English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turkish → Spanish / [ G ] / Gıttı

Gıttı translate Spanish

1,537 parallel translation
Bütün varlığımızın bağlı olduğu hassas bir aygıttır Ay.
Es un instrumento de pricisión del cual nuestra existencia entera depende.
Bana ailemizi dağıttığımı mı söylüyorsun?
Me estás diciendo que estoy destruyendo a nuestra familia?
Bu bilgi sizi, cep telefonu kostümüyle, el ilanı dağıttığı köşeye mi yönlendirdi?
¿ Y lo llevó directo a la esquina donde él reparte volantes disfrazado de teléfono celular?
Ortalıkta para dağıttığını fark ettim.
Me di cuenta que estabas dando dinero.
Kendini tanıttığı kişi değil.
No es quien dice ser.
Senin şu gece 02 : 00'ye kadar sarkıttığın, "bu kadar kaldın....... bari seks yapalım" saatlerinden değil.
"vamos a estirarla hasta las 2 : 00 de la manana. Mas vale que te quedes y hagamos el amor".
Ama Monroe'nun motosiklet çetelerini dağıttığına bile tanık oldum.
Entonces quiero mis mil dólares de regreso.
Bir zamanlar, birçok insan çoğunluğun kararlarının gerçeği yansıttığına inanırdı.
Bueno, había un tiempo en el que todos - - la mayoría de la gente creía que las decisiones de la mayoría estaban muy cerca de la realidad.
Dikkatini neyin dağıttığını biliyorum.
Ahora yo se lo que te esta distrayendo.
Çok fazla gürültülü yaptığından ve omzumu acıttığından tüfekten nefret ettim.
Tanto ruido, y eso... lastimó mi espalda.
Kendini sahte bir isimle tanıttığına göre gerçek ismini nasıl öğreneceğim?
Será dificil hacer que me diga su verdadero nombre cuando ya me ha dado uno falso.
Usta'nın başını ağrıttığım için üzgünüm.
Pues siento causarle molestias a tu maestra.
30 yıl boyunca, bizim, yani toplum algısına yön veren insanların Arapları beyaz perdeye nasıl yansıttığını inceledim.
Durante treinta años he observado cómo nosotros, particularmente cuándo digo nosotros, los productores de imágenes, hemos proyectado a los árabes en las pantallas de cine.
Sadece, dükkandan aldığım o harika kurabiyeleri ısıttın.
Sólo calentaste las grandezas que compré en la tienda. Bueno, sí.
Evet, komşu neden dükkandan alıp, ısıttığın, muhtemelen zehirli kurabiyelerini alıp, bu cömertliğine katlanabilecek başka birine vermiyorsun?
Sí, bueno, vecina. ¿ Por qué no tomas... tus galletas compradas, recalentadas y posiblemente venenosas... y dáselas a alguien más propenso a sobrevivir tu generosidad?
Mike, bu yaptığın güvenliğin zıttıdır.
Mike, esto es lo contrario de seguridad.
Ben böyleyim, Daniel. Kendini dağıttığında seni uyarırım, hoşuna gitsin ya da gitmesin.
Si te equivocas, te lo voy a decir te guste o no.
Taklitler yağcılığın en iyi şeklidir derler ama bu acıttı.
Sabes, dicen que imitar es una buena forma de halagar, pero eso duele.
Jenny tüm davetiyeleri dağıttığı için davetiye kalmadı.
Ahora está todo lleno, y Jenny ya hizo todas las invitaciones.
bugün alınmak üzere ayrıttığım parçalardan,.... alınan var mı acaba?
¿ Me preguntaba si alguna de las joyas que reservé fueron compradas hoy?
Polislerin gelip her şeyi dağıttığını görebiliyorsunuz.
( Se duplica si se enviaba a Estados Unidos ) Los policías cortaron todo.
Bizi korkutmak için etrafı dağıttığınızı sandık.
Creímos que eran ustedes los que estaban jodiendo tratando de asustarnos.
Promisin'i dağıttığı için adamı alenen ayıpladım.
Lo condené públicamente por repartir promicina.
Tek anlattığı 2 cinsiyet fıttırığı ve onların çılgın ailesi.
Trata sobre dos locos por el sexo y sus locas familias.
Senden psikopatın birinin Dükkanını dağıttığını ve seni soyduğunu Etrafa yaymanı istiyorum.
Necesito que digas que un loco robó tu tienda.
Bu konular hakkında, dağıttığım sayfalar yardımcı olabilir.
