Evde translate Spanish
46,651 parallel translation
Kapısının etrafı güllerle sarılı bir evde yaşayacaktım.
Que viviría en una casa con rosas alrededor de la puerta.
İlk Gümüş Zil Cinayeti'nin işlendiği evde bulunan fildişi parçası, tamamen bıçağın eksik parçasıyla eşleşiyor.
Tu navaja. El trozo de marfil que se encontró en la escena... del primer crimen del Asesino de la Campanilla... coincide perfectamente con el trozo que le falta a la navaja.
Yıllardır bu evde yaşıyoruz. Bu merdivenlerde oturduğumu hiç hatırlamıyorum.
, en todos los años que hemos vivido en esta casa, creo que no recuerdo sentarme nunca en las escaleras.
Senin yüzünden bu evde, birbirimize sırt çevirir halde kapana kısıldık.
Estamos atrapados en esta casa volviéndonos unos contra otros... por tu culpa.
Evde kimse yok.
No hay nadie en casa.
Bizi evde bir katille mi bıraktın?
¿ Nos dejaste solos en una casa con un asesino?
Evde bilmemiz gereken başka bir şey var mı?
¿ Hay algo más en la casa que debamos saber?
Gideli biraz zaman geçti, annem de evde.
Se fue hace mucho rato. Y mamá también está allí.
- Evde değiller.
- No están en la casa.
Evde olduğunuzu anlayacağım
- Vale, bien. Sabré que estás en casa.
Buranın hemen doğusunda bir evde kalıyoruz..
- Yo y mi hermana. Estamos de okupas en una casa al este de aquí.
Evde çözmem gereken acil bir şey var.
Hay algo urgente que tengo que atender en casa.
Yandaki evde arkadaşın var bu arada arkadaşın gerçekten berbat.
Tienes un amigo en la casa de al lado, que es un petardo, por cierto... gordo.
Evde, bar bu evde!
Es la casa El bar es la casa
Evde bekleyen kimse yok mu şimdi?
Nadie va a ir a casa ¿ eh?
Ve de evde içebilirim!
¡ Y puedo beber en casa!
- Tabii, evde görüşür müyüz anası?
Por supuesto. ¿ Te veo en casa, mamá?
Karım, kurtulamayacağım bazı trajedilere düşmememi umarak evde kaldı. Bir şeylerin olacağı konusunda hazırlıklı olma tutumuna sahip olmanız gerekir.
Mi mujer se quedó en casa, esperando que no sufriera ninguna tragedia de la que no pudiera escapar, tienes que tener la actitud mental de estar preparado de que algo puede ocurrir.
Bart ve Nina yarığın hemen yanındaki evde kalıyorlar.
Ellos viven justo al lado, del sumidero, por lo que, es obvio que necesitan un lugar para alojarse.
Şu an evde. - Çok şükür.
Oh, gracias a Dios.
Tabii evde durabilseydin. Ama ne zamanki işine gelmemeye başladı hemen sözünü unuttun. - Sayende kat kat bir köpeğim oldu.
Se suponía que estuvieras ahí pero rompiste tu promesa tan pronto como te fue conveniente y ahora tengo un perro muy redondo.
Evde olmak istiyorsun.
Quieres estar en casa.
Onlar evde ve tehlikedeler.
Ellas están en la casa y están en peligro.
Evde yine eşyalarını topluyor.
No, está de vuelta en el piso empaquetando todas sus cosas.
Bu cuma 19.30'da bizim evde olacak.
Es este viernes a las 7 : 30 en mi casa.
İtiraf etmeliyim ki, küçük bir tarafım bu eski evde oturmayı ve burayı onarmayı düşünüyor.
Debo admitirlo, una pequeña parte de mí... Cuando estaba en mi antigua casa pensando en repararla, empecé a pensar que...
Galiba evde takılacağız.
Creo que nos quedaremos a dormir.
Yani biliyordum. Olacak ama bir şekilde... Evde sadece ikimizin olacağı gerçeğiyle yüzleşmek.
Sabía que pasaría, pero de alguna manera ahora que enfrento que estaremos los dos solos en una casa...
Bu evde yaşıyordun.
Solías vivir en esta casa.
