English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ F ] / Fransız

Fransız translate Spanish

9,923 parallel translation
Senin soyadın, Boldieu, böyle bir Fransız maliye bakanı var.
Tu apellido, Boldina, hay un ministro de economía Frances.
Eskiden DGSE'de istihbarat subayı olarak çalışıyordum. * DGSE : Fransız İstibarat Teşkilatı *
Solía ser un oficial de inteligencia de la DGSE.
Fransız topraklarında yapılan terörist saldırıların üç kez durdurulmasını sağladı.
Tres veces condecorada por detener ataques terroristas en suelo Frances.
Fransız kadınların İtalyanca yemin ettiklerini bilmiyordum.
No sabia que las francesas maldecían en italiano.
Bu bir Fransızın takdir edeceği bir niteliktir.
Esa es una cualidad que un francés puede apreciar.
Hala Fransız İstihbarat bilgilerine ulaşabilir misin?
¿ Aún puedes conseguir información de la inteligencia francesa?
Fransız istihbaratından, yeni "erkek arkadaşım", Mangoush'un cep telefonu ile bağlantı kurdu.
Mi nuevo "novio", de la inteligencia francesa, ha estado interviniendo el teléfono de Mangoush.
Fransız bile değiller.
Ni siquiera son franceses.
Fransız edebiyatı dersi seni çok heyecanlandırmıştı.
¿ Recuerdas lo emocionado que estaba sobre esa clase de literatura francesa?
Ne bileyim adam Fransız falandır işte...
Sí. No lo sé, es francés. ¿ Por qué preguntas- -
Şu Fransız kadın, Lancefield'ın karısı, adı ne?
Eh, esa mujer francesa, la esposa de Lancefield, ¿ cómo se llama?
İngiliz mi yoksa Fransız casusu musun?
¿ Es usted espía de los ingleses o de los franceses?
Fransız malı galiba.
Franceses, creo.
- Annem Fransız.
Mi madre era francesa.
Sırrı ise sadece senin gibi güzel kadınlarla paylaşılan... anasonlu fransız içkisinden serpiştirme.
El secreto que yo solo comparto con bellas mujeres como tu... es un poco de pastis.
Subaylarından birisine sabah erken saatlerde Fransız Mahallesinde taksi çarpmış.
Uno de sus oficiales ha sido atropellado... por un taxi esta mañana a primera hora en French Quarter.
tamam, so, onun tatlı çöreği yer bildirimi yaptı. Highland'da bir fransız yerinde.
Muy bien, así, su pequeña tarta acaba de hacer un check-in Yelp en este lugar francés en Highland.
"Sen Fransız kızartması değilsin, benim hamburgerimle beraber görünmeyi kes." demek gibi.
"No eres una papa frita, Para de acompañar mi hamburguesa"
Birkaç yıl önce birkaç Fransız finansörümüz vardı.
Escuche, hace unos años, conseguí unos pocos inversores franceses.
İş birliği yaparsan ve laboratuvar sonuçlarıyla birlikte, her ne saklıyorsan geri verirsen ve bu hikayeyi ortadan kaldırırsan, adaleti engelleme suçundan seni bir Fransız hapishanesine tıkmak zorunda kalmam.
Si coopera y regresa lo que sea que está reteniendo, junto al informe del laboratorio, y termina esta historia, entonces no tendré que meterlo a una cárcel francesa por obstrucción de la justicia.
Bir Fransız hapishanesinde bulunmuş muydun hiç, Malik?
¿ Ha estado alguna vez en una cárcel francesa, Malik?
Fresnel aslında cam lensin içini oyup eşmerkezli çember çizme fikrini ilk defa ortaya atan Fransız fizikçi.
Fresnel fue el físico francés que tuvo la idea de coger una lente y hacer surcos en ella en círculos concéntricos.
İki çanta ve bir Fransız bulldog eder.
Lo que es, como, dos carteras y un bulldog francés.
Şayet varsa sevgiline de Fransız ve İngilizleri tek başına savunduğunu yaz.
Luego a tu novia, si alguna vez tienes una le dices que estás combatiendo los franceses y británicos sin ayuda.
Fransız olanları evet.
La ropa buena, sí.
Sanırım Fransız yapımı, oldukça da eski.
Creo que es Francesa. Bastante antigua.