Esos articulos del panfleto pueden ayudaros.
Cenaze duyurularını dağıttığın için sağol.
Hola, Jen.
Acıttığını biliyorum ama daha iyilerini hak ediyorsun.
Sé que es doloroso, pero te mereces a alguien mejor.
"sisi dağıttığımız iyi bir iş gününden sonra hissedilendir."
"... es como disipar la niebla que nos rodea. " ¿ Sí?
Dağıttığımı nerden biliyorsun?
¿ Cómo sabes que me pasé?
Şimdi, elindeki bütün çatal-kaşıkları dağıttığına göre... kendi bölümündeki bütün ketçap şişelerini tekrar doldurman gerekecek.
Ahora que ya colocaste los cubiertos tienes que volver a llenar todas las botellas de salsa de tomate.
Evet, dün erkenden dağıttığım için özür dilerim.
Si, lo siento por caer tan rapido anoche.
Chuck, ona ait gerçeğin karanlıktan dışarı yürüyerek ayak parmaklarını ısıttığını hissedebiliyordu. Kanalizasyondan gelen adam da bunu algılayabiliyordu.
Chuck podía sentir su verdad saliendo de las sombras, calentando sus pies al sol, y el hombre de las alcantarillas... podía notarlo.
Başını ağrıttığım için üzgünüm.
Siento que desperdicies tu tiempo.
Çok sayıda insan, delice soykırımcı fikirlere sahipti ; fakat çok az kişi bu fikirleri bir tür dehşete, Hitler'in kurmayı başardığı orkestranın küresel katliam konserine yansıttı.
Mucha gente ha tenido disparatadas ideas genocidas, pero muy pocos han conseguido proyectar esas ideas en el escalofriante concierto global de derramamiento de sangre que Hitler fue capaz de orquestar.
Onu Moore'a vererek de büyük sükse yaptığı kesin tam da yeni dergisini tanıttığı sırada.
Y, por supuesto, hizo una gran publicidad con devolvérselo a Moore y aprovechó para promocionar su nueva historieta.
Isıttığınız için teşekkür ederim.
Gracias por calentar eso por mí.
Bunun sebebi Dünya'nın çekirdeğinin ısıttığı sıcak kayanın yükselmesi.
Ocurre porque la roca caliente se eleva, calentada por el núcleo terrestre.
Başlayacağım her seferde babam gözünü ağrıttığını söylüyor!
Siempre que empezaba, a mi pobre padre le dolía el ojo.
Ama, tabii ki teknoloji de kopyalayabildiğimiz şeyi ve bunu ne kadar çabuk kopyaladığımızı ve nasıl dağıttığımızı etkilemektedir.
Aunque est claro que la tecnolog a afecta a lo que podemos copiar, lo r pido que podemos hacer las copias y la forma en que las compartimos.
Oyunu dağıttığın zaman her şeyin bittiğini mi sanıyorsun?
¿ Cree que esto acaba si usted limpia la mesa?
Yol boyunca bu şeyi bana taşıttığına inanamıyorum.
No puedo creer que me hagas llevar esto hasta allí.
Ayrıca Büro'nun her yerine dağıttığın... 50 sayfalık önerinin de hoşuna gideceğini düşündük.
Además pensamos que le gustaría esa propuesta que ha estado mostrando en el FBI.
Gözyaşlarını kasenin içine akıttığında inciye dönüştüklerini fark ediyor.
Y descubre que si llora dentro de la taza, sus lágrimas se convierten en perlas.
Daha önce sevimli maymunla dikkatini dağıttığım bir bölüm vardı.
Te perdiste algo cuando lo distraje con el monito.
Bu akşam Zelda Fitzgerald'ın ruhunu mu yansıttığını düşünüyorsun, tatlım?
¿ Sientes que te posee el espíritu de Zelda Fitzgerald esta noche, querida?
Çünkü ben gerçekte kafasını kazıttığını duymuştum.
Qué raro. Oí que se había afeitado la cabeza.
Alkolun bir sürtük gibi canımı Acıttığını hatırlıyorum.
Recuerdo que el alcohol arde como el diablo.
Alzheimer olduğu ve dağıttığı zamanı hatırladın mı?
¿ Recuerdas que tenía Alzheimer y se perdió?
İlk tanıştığımızda Amy ile yaşıttın.
Cuando nos conocimos, no eras mucho mayor que Amy.
Yazılarınızda yansıttığınız kişisel özellikler çok etkileyici.
Los rasgos personales que reflejan lo que escribes... -... son impresionantes.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]