English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ B ] / Başarısız

Başarısız translate Spanish

9,912 parallel translation
Böylesine kötü birinden, onları koruyabilecek kişi olacaktım güya. Hepsinin gözü önünde başarısız oldum.
Se suponía que fuera el tipo que pudiera protegerlos de algo tan maligno como eso, y fallé en frente de todos ellos.
Hayatta başarısız biri oldum ve zirvem bu.
Escúchame, Chris. Soy un fracasado y eso es lo que siempre seré.
Beşinde de başarısız oldum.
Cinco veces falle.
Testlerin başarısız sonuçlandığını sanmıştım.
Pensé que las pruebas habían fallado.
Gerçekten onun tamamen başarısız olduğunu düşünüp üzülmesini mi istiyorsun?
¿ De verdad quieres hacerle pasar por la pena de pensar que es una completa y absoluta fracasada?
Başarısız olursan, üyeliğini ve beraberinde hayatını da sonlandıracağız.
Falla, y ya no serás miembro de este grupo y morirás por ello.
Sarkisian's ilk deneyleri, deneklerine demokrasinin başarısız olmasıyla ilgili neo-faşist fikirlerini dayatmak için dizayn edilmişti. Bu Antonov'un önerdiği bir protokoldü.
Los primeros experimentos de Sarkisian fueron diseñados para empujar a los sujetos hacia creencias neofascitas sobre los fallos de la democracia, un protocolo que Antonov sugirió.
Evet, ama hala bunun mümkün olduğunu düşünüp düşünmediğini bilmiyoruz, ya da propaganda algoritmsının başarısız olduğunu bilip bilmediğini.
Sí, pero no sabemos si aún pensaba que eso era posible, o si sabía que el algoritmo de propaganda no funcionaba.
Samuel Meher'ın geçmişinde, başarısız bir projeyi kapatmak için, üç insanı öldürebileceğini gösteren bir şey bulamadım.
No en contré ningún antecedente de Samuel Meher. que sugiera que matase a tres personas para encubrir un proyecto fallido.
- Doku, başarısız olduğumu düşünecek.
Doku creerá que he fallado.
Heisenberg Silahı'nı geliştirmedeki başarısızlığımızın bizi Nazi İmparatorluğu karşısında stratejik bir kayba soktuğunun farkındasınız.
Es usted consciente de que nuestro fracaso en el desarrollo del dispositivo Heisenberg nos ha puesto en desventaja estratégica frente al imperio nazi.
O sadece bir görüntü. Sonunda başarısız olacak bir arayış için yapılan bir virüs.
Es una aberración... un virus, programado para una búsqueda que en última instancia fallará.
O zamandan beri kontrolü ne kadar geri kazanmaya çalışsam da o kadar başarısız oluyorum.
Desde entonces, lo mas fuerte que peleo para recuperar el control, el minimo recuerdo.
Eğer söylersen, ben de Tamir'in planı başarısız olduğunda,... onu düğün gecenizde öldürmeyi teklif ettiğini söylerim.
Si haces eso, le diré que cuando el plan de Tamir falló, te ofreciste a matarlo en vuestra noche de bodas.
Onlara sınavdan kalmayı öğretiyoruz. Sonra bir sürü okul sınavda başarısız oluyor ardından o okullar sözleşmeli okula çevriliyor ve sonunda birileri tonla para kazanıyor.
Les enseñamos a no aprobar el examen, y entonces muchas escuelas tampoco lo aprueban y son convertidas en escuelas particulares subvencionadas y alguien gana mucho dinero.
Tunuslu kadınlar gibi Amerikalı kadınlar da Eşit Haklar Tasarısını 1970'lerde anayasaya koymak istemişler fakat üç eyaletin desteğini alamadıkları için başarısız olmuşlardı.
Al igual que las mujeres de Túnez, las mujeres de EE.UU. Trataron de que se aprobara su Enmienda Constitucional de Derechos Igualitarios en los años 70, pero quedó a tres estados de ser ratificada.
"Üç gün ve üç gece sonunda başarısız olanlar ölümle cezalandırılacak."
Después de tres días con sus noches, quien lo intente y no tenga éxito perderá la vida.
Isaac neredeyse görevini tamamlıyordu. Ama son anda saldırıya uğrayınca başarısız oldu.
Isaac casi lo consigue pero fracasó en el último momento, cuando le atacaron.
- Ya da başarısız olduklarına ya da sıkıldıklarına ya da 16'sının da doğal nedenlerden ölümüne.
- O suspendieron o se aburrieron o tuvieron 16 muertes perfectamente naturales. Lo que sea.
Hayır, sen başarısız olmak istemediğini biliyorsun.
No, tú sabes que no quieres fallar.
Yapımı başarısız olan zaman makinesi, muazzam bir Zaman Hortumu'nun doğuşuydu.
[No gracias] Eso fracasó máquina del tiempo fue la génesis de un timenado masiva.
Fende başarısız olduğunla ilgili falandı!
