Gereksiz translate Spanish
4,380 parallel translation
Öyleyse erzaklarimizi ölçelim ve gereksiz katliam fikrini aklimizdan silelim.
Midamos las provisiones. Y apartémonos de pensar en matanzas innecesarias.
Gereksiz olur...
Creo que solo lo...
Stres, baskı olmamalı, gereksiz yere güç sarfetmeni sağlayacak hiçbir şey olmamalı.
No más estrés, no más presión, nada que pueda requerir un esfuerzo innecesario.
- Benim mesleğim seninkini gereksiz kılacak.
- Mi trabajo volverá al tuyo obsoleto.
Aile diye gücenme ama çocuk hapishanenin kurallarına ve disiplinine karşı gereksiz durumlara sebebiyet veriyor.
Si ofender a la familia... pero el chico causa problemas innecesarios... para el orden y disciplina de esta prisión.
Gereksiz tüm personel Batı Kanadından çıkartılacak.
Todo el personal no esencial será evacuado del ala oeste.
Şimdi, daha fazla test yapabilirim, ama bu süreçte gereksiz radyasyona maruz kalırsın.
Ahora, puedo correr más pruebas, pero, al hacerlo, Nosotros te estaría exponiendo a radiación innecesaria.
- Gereksiz olsalar ve paniğe yol açsalar bile mi?
¿ Incluso cuando son innecesarias y alarmistas?
Pekâlâ, bütün gereksiz ekipmanları kapatmanı...
Para apagar todo lo innecesario...
Tamam, ben de sorunumun sana yaptığım işleri gereksiz yere göstermek olduğunu sanıyordum.
Vale, pensaba que mi problema era enseñarte mi trabajo innecesariamente.
Bir intiharcıyken tek endişeniz böyle diyebilirsek tabii, gereksiz yere uğraşmak olduğu idi.
Cuando no era más que un puente, su preocupación, si es que podemos llamarlo así, fue mucho menos considerable.
Baş Komiser Gates davanın bir parçası olup gereksiz spekülasyonlar üretiyorsunuz.
Capitán Gates, participa en el caso usando especulación creativa.
Alan Harper da gereksiz riskler alarak milyarder olmadı.
Y Alan Harper no se hizo multimillonario tomando riesgos innecesarios.
Şu an da gereksiz bir risk almakla meşgulsün.
Estas tomando un riesgo innecesario justo ahora.
Ama itiraf edeyim son günlerdeki tartışmaları gereksiz ve son derece hırçın buluyorum.
Pero creo que este debate es innecesario y muy estridente.
- Çünkü bir çok gereksiz eposta alıyorum ( spam ).
- Porque recibo mucho spam.
Peki neden içinde "telif iddiası" olan bir epostayı gereksiz olarak işaretliyorsunuz?
¿ Por qué consideraría un email llamado "Reclamo sobre derechos de autor" como spam?
Bu yüzden, gösterim boyunca bir sürü gereksiz ateş göreceksiniz.
Debido a eso, verán mucho fuego sin sentido en mi espectáculo.
Tamamen gereksiz.
Es completamente innecesario.
Sürekli gereksiz riskler almandan böyle anlaşılıyor.
Eso es lo que parece, por la forma en que tomas riesgos innecesarios...
Mumbai'da insanların gereksiz şeyler için zamanları olmaz.
- La gente en Mumbai no tiene tiempo para cosas inútiles
Sen bana gereksiz şey mi dedin?
Me llamaste inútil?
Endişeleriniz çok gereksiz.
Todavía son fieles a Ja-Sung.
Bazı insanlar gereksiz bir gazete olduğunu söylerler.
Algunos dicen que es un periódico inútil.
Ama bence gereksiz değil.
Pero no creo que sea inútil.
Hepinizin Sun'ı gereksiz bir dergi olarak gördüğünü biliyorum ama değil.
Y sé que todos pensáis que solo es un tabloide inútil, pero no.
Aynı parşomen... iki taneye sahip olmak gereksiz.
No hay necesidad para quedarse con los dos pergaminos.
Gereksiz çiçekler için teşekkür ederim.
¿ Te queman las orejas? Termínala ya.
Başından geçen onca şeyden sonra konuşmamız bile gereksiz.
Después de todo lo que has pasado, ¿ por qué estamos hablando?
Zaman ya da yaşananlar bunu gereksiz kılana dek.
Sólo hasta que el tiempo o los eventos nos hagan sentir demasiado cautelosos.
İnsanlık eğer umursayacağın hiç kimse yoksa gereksiz bir şeydir Stefan.
Ser humano no significa nada si no tienes a nadie de quien preocuparte, Stefan.
Lana'yı gözetlemek gereksiz. Güvenim tam.
No hay razón para espiar a Lana, porque confío en ella completamente.
Sanırım yardımseverler normalde paralarını yoksullara dağıttıklarında hangi gereksiz şeyi alıyorlarsa onu.
Imagino que cualquier cosa inútil que los filántropos saquen de desperdiciar su dinero entre los pobres.
Muazzam bir gereksiz masraf.
¡ Es un despilfarro colosal!
Ama tüm bunların çok gereksiz olduğu ve aslında en mutlu olduğu yerin neresi olduğu aklıma geldi.
Luego pensé, "No, yo sé dónde ella era feliz".
- Lily, niye diye sorman gereksiz.
Lily, no hay un por qué.
Hiçbiri gereksiz veya nedensiz değil.
Nada gratuito, nada innecesario.
"Gereksiz" ve "nedensiz" aynı şey.
Gratuito e innecesario son la misma cosa.
Şu gereksiz şeylere baksana.
Mira toda esta basura.
Alice. Gereksiz...
No tienes que...
Neden ki? Gereksiz israf.
Es un desperdicio de dinero.
Beni gereksiz yere oraya getirip o iğrenç adam ve iğrenç karısıyla oturmak zorunda bıraktın.
Me obligaste a salir y soportar a ese hombre asqueroso y su asquerosa esposa.
Tamamıyla gereksiz ama yine de iyi fikir.
Totalmente innecesaria, pero buena idea, sin embargo.
4 : 00'a 10 kala, Astoria ve 31. Cadde'deki kontrol noktaları gereksiz bulundu ve kapatıldı.
Y luego a las 4 : 00, el puesto de control en Astoria y la 31 se consideró innecesario y se cerró.
Ed o gece kendini sana ispat etmeye çalışıyordu. Bu yüzden gereksiz yere risk aldı.
Ed intentaba probarse ante ti esa noche y se arriesgó innecesariamente por ti.
April senin anlamsız kursuna katılmayacak çünkü onun yapacak daha önemli işleri var senin gereksiz kursuna katılmaması gibi.
April no participará de tu curso inútil, porque tiene cosas más importantes que hacer. Como, no participar en tu curso inútil.
İşte bu yüzden kurs gereksiz.
Es por eso que es inútil.
Fakat bu gerçekten gereksiz.
Pero esto es completamente innecesario.
Ben olsam imrenmezdim. Biftek, ketçap ve gereksiz samimiyet mi?
A mí no me gustaría, todo carne y ketchup y "hola, compa, buenas".
- Gereksiz uzattırma bize şu işi canım.
- No hagas rogarte, querida.
Gereksiz şey mi?
- inútil?
gerekiyor 29
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gerek kalmadı 36
gerekmez 98
gerekirse 81
gerekli değil 44
gerek yok 917
gerek 16
gerekli 27
gerekmiyor 26
gerek yoktu 39
gerek kalmadı 36
gerekmez 98
gerekirse 81
gerekli değil 44