3 Ekim 1952. Evde üç avcı kalıyor.
Tres de octubre de 1952.
Kız kardeşler terk edilmiş evde bulundu.
Se descubre que las hermanas han abandonado la casa.
O evde yaşayan herkesi ve programda onları canlandıran aktörleri, o evde tekrar bir araya getireceğim.
Voy a traer a todo el mundo que ha vivido en esa casa y a los actores que hicieron de ellos en el programa, los meteré juntos en la casa de nuevo.
Kanlı ay evresi boyunca o evde yaşayacaklar. Bütün o boktan şeylerin yaşandığı zamanda.
Veréis, van a estar viviendo en esa casa durante el período de la Luna de Sangre, cuando toda la mierda sucede.
Tabii ki programa katılmak istemiyorum ama... Bak, aynı evde olursak... -...
Por supuesto que no quiero hacer el show, pero... mira, Matt no puede evitarme si estamos encerrados juntos en la casa, así que...
Şu an evde kalmaya çok korkuyorum.
Estoy demasiado asustado para quedarme en la casa ahora.
Sid görmemiş olabilir ama ben o evde tuhaf şeylerin olduğunu biliyorum.
Sid puede que no lo vea pero sé que algo raro pasa en ese sitio.
Ama bunu her kim ya da her ne yaptıysa muhtemelen hala bu evde.
Pero quien sea o lo que haya hecho esto es probablemente que siga en la casa.
Ve her zaman yemek saati evde olacağım.
Y siempre voy a estar en casa a tiempo para la cena.
Artık babamın evde kalmasını istemiyoruz.
No queremos que papi se siga quedando en casa.
Evde kardeşim bekliyor!
¡ Mi hermano me espera en casa!
Senin sadık bir dostun olarak, sana burada, bu evde neye sahip olduğunu hatırlatmak görevim.
- Sí. Porque como tu leal mejor amigo, es mi deber recordarte lo que tienes.
Artık çözmelisin, bebeğim, çünkü artık evde içmeni istemiyorum.
Tienes que sobreponerte, cariño, porque no lo permitiré en mi casa.
Gözümüzü kapatıp bu evi aldık, evde yapılması gereken bir çok şey varken, hatta alırken maddi sıkıntı çekeceğimiz halde.
Acabábamos de comprar esta casa aún sabiendo que necesitaba un montón de reformas, aún sabiendo que no podíamos permitírnosla en absoluto.
Lindsay'e iki saat on iki dakika içinde evde olacağıma dair söz verdim.
Le prometí a Lindsay estar en casa en 2 horas y 12 minutos.
Bazen bir hafta boyu parti yapmışım da zil zurna sarhoşken uyanıp kendimi her köşesi sivri bu garip evde bulmuşum gibi geliyor.
A veces es como si me despertara después de una semana de farra y ahora estoy en una casa rara de cojones de esquinas puntiagudas.
Yalnızca size sizi gördüğüm gün bana tüm sabah evde olduğunuzu söylemiştiniz.
Quería preguntarle... cuando la vi ese día, usted dijo... que no había salido de casa durante toda la mañana.
Evde düğün gününün videoları var.
Tenemos esas cintas en casa... del día de la boda.
Bakın evde başka kim varmış. Evet.
Mira a quien más logramos sacar de la casa.
Arkanızdaki evde yaşıyorum.
Vivo en la casa detrás de la tuya.
Sarah tüm gece evde olduğunu doğrulaması gerekiyor.
Sabes que no hice esto. Necesitaré que Sarah confirme que estuviste en tu casa toda la noche.
Kapılarda kilit yok, Bahçede'satılıktır'işareti yok, Ve evde kişisel eşyalar yok.
Nada de cerraduras, ni letreros de se vende, ni pertinencias personales en la casa, por eso estaremos ahí a las 10 : 01 para preparar el sitio.
evdeyim 77
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101
evde değil mi 17
evde kimse yoktu 16
evde görüşürüz 46
evde misin 63
evde mi 56
evde kimse yok 70
evde kimse yok mu 61
evde yok 32
evde kimse var mı 101
evde değil mi 17
evde kimse yoktu 16
evde görüşürüz 46