Edebilirsin translate Spanish
6,963 parallel translation
Ama bununla mücadele edebilirsin.
Pero puedes luchar contra eso..
Kızımla daha doğru dürüst konuşamadan kesmeye nasıl cesaret edebilirsin...
¿ Te atreves a interrumpirnos cuando yo no he hablado con ella...
Beni burada oturtup şişko sekreterini işimi yapması için göndereceksen istifamı şu anda kabul edebilirsin.
Si crees que me voy a cruzar de brazos mientras envías a una secretaria... a hacer mi trabajo, renuncio ahora mismo.
Gerçekleri nasıl inkar edebilirsin?
¿ Cómo puedes negar los hechos?
Telefon etmen gerekiyorsa, edebilirsin.
Puedes hacer una llamada si lo necesitas. Oh, no, no.
Belki de devam edebilirsin.
Tal vez no puedas avanzar.
Ama sen edebilirsin.
Pero tú puedes.
Kayınbiraderim şehre geldi. Ben de Julie'yla bana akşam yemeğinde eşlik edebilirsin dedim.
Mi cuñado está en la ciudad y pensaba que podrías venir conmigo y con Julie a cenar.
Artık bunlardan taşıyan herkesi takip edebilirsin.
Ahora puede seguir a quien tenga uno de estos.
Robin kütüphanede çalıştığın için Robin'e araştırmasında yardım edebilirsin.
Oye, Robin, quizás, ya que... trabajas en la biblioteca, podrías... ayudar a Robin con su investigación.
Hiçbir şey değişmemiş gibi davranmaya devam edebilirsin, anne.
Oh, mamá, puedes fingir todo lo que quieras, que nada ha cambiado.
Edebilirsin.
Tu puedes.
- yardım edebilirsin.
- para el Club Glee. - De acuerdo, estoy en ello.
Yapma ama, artık makam koltuğunda değilsin. Bir-iki şeyi göz ardı edebilirsin.
Vamos, ya no estás en la gran mesa, puedes dejar pasar algunas cosas.
Jennifer bize yardım edebilirsin.
Jennifer... puedes ayudarnos.
Ve sen de hukuk okumaya devam edebilirsin, istediğin bir şeyse bu.
Tal vez puedes volver a ejercer la abogacía, si es algo que querías.
Bununla bir helikopteri yok edebilirsin.
Pueden destruir un helicóptero con esto.
Orada okumaya devam edebilirsin.
Puedes quedarte allí y estudiar también.
Ama Lashkai'ın adamlarını bulmama ancak sen yardım edebilirsin.
Pero sólo tú sabes dónde encontrar gente de Lashkar
Sen istediğin kadar yemin edebilirsin.
Puede jurar todo lo que quieras
Şu andan hüküm gününe kadar bunu inkâr edebilirsin ama Yüzbaşı Randall'a karşı senin sözün olacaktır ve Dük'ün desteğiyle bile korkarım ki bir İngiliz hâkimin Kral'ın subaylarından birinin sözü yerine senin sözünü dikkate alması mümkün değil.
Puedes negarlo desde ahora hasta el día del juicio final, pero es tu palabra contra el capitán Randall. E incluso con el respaldo del duque, me temo que no hay manera de que un juez británico acepte tu palabra por encima de la de uno de los oficiales de su majestad.
Eğer istersen Hari'nin suçsuz oluğunu ileri sürerek ona yardım edebilirsin.
Usted puede ayudar a ella si quieres, demostrando que Hari es inocente.
Şimdilik idare edebilirsin.
Es para que te las arregles por ahora.
Evet, acını unutmak için ilaçlarını almaya devam edebilirsin.
Sí, sigue tomando píldoras para aplacar el dolor.
Bunu söylemeye nasıl cesaret edebilirsin?
¿ Cómo me dices eso?
Bu bilgi sızsa dahi altını hala elde edebilirsin.
Inclusive si la información fuera divulgada... ese oro aún no se ha ganado.
- Tabii ki de edebilirsin.
- Por supuesto que puedes hacerlo.
Başbakanına teşekkür edebilirsin.
Agradécele al Primer Ministro por esta situación.
Bunu nasıl kabul edebilirsin?
¿ Cómo pudiste estar de acuerdo con eso?
Bence tahmin edebilirsin.
Creo que tú lo puedes adivinar.
Bunun doğru olduğunu biliyorsun. Ona yardım edemezsin ama amacına hizmet edebilirsin.
Sabes que esto sera verdad y aün asi no puedes evitar servir a su proposito.
Büyük bir nakliye arabası kullanırken, onu da kontrol edebilirsin.
Era... Bueno, puede ser que mejor lo revises, mientras te alejas en tu furgoneta grande.
Ne kadar göreceli hızla baş edebilirsin?
¿ A qué velocidad relativa puedes hacerlo?
Tepeye çıktığında gerekli ekipmanın olmadığını fark edebilirsin. Ayrıca arkadaşların sana yardım etmek için orada olmayacaklar.
Puede que te encuentres sin el equipo necesario cuando estés arriba, y tus amigos no estarán ahí para ayudarte.
Bana yardım edebilirsin, değil mi?
Puede ayudarme, ¿ no?
Pekala, Dom. İstiyorsan onu davet edebilirsin.
Bueno, Dom, si...
Bu halime nasıl yardım edebilirsin?
¿ Cómo puedes ayudarme con esto?
Kızlar, ömrümü bitiriyor.. ... bu konuda yardım edebilirsin.
Esta chica metió una bola de demolición a mi vida, podrías ayudar con eso.
O zamandan beri hissettiklerimin ne kadar korkunç olduğunu hayal edebilirsin.
Te puedes imaginar lo terrible que me he sentido... todos los días desde entonces.
İnip beni ziyaret edebilirsin.
Puedes venir a visitarme.
Yardımına ihtiyacım vardı. Şimdi edebilirsin belki.
Necesitaba tu ayuda entonces, tal vez me puedes ayudar ahora.
Ayak altında dolaşmayarak yardım edebilirsin.
Puedes ayudar manteniéndote escondido.
Kız kardeşine Gustavo'ya senin hakkında iyi şeyler söylemesini tembih edebilirsin.
También podrían hacer que su hermana los ayudara por medio de Gustavo.
Kontrol edebilirsin.
Puede verificarlo.
Burada yas tutup, onların kaçmasına yardım edebilirsin!
Puedes continuar llorando aquí, y ayudarlos a escapar!
Şimdi caza devam edebilirsin, illa gerekiyorsa tabii.
Ya puedes volver a poner la música, si es que es realmente necesario.
Paravan bir şirketi kontrol edebilirsin :
Puede comprobar una empresa fantasma :
Bana teşekkür edebilirsin Elena. Çünkü sana en kıymetli hediyeyi verdim :
Puedes darme las gracias, Elena, porque te regalé el mejor regalo de todos :
İstediğini hayal edebilirsin, sorun değil.
Ey, puedes fantasear todo lo que quieras, está bien.
- İstediğin kadını elde edebilirsin.
¿ En serio?
Suçlu olduğunu istediğin kadar.. ... inkar edebilirsin. Ancak benim gördüğüm..
Mira, la cosa es, que se puede negar la culpabilidad... todo lo que quieras, pero como yo lo veo, basado en leyes del equilibrio, bien podrías tener... vestida a tu pequeño pastelito con ligas de encaje,