Fransız Kulübü Başkanı. Yılın Gönüllü Okuryazarı.
Voluntaria Literaria del Año.
Bana uyar, ama Stephie Fransız mutfağı tarzı bişeyler yapmayı düşünüyordu.
Está bien por mí, pero creo que Stephie estaba pensando en algo estilo bistró francés.
Midenin içindekiler... Midede çok nadir, hatta nesli tükenmiş sayılan bir Fransız üzümü olan Carmenere'den yapılan şarabın tortusu vardı.
En el contenido del estómago, resulta que había un sedimento de vino en la mezcla, elaborado con una muy rara, y casi extinta uva francesa llamada Carménère.
Sadece dört Fransız markası kullanıyor.
- Ya lo hizo. Sólo la utilizan 4 bodegas francesas...
Umarım kesinlikle harika bir Fransız mutfağına hazırsındır çünkü seni götürecek mükemmel bir yer buldum.
Espero que estés preparada para una cocina francesa absolutamente increíble porque he encontrado el lugar perfecto para llevarte.
Fransız mekanına mı gitmek istiyorsun? Evet.
Sí.
Katoliğim ve Fransızım. Ben Fransa'yı sizin yönetmeniz gerektiğine inanıyorum. Roma'nın kanlı parasının değil.
Soy católico y francés, pero creo que Francia debería estar gobernada por vos, y no por dinero proveniente de Roma manchado de sangre.
Greg ve Terry'nin kızı Fransızca konuşuyor ve yalnız Fransızca!
¡ La hija de Greg y Terry habla Francés y francés únicamente!
Fransız Mary Poppins Barbie'si eğlenen tek ben.
La Mary Poppins Barbie francesa es la única personalidad que ha sido divertida.
Diğer Fransız asillerinden tahıl istiyor.
Buscando grano en otros nobles franceses.
Narcisse'i dinleyen Fransız asilleri provoke edeceksin.
Provocar a la nobleza de Francia, enfrentarte a Narcisse,
Ben bir Fransızım.
Soy un hombre de Francia.
- O kızın saçına Fransız örgüsü yapmak istiyorum.
- Quiero hacerle una trenza en el pelo a esa.
O saça Fransız örgüsü yapmayı çok fena istiyorum.
Quiero trenzarle el pelo desesperadamente.
- Bu arkadaşın hafızasındaki labirent kalıbını haritalayıp indirebilirsem o zaman aynısını insanlar için de yapabilirim. - Fransız kaldım.
Bueno, si puedo hacer un mapa y descargar la memoria del patrón del laberinto de este amigo,
Glütensiz Alman biramı biraz Fransız şarabıyla karıştırıyorum.
Estoy probando unas cervezas alemanas sin gluten mezcladas con vinos franceses.
- Fransız İstihbaratı.
Inteligencia de Francia.
Peki, Fransız Gizli Servisi'nin adamları nerede peki?
Bien, así que ¿ dónde están los chicos del Servicio Secreto francés?
Bu adamlar Fransız olabilir ama ne yaptıklarını biliyorlar.
Ahora estos chicos, puede que sean franceses, pero ellos saben lo que están haciendo.
# Dört ötüşen kuş, üç Fransız tavuğu, iki kaplumbağa #
* Cuatro pájaros cantores, Tres gallinas francesas, dos tortugas... *
- Teşekkürler tanrım, iyi ki kızım pis Fransız kocasıyla.
Gracias a Dios que mi hija está con su sucio novio francés.
Ailem de şehre geldiklerinin ilk haftasında o gruplardan birine katılmış ve onlarla birlikte Fransız Meydanı'na kadar gitmişler.
Mis padres encontraron por casualidad una de estas bandas la primera semana que estuvieron en la ciudad y siguieron a la banda por el Barrio Francés, y terminaron de vuelta en esta galeria de arte en la calle St.
Daha küçük bir çocukken, Fransız Meydanı benim gibilerin giremediği bir yerdi.
Cuando yo era niño, el Barrio Francés era como zona prohibida para gente como yo.
Ya hava şartları müsaade etmiyor ya da New Orleans'ta olduğu gibi Fransız Meydanı'nın ortasında gereken adamı kaydediyorsunuz.
A veces es el clima, o en el caso de Nueva Orleans... Grabamos en el medio del Barrio Francés.
Fransız sineması.
Cine francés.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]