Hay algo en ti no haber ciencia o algo.
Bu yüzden başarısız oluyorsun ve muhtemelen mezun olamayacaksın.
Es por eso que usted está fallando y probablemente no se graduarán.
Pek çoğunda da başarısız olmuş.
Y sin éxito en otras tantas.
yine de başarısız oldun.
Pero, aun así, fracasaste.
Bu fotoğrafları gördüğün için üzgünüm ama ne yapacağını bileceksin. Hatta daha da kötüsü başarısız oldum.
Incluso peor, que he fracasado.
Kızıl Kasırga başarısız oldu.
Red Tornado fracasó.
Her neyse uzun lafın kısası boşanma başarısız oldu ve yaptıklarımızı kayda geçirip bize dava açtı.
Bueno, en resumen, él ha pedido el divorcio y ella ha pedido una orden de alejamiento contra nosotras.
Program başarısız olduktan sonra her şeyin üstünü örttüler.
Escondieron todo cuando cancelaron el programa.
Önsuç başarısız oldu, feci bir şekilde.
Precrimen fracasó... Catastróficamente.
İnsanlar seni hayal kırıklığına uğratmada asla başarısız olmuyorlar.
La gente nunca falla en decepcionarte.
Bir üründe başarısız olmuşlar ve hisse senetler dibe vurmuş.
Sólo hacía falta un solo lanzamiento de un producto fallido y el precio de las acciones cayó.
Anladığım kadarıyla kod yazanlardan birini başarısız olduğu gece işten atmış.
Entiendo que se fue sobre uno de los codificadores, la noche de la fiesta de lanzamiento fallida.
Ve başarısız olmaktan gerçekten nefret ediyor.
Y realmente odia fallar.
Bencil bir işkolikti ve başarısız olmaktan korkuyordu, şizofren olacaktı.
Él era un adicto al trabajo que tenía tanto miedo a fallar, que se puso en estado catatónico.
Ve bu denemelerden bazıları son derece başarısız olurken bir çoğu dikkat çekecek derecede uzun ömürlü olmuş.
Y mientras que algunos de esos experimentos fueron un fracaso total, muchos de ellos duraron muchos años.
Islaklık, hızı düşürüyordu. Ve kuru zeminde başarısız olan Ducati adına, güç de azalıyordu.
Esas condiciones redujeron las velocidades y redujeron las fuerzas que perturbaban a Ducati en seco.
Talihsiz bir stajyerin, üçüncü derece acil odasında, benim bebeğimi kurtarmayı deneyip başarısız olduğundan beri ilk.
El primero desde que vi a una residente desventurada en una sala de emergencias de tercera intentar y fallar para salvar el mío.
Başarısız olursa gireriz.
Si eso falla, entraremos.
Yani Tim Wagner başarısız olduğunu biliyordu öneririm Öne çıkıyor ve oldu Tek şüpheli bunu.
Eso sugeriría que sabían Tim Wagner había fracasado a presentarse y era el único sospechoso de hacerlo.
Sen ve ben sadece başarısız bir anlaşma ulaşmak sonra, Kimse gerçek sebebini sormak istiyorum Eğer uzağa gitmek çiftlik istedi.
Una vez que usted y yo simplemente no lograron llegar a un acuerdo, a nadie se le pregunte el motivo real que quería la granja desaparezca.
Yani herkes bir noktada başarısız olur.
Todo el mundo lo hace en algún momento.
Sam Hanna başarısız olmaz.
Sam Hanna no fracasa.
Onlarda başarısız olan biri gibi konuştun.
Habla como alguien que no los pasa.
Planımız başarısız oldu.
Nuestro plan falló.
Eğer bunda başarısız olursam eğer acil serviste başaramazsam gidecek hiçbir yerim yok.
Si fallo en esto... Si no puedo trabajar en emergencias, No tengo a donde ir.
İyi, başarısız oldum.
Bueno, he fallado.
Başarırsak Lordum, Wessex'i kurtarmış olacaksınız.
Si tenemos éxito, señor, habrá salvado a Wessex.
Bence siz burada daha çok seks yapıyorsunuz ve bu sayede daha mutlusunuz ve işte daha başarılısınız.
Creo que aquí tienen más sexo y, debido a eso, son más felices y rinden más en el trabajo.
Evet, Bayan Johnson bunun hakkında kocanızın başarısı düşünülünce, neden bina görevlisi olarak çalışıyordu?
Sí, sobre eso, Sra. Johson... dado el éxito de su marido, ¿ por qué trabajaba como conserje?
Hastalara yanlış teşhisler koydunuz ve onları gereksiz yere kemoterapiye soktunuz, muhtemelen yıllarca hem de. Kazancınızı artırmak için mi tedavi başarınızı şişirmek için mi bilemiyorum.
Ha estado diagnosticando erróneamente a pacientes, y les ha estado sometiendo a quimioterapia innecesaria, probablemente durante años, para, no sé, ¿ engordar sus beneficios, hinchar sus tasas de remisión?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]