.
Apriete el botón.
Düğmeye basın!
¡ Apriételo!
Düğmeye bas ve gitsinler!
Sólo apretar un botón y los maneja a su antojo.
Sadece bu düğmeye basın.
Eso es. Sólo apriete este botón.
Şu düğmeye basın ve çektiğiniz.
Ahora, le mostraré cómo usar el zoom. Sólo gire esto así... y el objeto se acercará más y más.
Uzun menzilli roketler, düğmeye basılan bombalar askersiz silahlar.
Cohetes de largo alcance, bombardeos con telecomando armas que no requieren tropas.
Konuşmak isterseniz bu düğmeye basın, dinlemek için düğmeyi bırakın.
Para hablar, presione este botón. Para escuchar, suéltelo.
Düğmeye bas Solomin!
¡ Adelante, Solomin!
Bir düğmeye bas ve ZING!
Presiona el botón, ¡ y zumba!
Bitirdiğinizde bu küçük düğmeye basın. Tamam mı?
Cuando esté hecho, toque la campanilla.
10 a kadar sayın, sonra basın düğmeye.
Empiece la cuenta atrás desde diez y después actívelo.
Masaya koyun, düğmeye basın, kussun.
Lo deja en la mesa, pulsa el botón y vomita.
Siz basın o şeyin üstündeki düğmeye.
Oprime tú las teclas de esa cosa.
Biz basıyoruz düğmeye.
Nosotros oprimimos las teclas.
Şuna iki kez, şuradaki düğmeye de basıyoruz.
Doblar éste. Tocar ese botón.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]