Geçmiş translate Spanish
14,207 parallel translation
Sabah bunu söylediğim için kendimden nefret edeceğim ama bu gelmiş geçmiş en büyük yakınlaşma hattı olabilirdi.
Mañana a la mañana voy a odiarme por decir esto, pero ese realmente podría ser el mejor diálogo de cierre de todos los tiempos.
Oğlum bana modası geçmiş diyor.
Mi hijo me dijo que caduqué hace mucho.
Benim modam geçmiş.
Yo caduqué hace mucho.
Modası çok geçmiş.
Muy trillado.
Yok be, içim geçmiş de...
Hola. No... Solo estaba...
Geçmiş acımasızdır.
La historia es dura.
Bu yüzden gelmiş geçmiş en büyük partiyle bunu kutluyoruz.
Por eso celebramos con la fiesta más grande de la historia.
Bu gelmiş geçmiş en iyi Trol Bayramı olacak!
¡ Será el mejor Trolsticio de la historia!
- Uyuşturucunun etkisi geçmiş.
Los efectos de su opiáceo se han disipado.
Lou'yu iş görüşme listesine ekledikten 10 dakika sonra Blackridge'deki bir mesai arkadaşından ikinci bir öz geçmiş aldık.
Diez minutos después de programar a Lou para una entrevista, recibimos este currículo de tu colega en Blackridge...
Teslim tarihi geçmiş olduğundan düğün ilânımız Times'da yayınlanamıyor.
Pues, no entregamos a tiempo nuestro anuncio para que lo publicaran en el Times.
Ben sana destek, ama ortalama Emeklilik yaşını geçmiş NHL 29 olduğunu.
Todo lo que digo es, estoy contigo pero la edad de retiro de un jugador de hockey es a los, ¿ 28? ¿ 29? Ya hablamos sobre esto.
Derin geçmiş.
Sus antecedentes.
Onların zamanı geçmiş ve bok gibi de pahalıymış.
Es obsoleto y caro como la mierda.
2 yılı aşkın süredir Slewitt İmalat'ın kestiği faturalar düşüşe geçmiş.
En los últimos dos años, bajó la cantidad de facturas entregadas a Slewitt Manufacturing.
Mermi delip geçmiş ama hayatta kalmayı başarmışsın.
La forma en que la bala pasó a través de ti Y han tenido éxito sobrevive.
Birden eline... çok fazla para geçmiş gibi görünen biri var mı? Yeni araba veya kıyafetler alan?
¿ Hay alguien que parezca haber recibido mucho dinero o que comprara un auto nuevo o ropa nueva?
- Evet. Gelmiş geçmiş en iyi fikri buldum. - Dinliyorum.
Es simplemente demasiada carga para mí sentir como que yo soy la razón por la que no hablas con tus padres
NBC'deki bir komedi programına geçmiş. Muhtemelen iptal olur ama her neyse final gecesindeyim. Sen neredesin?
Cuando soplé mis velas...
Biranın tadı günü geçmiş sidik gibi.
La cerveza sabe a orina del día anterior.
Çatalı sıyırmış geçmiş.
Si, bajo justo por la raya.
- Geçmiş öldü.
- Lo pasado, pasado está.
Ve ormanın içinden geçmiş.
Y por el bosque...
Eğer geçmiş halin, gelecek halini görecek olursa...
Y si tu pasado hacer ve... a tu futuro hacer vas.
Bu arada geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanı da bozmamaya çalış.
Si e intenta no quebrantar el pasado, presente o futuro.
Ayrıca geçmiş, gelecek ve şimdiki zamana hükmedebiliriz!
Y luego reinar en el pasado, el presente... y, el futuro.
Anlaşılan Washington görevin bildirdiğinden daha az başarılı geçmiş.
Tu misión en Washington no tuvo el éxito que dijiste.
Bazen tüm hayatım böyle geçmiş gibi geliyor, koşarak öldürerek.
A veces siento que toda mi vida ha sido así. Huyendo... matando.
Ve şimdi karşıma geçmiş bana böyle bir şey söylüyorsun!
¡ Y ahora llegas y me dices algo así!
Gelmiş geçmiş en iyi tayt.
¡ EI mejor par de medias del mundo!
Sen bunu okuduğunda aradan birkaç hafta geçmiş olacaktır.
Cuando leas esto, habrán pasado algunas semanas.
Hiç şüphesiz gelmiş geçmiş en iyi evcil hayvanlarız.
Somos la mejor mascota del mundo.
Fakat seninkinden geçmiş açıkçası.
Pero obviamente le pasó por la suya.
Bir ömür geçmiş gibi hissettiriyor.
Se siente como si fuera hace una vida.
Ve teftişi geçmiş.
Sí. Y ella murió.
Gecen iyi geçmiş gib.
Parece que bailaste anoche.
Yol boyunca sana seslenyordum. Sanki transa geçmiş gibiydin.
Grité tu nombre en el pasillo, estabas en trance o algo así.
- Birisi orta çizgiyi geçmiş...
Alguien cruzó la línea central...
Gelmiş geçmiş en görkemli yıldız olacağımı söylemiştin.
Me dijo que sería la estrella más brillante... que jamás resplandecería.
Şimdi karşıma geçmiş utanmadan size güvenmemi mi istiyorsunuz?
¿ Ahora se atreve a pedirme que decida confiar en usted?
İngiltere gelmiş geçmiş yapılacak en büyük flirtle karşılaşacağın için şimdiden tebrikler.
Felicitaciones por estar por recibir a la mujer que más flirtea en todo Inglaterra.
- Suçlamam.Geçmiş mazi oldu.
- No lo haré. El pasado no se puede cambiar.
Geçmiş yaşanmadı, sen de farklı birisin öyle mi?
¿ Y qué? ¿ El pasado no ocurrió y usted no es quién creo?
Luther Vandross'tu, Alexander değil, o öldü, gelmiş geçmiş en iyi soul şarkıcısıydı.
Era Luther Vandross, quien sí está muerto y fue uno de los mejores cantantes de soul.
- Çocuğa nasıl geçmiş?
- ¿ Cómo se transfiere?
Korkunuzu kontrol edin ve daha iyi bir yaşam için olanakları kucaklayın. Daha iyi bir geçmiş daha iyi bir gelecek.
Controla tu miedo y abrazar las posibilidades de una vida mejor... un pasado mejor... un futuro mejor.
Korkunuzu kontrol edin ve daha iyi bir yaşam için olanakları kucaklayın. Daha iyi bir geçmiş daha iyi bir gelecek.
Controla tu miedo, abraza las posibilidades de un mejor presente, un pasado mejor, un futuro mejor.
Evet. Üç gün geçmiş gibi görünüyor.
Si han sido como... tres días.
Geçmiş anılarını gözünün önüne getir.
Es necesario mirar el pasado de esas memorias proyectadas.
Geçmiş doğum günün kutlu olsun Aryan Khanna.
Un feliz cumpleaños atrasado, Aryan Khanna.
Silah taşımıyor diye ona onca şeyi söyledikten sonra silah taşımadığı sürece asla yanımda yer alamayacağını söyledikten sonra uzun vadede gelmiş geçmiş en cesur insan olduğunu öğrendim.
CAPITÁN JACK GLOVER - Aunque le dije todas esas cosas, en relación a llevar un rifle. CAPITÁN JACK GLOVER
geçmiş olsun 71
geçmişte 40
geçmişi 24
geçmişte kaldı 32
geçmişi unutalım 16
geçmişteki lider 19
geçmiyorum 21
geçmişte 40
geçmişi 24
geçmişte kaldı 32
geçmişi unutalım 16
geçmişteki lider 19
geçmiyorum 21